bugün

(bkz: bu aralar kendini çok yoruyorsun) *
(bkz: 2009 yılında hala entry girmek)
duvar saatiyle ilişkiye girip, yüz bulamayınca başlık sıçmakta karar veren kişi söylemi. *
kol saatini duvarına asmayan insanın farklı bir tercihi uyguladığı evdir.
normal evdir.

bizim evde her odada vardır.
(bkz: bir gün yılmaz hocalarla lokalde oturuyoruz)
günes saatini bulduk onu da eve kuramadik.
daha sonra kum saatini bulduk, onu da adam akilli kullanamadik simdi de masaya süs yaptik.
kurmali saati bulduk, "tiktak" sesleri cikartiyor diye onu da adam akilli kullanamadik.
dijital saati bulduk, saat 12´den sonrasini sasirdik, 13´ün saat 1 oldugunu kavradik, karisik geldi.
guguklu saat, kurmali saat dönemine ait olmasina ragmen, her saat basi gugukluyor diye, uykumuzdan eden bu saati de süs diye kullandik.
canli saatte bu furyanin ürünü olmasina ragmen, guguklu saat gibi her saat ve yarim saat basi, saat sayisi kadar ötüp gina getirdigi icin duvarda süs olarak kullandik.
kol saatini okulda, is yerinde mola veya paydos saatlerine göre ayarladik, oradan haberdar olabilmek icin, ayrica yolda saat sorana söyleyebilmek icin kullandik.
masa saatlerinde tavuk desenli olanlar bi ara meshurdu, sadece horoz kafasini kaldirip indirip yem yiyormus gibi yapiyordu. "erkegin üstünlügünü burada da öne cikarmaya calisiyorsunuz!" diyen feministler yüzünden onu da süs olsun diye tuttuk.
cep telefonlarinda, bilgisayarlarda, ivir zivirlarda saat var artik. kafayi camdan cikartsak, kafamiz yelkovana carpiyor, burnumuzu akrebe kaptirir olduk.

önceden zaman hic önemli degildi, günes ciktimi tarlaya, hava kararmaya basladimi da eve. simdi zamanin degerini anlatmaya calisiyorlar sanirim. peki ne icin? öyle de böyle de zaman bizim zamanimiz degil mi? zaman = kabus

dedemin cep saatinden baska hic bir saat hic bir ise yaramamis olsa da evde de eksik olmamasi gereken demirbaslardandir saatler. mutlaka bulunmali.
yasadışı suç işlemiş olup acilen yakılıp kül edilmesi gereken ev konumuna düşmüştür.yazıktır yapmayın yahu...
bizim ev. hemde guguklu saat. kuşun üzeri toz bağlamış, yalkovanı da gevşemiş ilerlemiyo, bazen geri geri gidiyo kendini şaşırıp; eve yeni dijital saat alındığında da tavır yapıyo çalışmıyo ama seviyorum ben duvar saatimi. kısmet olursa 2059 yılına kadar da bu saati barındırıp 'saat kaç oldu bize müsade' 'saat sekiz olsun kalkıcam' diyen dostları evimde ağırlayıp, onlara duvardaki saati işaret ederek, 'otur allesen erken daha' diyeceğim. ama seviyorum ben duvar saatimi.
*
durmaksızın devam eden 'zaman kavramı'nın bilincinde olan sahibinin/sahibesinin evidir bu.
(bkz: 2009 yılında hala tuvaleti olan ev)
(bkz: 2009 yılında hala sözlükten başlık sıçmak)
(bkz: 2009 yılında hala nefes almak)
(bkz: 2009 yılında hala bu mahlukatları yaşatmak)
eğer saat gereğinden fazla ses çıkartıyorsa * gerçekten de küfrü hakedendir. ancak ev değil, saat hak etmektedir. *
(bkz: 2009 yılında hala trollere prim veren yazarlar)
(bkz: hey neden bir viski alıp rahatlamıyorsun dostum)
evlerde hala duvar bulunduguna gore normal olan bir durumdur.
bizde para bok duvar saati değil duvarın tümünü saat yaptırdık. hatta salonun tabanına kum tavanına güneş resmi yaptırdık güneş yağı sürünüp çıplak geziyoruz evde.

ne gerek var ki duvar saatine değil mi?

geri kalmış modayı takip etmeyen evdir. *
(bkz: güneşe çubuk mu dikek)
cep telefonunu ya da kol saatini duvara asmayı akıl etmiş biri için teferruatlı bir ev olsa gerektir. ama duvar saatiyle teknoloji arasında bağlantı kurabildiği için arkadaşı ayrıca tebrik etmek gerekir. * *
insan evlatlarının yaşayabileceği, normal bir evdir. kimilerine garip gelebilir.
duvarların tırmanılmak için yapıldığını düşünen, duvar saatinin geri kalmışlık göstergesi olduğu fikrine kapılmıs olan sözlük yazarının mantıksız söylemlerinden birisidir.
(bkz: 2009 yılında hala gazete alınan ev) *
(bkz: 2009 yılında hala bayiden gazete alan insan)
hatta:
(bkz: saatli maarif takvimi)
- sizin evde duvar saati var ama fehmii..
+ne olmuş mualla, ne var bunda?
-çok çağ dışı.
+oha. duyan da duvar saatini kaptan mağara adamı icat etti sanar.
of yeter artık bu başlık sıçmalar dememe sebebiyet vermiş başlıktır. yeter be kardeşim yeter ya hadi sıçtın bi başlık altına destan yazmanın ne manası ve anlamı var. konu ne bi bakiym, nasıl önemli bi konudur acep, dur bakıyom.ne, duvar saatimi. altıncı nesil dimi. evet yine.
(bkz: o son birayı içmiycektim)