bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim17
- cumaya gidenlerin çok azalması23
- sözlük kızından gelin olmaz8
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- vatandaşlık farkı alan otel19
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı19
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
entry'ler (63)
''kemalist müslümanlik" ya da "gardrop islami" köse yazisiyla cok faydali bir tartisma acmis yazar.
tek solukta okunan kitaplardan.
"bıyıklarını yaktirmadan anlamayacakti / ilk kez gördüğü mumun yakmasina inanmayacakti" demis sasir mum alevi ile oynayan kedinin öyküsü'nde...
durgun ve bol bol acı kahve.
insanı burcu esmersoy'u güzel bulmayanlar derneği kurmaya itebilecek kişi.
Ben dedemi pek sevmezdim. Hiç sevdirmedi çünkü kendini. Hep böyle gaddar, baskıcı, anlayışsızdı. Çok çok üzdü bizi bu zamana kadar. Ama bugün hastalandığı haberi geldi, kendimi bi hayli kötü hissediyorum. şekeri ve tansiyonu olan birinin özensiz yaşadığında nelere mal olabilceğini gördüm bi kere daha. Ilk defa bütün gün televizyon izledim, tivitir'a girdim, sözlük'e girdim kafa dagıtmak için. Insan ne kadar sevmese de çokca üzülüyormuş.
Her şey son bir aya yığıldı sevgili sözlük. Bütün sıkıntılar, stresler, problemler... Haydi hayırlısı bakalım.
Her şey son bir aya yığıldı sevgili sözlük. Bütün sıkıntılar, stresler, problemler... Haydi hayırlısı bakalım.
pek tabii temizlikçisinin maaşı kadar fiyatı olan ayakkabılar almaktan imtina etmeyen ece temelkuran.
anlayamadım, anlam veremedim işte hiç. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
git gide dünya'ya daha çok bağlanma, dünyevi olandan kopamama, ona benzeme diyebiliriz farklı bir bakış açısı olaraktan?
Hem Ne diyor büyük şair; " küçümsenecekse / memnuniyet küçümsenmelidir / dünyanın dönmekten memnuniyeti / insanların utancı dünyaya dönüşmekten"
Hem Ne diyor büyük şair; " küçümsenecekse / memnuniyet küçümsenmelidir / dünyanın dönmekten memnuniyeti / insanların utancı dünyaya dönüşmekten"
Aslında bu bir itiraf değil. Ya da itiraf, bilmiyorum. Evimiz bu kadar kalabalık, misafirler var, muhabbet var, gülen var eğlenen var, çay var, şartlar iyi yani gayet. Her zamanki gibi arayan soran mesaj atan eş dost var.
Ama gel gör ki ben kendimi çok "yabancı" hissediyorum. Konuşulanlar, insanlar hiç de bir şey ifade etmiyor gibi bana. Uzaktan bakınca çok düşünceli gibiyim, ama pek bir şey de düşünmüyorum sanki. Onu bile bilmiyorum daha.
Böyle bir kalabalıkta o tarifi mümkün olmayan "yabancı"lıkla sözlükte dolaşırken bu başlığa rastladım, daldım. O yüzden bir itiraf olmasa da "ben neden böyleyim" sorusunun düşünüldüğü bir yazıdır bu ey talip...
Ama gel gör ki ben kendimi çok "yabancı" hissediyorum. Konuşulanlar, insanlar hiç de bir şey ifade etmiyor gibi bana. Uzaktan bakınca çok düşünceli gibiyim, ama pek bir şey de düşünmüyorum sanki. Onu bile bilmiyorum daha.
Böyle bir kalabalıkta o tarifi mümkün olmayan "yabancı"lıkla sözlükte dolaşırken bu başlığa rastladım, daldım. O yüzden bir itiraf olmasa da "ben neden böyleyim" sorusunun düşünüldüğü bir yazıdır bu ey talip...
uzun zamandır şiirin kandilleri'ni bulamıyordum. Can sıkıntısı, gecenin huysuzlugu gibi şeylerden uzaklaşmak için kitapları kurcalarken rastgele elime geldi, bi okudum baştan sona.
Şu güzel mısraları yazmış güzel şair: "sevinç mi telaş mı / tahtaya kalkmış çocuk gibiyim karşında"
"sevgimiz bankalarda mevduat / ne soysuz aşk bu / caddelerde sokaklarda tabelalar tabelalar / tabelalar gibiyiz"
"en tetik yerindesin sabahın / kuşlar uçuruyor bakışların"
eh şimdilik bu kadar yeter.
Şu güzel mısraları yazmış güzel şair: "sevinç mi telaş mı / tahtaya kalkmış çocuk gibiyim karşında"
"sevgimiz bankalarda mevduat / ne soysuz aşk bu / caddelerde sokaklarda tabelalar tabelalar / tabelalar gibiyiz"
"en tetik yerindesin sabahın / kuşlar uçuruyor bakışların"
eh şimdilik bu kadar yeter.
yoruldun sen fisnecurugu.
canın yanınca susmayı tercih edecek kadar hem de.
susunca belki de tümüyle yanlış anlaşılacağını bildiğin halde yorgunluk.
işte bu yüzden susmak elbette zehirlidir. ve susunca tutulan çetele simsiyahtır.
canın yanınca susmayı tercih edecek kadar hem de.
susunca belki de tümüyle yanlış anlaşılacağını bildiğin halde yorgunluk.
işte bu yüzden susmak elbette zehirlidir. ve susunca tutulan çetele simsiyahtır.
rastgele denk geldiğim, aslında hep de kaçmak, entryleri okumak istemediğim başlıktı tip 1 diyabet.
okudum. okurken üç, dört, beş sene gerilere gittim. kardeşimin ilk hasta olduğunu zamanı yaşadım tekrar. o hastaneye kaldırılınca orda burda kaldığım yarım yamalak günleri, uyumadığım geceleri hatırladım. artık canımın çikolata çekmediğini farkettim mesela. o'nu düşündüm, kendimden çok o'nun geleceğini. sonra daha çok çalışmam gerektiği geldi aklıma. bu zamana kadar hiçbir arkadaşıma, hiçkimseye bu durumdan bahsedemeyişimi insanların ''bu yaşta ne hastalığıymış'' gibi lakayt bir tepki verme ihtimallerinin hep yüksek oluşuna bağladım.
Kalktım onun yanına gittim. Ve hep kaçtığım bu entryi girdim...
okudum. okurken üç, dört, beş sene gerilere gittim. kardeşimin ilk hasta olduğunu zamanı yaşadım tekrar. o hastaneye kaldırılınca orda burda kaldığım yarım yamalak günleri, uyumadığım geceleri hatırladım. artık canımın çikolata çekmediğini farkettim mesela. o'nu düşündüm, kendimden çok o'nun geleceğini. sonra daha çok çalışmam gerektiği geldi aklıma. bu zamana kadar hiçbir arkadaşıma, hiçkimseye bu durumdan bahsedemeyişimi insanların ''bu yaşta ne hastalığıymış'' gibi lakayt bir tepki verme ihtimallerinin hep yüksek oluşuna bağladım.
Kalktım onun yanına gittim. Ve hep kaçtığım bu entryi girdim...
dar pantolon ve arka cepte telefon... olmuyor.
entel maganda.
hiçbir özel mesaja cevap vermediğini belirten, hiçbir entry'i oylamadığını söyleyen, ve buna mukabil tepki alan... nedense "twitter'da niye bu kadar insan bu fişne'yi takip ediyor" sorularına muhattap kalan ve tüm hepsine twitter'ından cevap veren az ünlü yazar. ayrıca hoşbulduk!
iki dil bir bavul adlı belgesel filmde güzel anlatılmış durumdur.
fisnecurugu'dur. Her türlü artı, eksi ve bilumum oylama faaliyetleriyle tık'ını heba etmeyen, ve kolay kolay özel mesajlara geri dönmeyen hatta özel mesaj da atmayan yazarımdır. Prensip.
velev ki diye başlayan bir cümle kurmayacağım. Zira kemalist jargonun ağzına sakız yaptığı türban diye bir şeyin varlığını kabul etmiyorum. Başörtüsüdür, o kadar.
gün itibariyle zaman'dan ayrılan star'a geçen yazar. büyük ihtimalle de genel yayın yönetmeni olur star'da.