"Dünyanın küçük bir köy olarak düşünülmesi" ya da "dünyanın bir ucundaki olayın diğer ucuna yansıması"gibi basit tanımlamaları vardır.
aslina bakilirsa dünyanin bütünlesmesi, sinirlarin silinmesi, insanlarin cesitli yollardan birbirine daha cok yakinlasmasi ve dünyanin giderek 'bir dünya' haline gelmesi anlamina gelen kavram. sosyal ve ekonomik bakimdan küresellesme 15. yy´da marx´in 'sermayenin ilk birikimi' dedigi olayla, yani yeni kitalarin kesfedilip 'mal üretimi'nin bütün dünyaya yayilmasiyla baslamistir. diger adiyla kapitalizm olarak bilinen bu yeni üretim bicimi, tarihte ilk defa evrenselligi tüm dünya sathina yaymistir. proletaryanin yapmasi gereken bu yaratilmis evrenselligi daha ileri tasimak ve iyice reaksiyonerlesmeye baslamis ve üretim biciminin önünde engel teskil etmeye baslayan burjuva üretim bicimini tasfiye edip sinifsiz toplumu kurmaya calismaktir.

Başka bir açıdan baklıdığında ise;günümüzde edebiyattan siyasete,iş dünyasına kadar her alanda acayip bir "uyumluluk" hali hakim.sadece bizde değil,bütün dünyada...edebiyatta,sanatta eleştiri mekanizması devre dışı,siyasette muhalefet,iş hayatında sendika...Küresel köy dediğimiz işte bu:köpeksiz köy!
Daha somutu:taşlar bağlı,köpekler serbest..!
''al bi tarafına bunu küreselleşme
karşıyız işte sana..''*
çağın vebası
(bkz: emperyalizm)
filipinli bir kizin malezyada yaptigi bir ayakkabinin almanyada satilmasidir.
küreselleşmenin farklı boyutları vardır. doğumu fransız devrimiyle "insan hakları bildiresi" ile olmuştur. ingilterenin sömürgeci politikalarıyla büyümüş; günümüzde abd ile birlikte zirve yapmıştır. O kadar ki "küreselleşme" ve "amerikalılaşma" terimleri aynı anlama gelmiştir. bir kaç tip küreselleşme vardır. finansal küreselleşme, sosyo-kültürel küreselleşme, teknolojik küreselleşme, siyasal küreselleşme.
finansal küreselleşme basit olarak "capital"in sınır tanımadan tüm dünyada etkili olmasıdır. paranın tüm yerkürede akımıdır.
sosyo-kültürel küreselleşme; mc donaldslaştırmadır. kültürün diğer kültürü alt etmesidir. ülkemizde amerikan kültürünün türk kültürünü alt etmesi gibi. örnek olarak bugun türkiyede yaşayan bir insan gün içinde farkında olmadan amerikalının yaptıklarını yapar. blue jean giyer, fast-food yer, ve marlboro içer. burda enterasan olan mevcut kültürün yeni gelen kültür karşısında aciz kalması isteğidir. sokakda şalvar giyen hor görülür ama jean giyene modern denir. kebabçılar kapanır yerlerine hamburgerciler açılır. Çağdaşlığın, gelişmiş uygarlığın referansı yüzyıllardır batı olarak gösterilmiştir. Peki batı gerçektende çağdaşmıdır? Çağdaşlık uygarlığı getirir mi? bu sorunun cevabı evet ise Almanyanın modern yontemlerle yahudi soykırımı uygarmıdır?
teknolojik küreselleşme bilgi akışının hızlanmasıdır. çindeki bilim adamları internet aracılığı ile oxford kütüphanesine ulaşabilir.
siyasal küreselleşme ise ulus devletlerin ortadan kalkması ister. ulusal politikaların düşmanıdır. ancak her tez kendi anti-tezini içinden çıkarır. burda da birçok örnek var. abd nin iç politikada ulusal politikaları hareretle savunması. özelleştirmeler yapılırken amerikan şirketlerinin lehine karar verilmesi. yada canadanın amerikadan gelen bilimsel dergi-makalelere kota uygulaması, fransanın fransız dili milliyetçiliği, avusturyanın içine kapanık politikaları küreselleşme tezlerinin anti tezleridir.
senin bir fransız kadınını çin lokantasından kaldırıp, bir alman arabasının içine atıp hollanda mimarisi tarzında yapılmış evine götürüp soğuk ingiliz birasını yudumlayarak iran halısı ürerinde çatır çatır zikmendir globalleşme.
Küreselleşme, ya da yabancı terminoloji ile, "globalleşme" biri siyasal, biri ekonomik biri de kültürel olarak üç boyutu olan bir kavramdır.

Kürselleşme'nin siyasal ayağı, Amerika Birleşik Devletlerinin siyasal egemenliği, ya da dünya üzerindeki siyasal jandarmalığı anlamına gelmektedir.

Bu durum, bir anlamda Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, dünyanın tek kutuplu hale gelmesini de belirtmektedir.

Küreselleşmenin ekonomik ayağı, uluslararası sermayenin egemenliğine işaret etmektedir.

Bu egemenlik, bütün ülkeleri, örneğin, Birleşik Amerika'yı da aşan bir biçimde gelişmiştir. Kendi mantığı içinde, sermaye ve onun simgesi olan marka bazında dünyayı, tüketiciyi ve tüm insanları yönlendirmektedir.

Ekonomik olarak uluslararası sermayenin egemenliği bir yandan, günlük yaşam açısından dünyayı "birörnekleştirirken" öte yandan, ekonomik verimliliğin, yani üretim verimliliğinin, dünya ekonomisindeki en belirleyici ölçüt olarak ortaya çıkmasına yol açmıştır.
ve aynı zamanda senin;kıtlıktan çıkmışcana gözü dönmüş bir sekilde önündeki yemeğini yer iken televizyon kanallarından birinde afrika belgeseliyle karşılaşman ve dünyadaki adalet sistemine sövmeni sağlayandır küreselleşme.
amarigan imparatorlugudur.*
iran da genclerin mc donald s gitmesidir.*
bunu lisedeyken bi dergide okumustum.* en sonunda da:
"gir zincirlerini proleterya!!" yazmaktaydi.* *
küresel ısınma sonucunda dünyadaki su seviyesinin zamanla artarak dağ, ırmak, göl gibi doğal yeryüzü şekillerini yok etmesi ve yeryüzünü tam bir su küresine* dönüştürmesine verilen addır.
http://www.sabah.com.tr/2...02/08/yaz1365-40-109.html
(bkz: küreleşme)
kapitalizmin bin bir maskesinden biri...
(bkz: topyekünleşme)
çok yiyenlerin fiziksel süreci.
globalization'dan tercüme edilirken yapılan hatanın bilinçli olduğuna inanmak için ille de komplo teorisyeni olmak gerekmez; globalization küreselleşme değil küreselleştirme demektir.

Hareketi başlatan merkezine kendisini koyduğu dünyayı büyük bir yuvarlağa çevirmek için doğru kelimeyi seçmiştir muhtemelen. Hedeftekilerden Türkçe konuşanlar edilgen taraf olduklarını baştan kabullenişle, doğrudan, hiç kıvırmadan küreselleşme olarak kabul etmişler. Avrupa Birliği Anayasasını dört günde kusursuz tercüme eden Dışişleri Bakanlığının bu galat'ın meşhurlaştırılmasında payını bilemem. Ben işin o kısmıyla ilgilenmiyorum.

Benim derdim kelimelerle. Sessiz (sözsüz) büyü yoktur; iyicil sihir kısık sesle yapılır, kötücül büyü brutal vocalle. Kelimeler önemlidir.

Yeri gelmişken dto'nun açılımını da söyleyeyim size. "Dünya Türk Olsun" diyorlar sandınız ama yanıldınız. Türk, emperyalist altyapıya sahip olmadığını bilir, soyunmaz o işe. dto yaratıcı beşiktaş taraftarının google earth'ü hacklediğinde uncle sam'in ağzından çıkardığı balona yazdığı komik quoteun kısaltmasıdır;
"dünya, topsun olm!"
Bir ingiliz vardı, Amerika kökenli çokuluslu bir şirketin Londra bürosunda çalışıyordu. Bir akşam Japon malı arabasına binerek eve döndü. Alman mutfak malzemesi ithal eden bir firmada çalışan karısı ondan önce gelmişti. Karısının küçük italya arabası genellikle trafikte daha çabuk hareket edebiliyordu. Yeni Zelanda kuzusu, Kaliforniya havucu, Meksika balı, Fransız peyniri ve ispanyol şarabından oluşan akşam yemeklerini yedikten sonra, Finlandiya'da yapılmış olan televizyonların seyretmeye koyuldular. Program Falkland Adaları'nı ele geçirmek için başlatılan savaşla ilgiliydi. Bu programı seyrederken kendilerini yurtsever hissettiler ve ingiliz olmaktan gurur duydular. Raymond Williams.
the guardian gazetesi, niali ferguson yorumu ile;
"adını koymak zorundayız.siyasi küreselleşme, kendi değer ve kurumlarımızı başkalarına dayatmak demek olan emperyalizmin şık adıdır."
31 ekim 2001

hakan yılmaz çebi yorumu ile;
"küreselleşme, ülkeler arası verimlilik farkları ile bağımlı duruma gelen gelişmekte olan ülkelere zarar vermektedir.gelişmekte olan ülkeler öncelikle ithalata bağlı kılınmış, ihracat-ithalat arası makas açıldıkça, bu ülkeler dış borç batağına sürüklenmiş ve (gbkz:ımf), dünya bankası ve dünya ticaret örgütü nün direktifleri doğrultusunda ekonomilerini yönetmek zorunda bırakılmışlardır."
2006

benim yorumum ise, tek bir dünya devleti kurulması için yüzyıllardır uygulanan sömürgeciliğin göze hoş ve medeni gelen adıdır.
the guardian gazetesi, niali ferguson yorumu ile;
"adını koymak zorundayız. siyasi küreselleşme, kendi değer ve kurumlarımızı başkalarına dayatmak demek olan emperyalizmin şık adıdır."
31 ekim 2001

hakan yılmaz çebi yorumu ile;
"küreselleşme, ülkeler arası verimlilik farkları ile bağımlı duruma gelen gelişmekte olan ülkelere zarar vermektedir. gelişmekte olan ülkeler öncelikle ithalata bağlı kılınmış, ihracat-ithalat arası makas açıldıkça, bu ülkeler dış borç batağına sürüklenmiş; (ımf), dünya bankası ve dünya ticaret örgütü nün direktifleri doğrultusunda ekonomilerini yönetmek zorunda bırakılmışlardır."
2006

benim yorumum ise, tek bir dünya devleti kurulması için yüzyıllardır uygulanan sömürgeciliğin göze hoş ve medeni gelen adıdır.
tarihin ilk küreselleşme eylemininde coğrafi keşiflerle başladığını söyliyebiliriz. şöyleki gemiciliğin gelişmesiyle birlikte güney amerika ve afrika' dan taşınan kereste,gümüş,altın ve benzeri şeylerin avrupa' ya taşınmasıyla bu eylem gerçekleşmiş dünyamız bir adım küçülmüştür.
Endüstri devriminden nemalanmış çok uluslu emperyalist şirketler , endüstri patronları için oluşturdukları neo-liberal serbest piyasa ekonomisinde gerek ulusal burjuvaziye karşı oluşacak olan iç ayaklanmaları ücret , sosyal hizmet , kapitalist gündelik hizmetlere ulaşımda sınırlı hizmet ile göreceli yoksulluk anlayışını kullanarak engelleyen gerekse sınırsız üretim biçimlerinde artan hammadde ihtiyacını ve doğal kaynakları sağlamak , ulusal proleteryanın yanında uluslararası proleteryanın da artı değerini ve emeğini düşük ücretle kullanmak amacı ile yaratılmış olan sömürü sistemidir .
kültürlerin, dillerin, dinlerin, milliyetlerin tek bir varlığın, insanın, ortak paydası olduğunu kavramak açısından faydalı ve fakat sömürü, savaşların, insanlık suçlarının, adaletsizliğin yaygınlaşması açsısından olumsuz sonuçlar doğaran süreç.
"küreselleşmeye yönelik dünyada üç yaklaşım var. küreselleşme bu haliyle iyidir diyenler liberaller, sosyal demokratlar. yok kötüdür diyenler gerçekçi olmayan milliyetçi kesim. küreselleşmeyi aşalım, başka bir küreselleşme yaratalım diyenler. bu da bizim zeminimiz. seattle'da başka bir küreselleşme mümkün diye bir mücadele başladı. bu bütün yeryüzünü mücadele alanı yaptı. sermaye, kapitalizm küreselleşiyor, emek hareketinin de küreselleşmesi lazım. emeğin serbest dolaşımının savunulması gerekiyor. sağlıklı olan da bu. bizim sol milliyetçilik yarışına girmiş vaziyette. milliyetçilik bölücülük getiriyor aslında. çok kimlikli, çok kültürlü türkiye'yi tek tipleştirdiğin anda toplumun doğasını bozuyorsun."

(bkz: mehmet ufuk uras)
kültürel emperyalizm.
güncel Önemli Başlıklar