bugün

ekonomi bilmemektir. bir de borçların vadesi uzun ve faizleri düşükse.

her yıl 400 milyar dolar borç ödenmemekte nihayetinde.
kedi amını görmüş yara sanmış salaklığıdır.

eheh boş ver bunları hacu. gel ekonomi üstüne kritik yapak biz.
hayatında bir deste para sayıp borç ödememiş kişiler için yersizdir.
ekonomi bilmektir. 1 trilyonluk denilen ekonomide 400 milyar gelir, 440 milyar gider var.

makro ile mikro farklı ama mantık aynı.

800 lira geliri olan adam her ay 1000 lira harcarsa, borçlarını nasıl kapatacak? ali'den aldığı 300 lira borcu, veli'den aldığı 2000 lira borçla kapatınca, "oh çok şükür borç morç kalmadı" demesi mantıklı mıdır? 10 sene önce iş değiştirmeden önce sağa sola 25 bin lira borçlanan adam, yeni iş bulup, aldığı borçları bankaya yatırıp, evdeki her şeyi satıp savurduktan sonra ipotek ettirip bu sefer 40 bin lira borçlanıyorsa, bu adam bütün parayı yemiş olmuyor mu?

bu arada ailesi her geçen gün daha da perişan durumda. kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?
devletlerin ömrünü insan ömrü ile karıştırmamk gerek. devletler 40 yıl , 50 yıl vadeli borçlanabilmektedirler.dönem dönem faizleri yüksek olur dönem dönem de düşük olur.

zaman zaman 5-10 yıllık periodlarda duruma göre bütçe fazlası ve cari fazla verip borçlarını azaltırlar.
açlık sınırının 1,150 TL olduğu ülkede 850 TL asgari ücretle yaşamaktan memnun olan ak embesillerin yapmayacağı eylemdir.
türkiye'nin en son atatürk'ün sağlığında bütçe fazlası verdiğini bilmeyen ya da daha kötüsü bilmezden gelen göt kıllarının "borç yiğidin kamçısıdır" diyerek savundukları şeydir.

1 trilyonluk ekonomi, kasanıza 1 trilyon girdiği anlamına gelmez. yıllık gelir-gider kalemlerinizin toplamının 1 trilyon olduğu anlamına gelir. buna vergi, ithalat-ihracat falan her şey dahildir. dengede bir ekonomide bu 500 milyar gelir, 500 milyar gider civarlarında oynar. sorun şu ki türkiye'nin gelirleri rant ekonomisi ve peşkeş gibi özelleştirmelere dayanmaktadır. geçen yıl ingiliz mehmet açıkladı zaten "türkiye'nin satacak bir şeyi kalmadı". yani özelleştirmeden gelir elde etme devri bitti. ne kaldı geriye? vergiler ve dış ticaret. e dış ticaret her geçen gün daha fazla açık veriyor. kaldı mı elimizde vergiler? şimdi...

vadesi gelen borçların ödenmesi, dış ticaret açığı, ak saray, padişaha alınan uçaklar, teröristlere verilenler falan... bunlar gider kalemleri. e vergiler karşılar mı?

sen lüks tüketim mallarında, sırf yandaşların daha çok kazansınlar diye vergiyi %1'lere indirir ama akaryakıt, elektrik, doğal gazdan alınan vergileri yükselttikçe yükseltirsen; deprem vergisi adı altında milletin kamburuna kambur ekleyip o paralarla her yağmurda çöken duble yollar yaparsan; ülkeyi şantiyeye çevirip 1 milyon boş konut yaratılırken tek bir fabrika bile yapılmamasına seyirci kalırsan; milli uçak, milli gemi, milli otomobil düşleriyle milleti ayakta uyutup samanı bile ithal edersen; hayvancılığı bitirip kurbanlıkları bile ithâl edersen...

o 1 trilyonluk ekonomideki 400 milyar borçtan tabii ki korkarız. iran'dan gelen kara para nereye kadar çevirir bu çarkı? kadim düşmanını nükleer güç hâline getirmek pahasına çevreni kalkındırır, vatandaşa kol gibi vergileri dayarsan bu vatandaş çin halk cumhuriyeti'ndeki işçiler gibi açlık sınırının altında fiyatlara ne kadar çalışabilir?

akp vatandaşını öldürüyor. maaşlıları açlık sınırının altında asgari ücretlere mahkûm ederek, iş güvenliğini umursamayarak, ülke ekonomisini her geçen gün daha fazla borç ve sıcak paraya mahkûm ederek...