entry'ler (75)

vay be üniversiteler parasız olmuş

parasız, eşit ve bilimsel eğitim için mücadele eden öğrenciler eğitim masraflarının bir bölümü olan harçlar kalktı diye bayraklarını indirip, mücadeleyi bırakmayacaktır.. Başbakan diyor ki:
“onlar yine bir şeyler bulur bize karşı olmak için!” ne sandılardı! üniversitelerde AKP’ye karşı olan mücadelemiz harçlarla sınırlandırılamaz. okullarımız gerici kadrolaşma ile kuşatılmışken, ortalık evrim karıştı konferaslarından geçilmezken, Cumhurbaşkanı kafasına göre rektör atarken ve hala ‘parasız eğitim’ ve diğer haklı taleplerini dile getirdiği için onlarca öğrenci hapiste iken biz mücadele bayraklarımızı indirmeyeceğiz; avuçlarını yalarlar..

peki sadece birinci öğretim öğrencilerine harç ücreti kalktı diye eğitim gerçekten parasız mı oluyor? bir öğrencinin masrafları sadece harç ücreti ile mi ölçülüyor? ya da toplam masrafları içinde harç ücreti ne kadar tutuyor? bir bakalım.. şehir dışına okumaya giden bir öğrencinin masraflarını ele alalım.. şehir dışına okumaya giden bir öğrencinin ilk halletmesi gereken şey barınma sorunudur.. ortalama yurt ücretleri şehirlerde en az 400 lira civarında, arkadaşları ile bir eve çıkmaya kalksa bütün masrafları ile aşağı yukarı aynı tarifeye patlıyor.. ama size daha mütevazi bir hesap yapalım ve 300 lira diyelim.. beslenme konusu, iki öğün okuldan yiyen bir öğrencinin cebinden 4 lira çıkıyor, diğer öğünde ise yine her gün simit ve ayran ile beslendiğini düşünelim.. o da 2 lira tutsa, toplam 6 lira ediyor.. su bile içmiyor bu öğrenci, hesabı o şekilde en azından yapıyoruz.. aylık beslenme masrafı günlük 6 liradan 180 lira etti.. diğer konu ulaşım, şuan da öğrenci ulaşım ücreti 1 bilet için 1 lira.. öğrencinin aylık paso gittiğini düşünelim;55 lira.. bir öğrencinin bölümü ile ilgili kitapları alması lazım, araştırmaları yapması lazım, dersleri için araç ve gereçleri alması lazım..
o öğrenci diş hekimliği, mühendislik gibi bölümlerde okuyorsa bu masraflar çok kabarık olur ama biz ortalama 100 lira diyelim.. şimdi harç ücretini katmadan o öğrencinin dönemlik masrafını bütün bunları katarak hesaplayalım.. ( 1 dönem, 4 aydan )

barınma: 300x4= 1200
beslenme: 180x4= 720
ulaşım: 55x4= 220
eğitim masrafı: 100
toplam: 2.240 lira

ve bu öğrencinin masraflarına sinema, tiyatro ya da bir futbol maçı gibi etkinlikleri eklemedik.. bu öğrenci her gün simit ve ayran içiyor.. bu halde yaşayan bir öğrencinin dönemlik masrafı harçları dahil etmeden 2.240 lira ediyor.. bu öğrenci tarih okuyor desek harç ücreti okullara göre ortalama 150 lira, mühendislik ya da mimarlık okuyor desek yine ortalama 200 lira, en yüksek olarak diş hekimliği okuyor olsa 500 lira.. yani baktığımızda bu öğrencinin diğer masrafları yanında harç ücreti toplam masraflarının dörtte birinden bile az tutuyor.. demek ki harç ücreti kalktı diye ortalık günlük gülistanlık falan olmuyor..
kaldı ki AKP iktidarının harç ücretini çekerek verdiği parayı başka bir şekilde geri almayacağının garantisi yok.. geçmişte böyle kurnazlıklar yapmadılar mı ? daha bu satırlar yazılırken ulaşıma ve sigaraya zam gelmişti bile!

ikinci öğretimler ne yapsın?!
Baktığımızda dönemlik ortalama 2.500 lira masrafı olan bir öğrencinin asgari ücretle çalışan bir işçi çocuğu olduğunu düşünürsek ailesinin bu masrafların altından kalkması mümkün değil.. Bu durumda olan bir öğrencinin çalışarak masraflarının bir kısmını kendi parası ile karşılaması gerekiyor.. Çalışması gereken bir öğrencide gündüzleri boş olması gerektiği için ikinci Öğretim tercih ediyor.. Şimdi zaten masrafları karşılamak için çalışan ve ikinci Öğretim tercih eden bu öğrenci Birinci Öğretimler harç ödemezken neden harç ödesin..?

topkapı sarayı nda seks skandalı

ayrı bir fantezi örneği.

11 eylül 2011 sırbistan türkiye basketbol maçı

almanya maçını yendikten sonra büyük ihtimalle final niteliği taşıyan maç.. *

7 eylül 2011 türkiye fransa basketbol maçı

orhun ene daha napsın.. bugün iyi degıldık 3lük yüzdemiz çok düşüktü alabilirdik maçı.. ispanya almanyayı yenerek çok iyi iş yaptı.. bizim cuma günü almanyayı mutlak yenmemiz lazım..

football manager 2011

tottenhamda oynayan G.Bale adlı oyuncuyu ucuza kapatmak gibi bir niyetim vardı.. sagolsun kulüp 50den aşagıya inmiyor.. elemanın dediği gibi taksitle işi bitirim diyorum bu sefer fiyat 2 katına çıkıyor.. ne oyuncuymuşsun aq..

gecenin tek ilahilik özeti

at hırsızı ibrahim akın *

diyarbakır da 13 vatan evladı şehit

Diyarbakır'da ki çatışmalarda şehit düşen 13 askerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize baş sağlığı, yaralı askerlerimizede acil şifalar diliyoruz.

dünyanın en tehlikeli yolu

Çeşitli kuruluşların yaptığı araştırmalarda "Dünyanın en tehlikeli yolu" olarak gösterilen, Bolivya'daki La Paz - Coroico arasındadır.. her yıl 200-300 kişi burda can kaybına ugramaktadır..

2 şubat 2011 fenerbahçe ülker zalgiris kaunas maçı

11.5 sayı handicap verildiği bi maçtır. Fenerbahçeülkerin bu maçı rahatlıkla alıcağını düşünüyorum..

beşiktaş taraftarı

Şikenin rengi her yerdee aynı.. formanın rengi siyahla beyazdır.. ordaa juventus burdaa beşiktaş.. beşiktaşın köpekleri paraya muhtaç.. layllaylaa uhhh layylayy uhh... (Teksas)

sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

nesrin sipahi-ömrümce hep adım adım

bıkmadan dinlenebilecek şarkılar

Anathema - Angelica
Hypnogaja - Here Comes The Rain Again
Manowar - Die For Metal
Metallica - Unforgiven2
Linkin Park - New Wide

sözlük yazarlarının hayali arkadaşları

(bkz: bihter ziyagil)

bm de israil konusu

BM Güvenlik Konseyi'nde saatlerce süren müzakereler sırasında tüm üye ülkeler ve konuya taraf olarak oturuma katılan ülkelerin temsilcileri de konuştu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'yi temsil ettiği oturumda, 13 ülke Türkiye'ye destek verirken sadece ABD temsilcisi farklı bir tavır sergiledi. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Suzan Rice'ın resmi izin gününde katılmadığı oturumda yerine vekalet eden diplomat diğer konuşmacıların aksine Davutoğlu'na 'hoş geldiniz' demedi. Türkiye'nin birçok önerisine karşı çıktı. Ancak uzun süren müzakerelerin ardından yalnız kalınca destek verdi. Davutoğlu, Filistinli temsilcinin konuşmasını dinledi, israilliyi dinlemeden salondan ayrıldı. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Kuzey Atlantik Konseyi'nin ardından yaptığı açıklamada, israil'den "sivilleri ve gemileri derhal bırakmasını" istedi. Rasmussen, "Bu trajediye yol açan eylemleri kınarım" dedi.

israile zorlada olsa kabul ettirdiğimiz maddeler;

1 israil'in, hakkı olmayan bir şekilde uluslararası sularda müdahalede bulunmuştur.
2 israil'in Hamas'a yakın olmakla suçladığı kişiler 'sivil'dir.
3 Uluslararası toplum israil'i kınamaktadır.
4 israil tutulan gemileri derhal bırakmalıdır.
5 Tüm ülkelerin acilen yaralılarıalma hakkı vardır.
6 Tarafsız, adil, kayda değer ve şeffaf bir soruşturmanın, uluslar arası standartlarda yapılması gerekir.
7 Gazze'ye yönelik BM'nin 1850 ve 1860 sayılı kararlarının uygulanması ve ambargonun son bulması gereklidir.
8 Çözüm ancak iki devletin tanınmasıyla mümkün olacaktır.
9 Çözüm için görüşmelere destek verilmelidir.

vurun siz kardeşsiniz

Böl parçala yönet tarzı dış politika güden babacan devletlerin bir yandan sırt sıvazlayıp bir yandan itiklerken gülümseyerek kurdukları cümle.
teşbih mahalle kavgalarını mikro model olarak kabul edip bu durumu devletler boyutunda ele alarak yapıldı ki, oldu sanki.

hitler i şimdilerde anlamak

dünyanın sayılı katillerindendir. arkadaş ne iştir anlamıyorum. daha dün insanlıktan, kardeşlikten, ezilenlerin dilinden konuşmaya çalışan adam'lar bugün hitler'i savunmaya başlamış ciddi ciddi. yahudileri katletmemişmiş falan filan. ulan yuh be! kimse zaten israil'in yaptıklarını haklı veya doğru bulmuyor. insanlıktan öte bir davranış, katliam, cinayet olduğuna zaten hem fikiriz. bu durumda kalkıpta hitler hepsini öldürseymiş falan dediğiniz zaman inanın en ufak bir farkınız dahi kalmıyor katliamı yapan zihniyetle. azıcık size ait doğrularınız olsun lan. katliam sevdiklerinize yapılınca haklı olarak ses çıkarıyorsunuz ama hitler yahudileri öldürsün demekten geri durmuyorsunuz. bu ne aciz bir düşüncedir arkadaşlar

sosyolojik konulardan tamamen uzak, iki tane milliyetçi kitaptan fazlasını okumamış, toplumların tarihlerinden bir haber, sınıfsal çatışmalardan bir haber, olayları düşünmekten bir haber, ama sorsan ezilenlerin en büyük destekçisi-kardeşi falan filan. ama hitler öldürseymiş demekten geri kalmayan bir toplum

mavi marmara

uluslararası sularda, kanun dışı olarak israil ordusunun müdahalesine/saldırısına uğramış türk gemisi. ingiliz bir uluslararası insan hakları avukatının tv'de belirttiği üzere hukuk sürdürülecek soruşturmayı yürütme hakkını türkiye'ye veriyor. türkiye talepte bulunursa israil'in gemileri, soruşturma için toparlanan tüm delilleri ve soruşturmanın konusu olan herkesi (israilli askerler dahil) türkiye'ye teslim etmesi gerekiyormuş.

israil'in geri vermeyeceğini tahmin etmek çok zor değil. bu davranış ise sadece uluslararası tepkiyi arttıracak. şu anda yapılması gereken de bu, güçlü ve hukuka dayalı bir koalisyon oluşturmak. umarım hükümet ve dış işleri içerde kopan birbirini parmakla gösterip suçlama girdabının içine düşmeyip bunları yapar.

ben hayatımda israil'e karşı bu kadar büyük ve uluslararası tepki görmedim. bu gemi uluslararası sularda hiç bir kanuna uygun olmayan bir şekilde saldırıya uğradı. bunu tüm dünya kabul etmiş durumda.

bu gemilerde sadece türkler yoktu, avrupalı aktivistler, parlementerler, temsilciler vardı. organizasyon uluslararası bir koalisyonun hareketi ve bütün bu insanların ülkeleri de tepki gösterecektir. türkiye ne pahasına olursa olsun tek bir ses çıkarıp bütün bu tepkileri en ağır şekilde israil'in üzerine/önüne yönlendirmesi gerekiyor. bu gemi de onun "anahtarı".

"hemen donanmayı gönderip zorla alalım" diyenler gidip bir yüzlerini yıkasınlar, kahveyi azaltsınlar. öfkeyle kalkıp zararla oturmanın, haklıyken haksız çıkmaya çalışmanın lüzumu yok. türkiye gündeminde konuşulan ve onların işine gelen her şeyi israil "kullanacak ve kaşıyacaktır". biz savaş çığlıkları attıkça onlar bunları kullanıp bizim saldırgan olduğumuzu iddia edecekler. ellerinde "bize sopa ve bıçaklarla saldırdılar" ve "gemidekilerin teröristlerle ilgisi olduğuna inanıyorduk "dışında bir argüman yok. her türlü çamura yatacaklar. çünkü yaptıklarını savunmak için hiç bir doğru düzgün argümanları yok.

tüm dünya bu gemide "terörist" olmadığını, gemide "aktivistler" olduğunu ve olayın askerlerin sivil bir gemiye saldırısı olduğunu kabul etmiş durumda. tek yapacağımız sıkı durmak, hukuku sonuna kadar zorlamak ve israil üzerindeki baskıyı arttırmak. abuk subuk iç kavgalara, suçlamalara, politikalara boğulmak değil.

türkiye israil e karşı nasıl tavır almalı

zat'ı muhterem gazze'ye yardım konvoyuna yapılan saldırı hakkında şöyle bir açıklama yapmıştır: "bu insanlık dışı bir devlet terörüdür.sessiz kalmayacağız"
sen ilk önce o israile sattığın türk telekomu ve limanları devletleştir. silah anlaşmalarını, uydu müzakerelerini, insansız uzay aracı projesini iptal et, büyükelçiyi geçen sefer yaptığın gibi 3 gün sonra geri gönderme, ondan sonra çık sahneye. böyle kuru kuru politik söylemlerle bi halt olmaz.
o konvoyu oraya göndermek için hiçbir diplomatik girişimde bulunma, sonra bağır çağır küstüm oynamıyom de. iki gün sonra obama abin barıştırır sizi.

recep tayyip erdoğan

zat'ı muhterem, gazze'ye yardım konvoyuna yapılan saldırı hakkında şöyle bir açıklama yapmıştır: "bu insanlık dışı bir devlet terörüdür.sessiz kalmayacağız"
sen ilk önce o israile sattığın türk telekomu ve limanları devletleştir. silah anlaşmalarını, uydu müzakerelerini, insansız uzay aracı projesini iptal et, büyükelçiyi geçen sefer yaptığın gibi 3 gün sonra geri gönderme, ondan sonra çık sahneye. böyle kuru kuru politik söylemlerle bi halt olmaz.
o konvoyu oraya göndermek için hiçbir diplomatik girişimde bulunma, sonra bağır çağır küstüm oynamıyom de. iki gün sonra coni abin barıştırır sizi.

türkiye israil e karşı nasıl tavır almalı

4 milyon nufusa sahip göt kadar bir ülkenin, daha önce yüzlerce örneği görüldüğü üzere göstere göstere bütün dünyaya posta koyduğu vahşetlerinden sadece biridir. kara sularına sokayım size bişi olmasın. birleşmiş milletler ırak'ta milletin yatak odasında kitle imha silahı ararken, amerika 72 milletten insanı kendi ülkelerinde kafesleyip guantanamoya götürürken kimsenin kara sular gibi bir derdi yoktu pek tabii. sonuç olarak yine kahrolduğumuzla kalacağız birileri de bu işten tayyip oy olarak ne kaybetti ne kazandı şeklinde kar-zarar hesabı yapacak, ölen de öldüğü ile kalacak. yeni bir israil vahşetine kadar hepsi bu kadar...