bugün

entry'ler (39)

how i met your mother biterse

öyle bir evren yaratıyoruz ki senaryo kahramanlarından, o dizi bittiğinde dahi bir yerlerde hala yaşıyorlar, yürüyorlar, bağcıklarını bağlıyorlar bu kahramanlar. yani bu dizi bitse bile kafamda barney stinson her zaman istatistik uyduracaksa %82 oranını kullanacak, marshall her zaman doğaüstü olaylara tutkuyla bağlı kalacak, ted her sarhoş olduğunda masanın üstüne çıkıp cheap trick'ten şarkı söyleyip, penguenleri görmek için gizlice hayvanat bahçesine sızmak isteyecek falan filan.

neden gidiyorsun

Kelime dağarcığım çok geniştir zannederdim
bir kelimene yetemedim.
'Git' ne demekti sevgilim?

türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözler

farklarımızda benzerlikler aradık
sürtündük ve yonttuk, köşelerimiz vardı
gardiyansız bir hücreye kapandık
seviştik ve acıktık
aşktan önemli şeyler de vardı

redd-aşktı bu

seks hayatını film isimleriyle tanımlamak

(bkz: boş beşik)

erkekte uzun saç

kıvırcık ve toplanmış hali çok güzel olabilen.

seni seviyoruma verilmesi gereken cevap

-seni seviyorum.
+çok rica edeceğim beyefendi, marifet şimdiki zamanda değil, geniş zamanda sevebilmek.

spring to kingdom come

galiba dünyanın en güzel şarkısı.

sevgilinin attığı unutulamayan son mesaj

"hoşçakal." lan. kaç kez saydım. 8 harf. yanlış mı saydım acaba dedim, bir kez daha saydım. sekiz harf. hem klişe, hem 8 harf.

kasım ayının hatırlattıkları

(bkz: kilyos)

günü en iyi anlatan şarkı

http://www.youtube.com/watch?v=8UVNT4wvIGY

you didn't have to cut me off..

eski sevgili

ne tam olarak hayatınızın içindedir, ne de tam olarak hayatınızdan çıkartabilmişsinizdir. bir gölgenin tüm özelliklerini taşır. dokunamazsınız, içi kapkaradır, ayrıntılara yer yoktur. saatin 12 olmasını ve gölgeden kurtulmayı beklemekten başka bir şey gelmez elden.

something about us

bir şeye benzetilecek olsa, domatesin göbeğindeki plazma kısmına benzetilebilirdi galiba bu şarkı. tüm o etrafındaki kılıflardan arınmış, en leziz, en içten, en sade, yemesi en zevkli olan kısmı. öyle ki, ilk saniyesinden son saniyesine kadar nakarattan oluşuyor sanki, öyle vurgulu..

undisclosed desires

yaralı bir kadına söylenebilecek en güzel sözlere sahip şarkıdır.

i want to recognize your beauty's not just a mask,
i want to exorcise the demons from your past

annesi hacker babası virüs yapıcı olan çocuk

belediye başkanı bir anne ve rockstar bir babadan, okulda dolaba kitlenen bir loser yarattığım sims oyunundan beri böyle taşaklı özelliklere çok bel bağlanmamalı diye düşündüren ana-baba.

teen wolf

sırf esas oğlan'ın kankasının hareketlerinin seth cohen'ı andırması yüzünden bütün bölümlerini izlediğim dizidir. onun dışında bu fantastik kurtadam formatına diğerlerine göre fazla bir şey katmıyor, çok sarmadı.

türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözler

"uzak kaldık insanlardan, marmara denizi gibi."

(bkz: kesmeşeker)
(bkz: iyidir iyi)

saatini söylendiği gibi 4 te geri alan adam

saat 4'te yapacak daha iyi bir işi olmayan adamdır.

devics

push the heart gibi tek tek bütün şarkılarıyla çok net bir şekilde hayatımın albümüdür diyebileceğim bir albümün sahibidir bu grup. ayrıca iddia ediyorum, solist sara lov'un soy ağacına inilse, kesin bir türk bulabiliriz, tonlamalarında ve vurgularında öyle titreşimler alıyorum yer yer.

öldüren şarkılar

http://fizy.com/#s/16vh5v

ben bu yazıyı sana yazdım

kalemlerimi koyduğum bardakta bir sigaranı buldum. buruş buruş. camel. ne yapacağımı çok iyi biliyordum. bunca zaman, tek yapmam gereken, şu sigarayı yakıp içmekmiş. ne aptallık. mutfağa gittim. kibrit kutusunu aldım. odamın penceresini açtım. sana kaç kez demiştim. odamdan çıkmak zorunda değildin sigara içmek istediğinde. ama her defasında çıktın. odam ve ben, sigara kokmamalıydık. penceremi kapattım. odam ve ben çok fena sigara kokacaktık. şarkıyı loopa almayı ihmal etmemiştim tabii. en güzel yerinde sessizlik olsun istemediğimden. ben sigara içmeyi bilmiyordum bile. çaktım kibriti. beceriksizce çektim ilk nefesi. içime kaçtı duman. çok acıdı boğazım. öksürecektim, ortamın havasını kaçırmamak için tuttum kendimi. yavaşça üfledim dumanı. ben, dumana hiç bu gözle bakmamıştım. parmaklarımın, parmakların gibi koktuğunu görebiliyordum dumanı izlerken. öptüğümde aldığım tadı da.. içime çekmeyi tam olarak hangi noktada bırakmam gerektiğini bilmiyordum. ama şunu söylemem gerekirse, tek bir nefesini ziyan ettiğimi sanmıyorum. ve sonra, baş ve işaret parmağımın şimdiye kadar yaptığı en hüzünlü kas hareketiyle, söndürdüm sigaranı. bak dedim, bundan.. bundan çok güzel bir sigaraya başlama hikayesi çıkardı halbuki.
yatmadan evvel kahve teklif ettim kendime. vazgeçtim sonra hemen ilk düşüncem geldi aklıma.
hayatımda içtiğim son sigaranın tadı olabildiğince ağzımda kalmalıydı.
hemen uyumalıydım.