bugün

entry'ler (434)

trakya fest

Duyduğum andan beri heyecanlandıran.Fakat şöyle bir sorun var ki, kamp için çadırı herkes kendisi getiriyormuş.Halbuki bir an alana aittir diye sevinmiştim :(
Bir de sözlükte yeteri kadar ilgi görememiş ne yazık ki.

rusça

en zor diller arasında ilk üçe girer. alfabesi kiril olduğundan bir tek okuması kolaydır. yazı kısmına gelince, ruslar el

yazısına çok önem verirler. kapıcısından devlet bakanına herkes el yazısı yazar. bir de matbaa yazısı vardır ki rusçayı yeni yeni

öğrenenler ilk bununla yazmışlardır eminim. *

vurgu çok önemlidir, yazarken yada konuşurken vurgu hatası yapılırsa komik durumlarla karşılaşılabilir. örneğin pisat fiilnde

vurgu a' da ise yazmak, i' de ise çiş yapmak anlamına gelir. bunun gibi ince detaylara dikkat etmek gerekir.

çok zengin grameri vardır ve bir o kadar da zordur. bir fiile ön ek eklenerek onlarca farklı fiil elde edilebilir. örnekle,

en basitinden bir okumak fiili, küçük bir ön ekle kitabın başını okumak, başından sonuna kadar okumak, yarım yamalak okumak, göz

atmak,kopya çekmek, sayı saymak, hesaplamak gibi zibilyon tane farklı anlamlara gelecek şekilde türetilebilir. rusça, yüzde

seksen istisnalar dilidir. ** **.

bir bakıma bulmaca gibidir rusça. kelime türetirken dilediğin kadar esnetebilebilir. fikrimce telafuzu da kulağa hoş gelir.

özetle öğrenmesi zordur, meşakatlidir, sabır gerektirir fakat bir o kadar da zevklidir. * *

iki kadın arasında kalmak

doyumsuzluk sınırları zorlamıştır bu durumda. ilki gerçek olsaydı ikincisi zaten olmazdı, e madem ilki de olduğuna göre ikincisi

ne ayak diye sorarlar adama.

çoklu kişilik bölünmesidir neticede ve aslında 3 kişilik bir kandırmacadır.

hem bi koltuğa iki karpuz da sığmaz ki.

her kadının aldatabileceği gerçeği

her eş * yakalanana kadar en dürüst eştir. cinsiyete indirgememek lazım.

biteceğini bile bile bir aşka başlamak

aşk cesaret ister, yürek ister. bunlardan taviz vermekse korkaklıktır.

hangimiz başladığımız bir aşkın sonsuza dek gideceğinden emin olarak başlıyoruz?

şöyle der çok sevdiğim bir cümlede:

yüzyıllardır oynanmasına rağmen, hiçbir seyirci sahneye fırlayıp romeonun zehirli iksiri içmesine engel olamamıştır.

sonunda geminin batacağı bilindiği halde titanic defalarca izlenmiştir.

bitecek korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. çünkü romeo ölmeli, titanic batmalı ama aşk herşeye rağmen

yaşanmalıdır.

tom hanks

sinema tarihinin gerçek duayeni bana göre. fos çıkan hiçbir filmine raslamadım. özellikle philadelphia' daki müthiş başarısının ona oscarda en iyi erkek oyuncu ödülünü getirmesi, sinema tarihinde ilk gerçek çıkışını yapmayı sağlamıştır ve ardından forrest gump ile 2. oscar ödülününü almıştır.

dramatik rollerin yaşayan karizması! o yapsın biz seve seve izleyelim.

italyan erkeği diye ağlayan türk kızı

herşeyden önce yerli malı bilincinin oturtulması gereken kızdır.

beni hiç bırakma diyen sevgilinin terk etmesi

terkedilmeyi kendine yediremeyecek olup, içten içe bu paranoyayla yaşadığı muhtemel sevgili.

beklentisiz sevmek

insanoğlunun bencil oluşundan mütevellittir ki kimse kimseyi beklentisiz, karşılıksız sevemez. sevdiğinin de kendisini onun sevdiği gibi, belki de daha çok sevmesini ister. çoğunlukla da daha çok sevilmeyi ister. benciliz çünkü. en basitinden beklentisiz sevgi diye düşündüğümüz anne sevgisinde bile bir beklenti vardır. gözünden bile sakındığı çocuğunu severken hiçbir anne, ileride onun bir baltaya bile sap olmamasını istemez, hep en iyi yerlerde görmek ister yada hiçbir anne yaşlandığında onun yüzüne bile bakmayan, yalnızlığına terk etmek için çocuk yapmaz. bunlar da birer beklentidir.

birini üzmeden ayrılmak

ayrılığın her türlüsü acıtır canı.
aldatılmayla gelen ayrılık acıtır,
iki tarafın da sevdiği halde sonu olmayan bir ilişkinin
bitmesi acıtır,
ilişkiyi ayakta tutan saygının azalmasının farkedilmesiyle biten ilişki acıtır...
kısacası çok seviyorken gelen ani ayrılıklar çok acıdır, üzer. ayrılmak isteyen tarafın omuzlarına çok yük biner belki ve nasıl yapsam da en az acıyla kabul ettirsem bunu ona da kolay atlattırsam diye düşünerek kendinden nefret ettirme gibi bir yolu seçip, evet benden nefret ederse hafif atlatır, artık onu sevmediğimi ve hayatıma başka birinin girdiğini, onunla olmak istediğimi söylersem bu iş olur diye basit düşünenler. aslında siz onun nefretini bile haketmeyecek kadar hiçsiniz de sonuç olarak bunu düşünemeyen kuş beyinlerinize şunu sokun. hangi yolu denerseniz deneyin, kalp kırılır, iç acır.

izdivaç programları

(bkz: esra erolla evlen benimle)
(bkz: zuhal topalla izdivaç)
(bkz: seren serengille izdivaç)
(bkz: dest- i izdivaç)
(bkz: su gibi)

giderek çoğalıyorlar efendim durduramıyoruz.

yatayım yarın erkenden kalkıp ders çalışırım

bir hışımla önceki günün yorgunluğu ve uykusuzluğuyla eve gelinir, önce karın doyurulur. * o an saat kaçsa

alarm en az bir saat sonrasına kurulur. bir saat sonra alarm çalar ama uyku o kadar tatlı gelir ki akla ders mers gelmez, beş

dakika daha uyuma moduna girilir. bi beş dakika daha, ve sonra bi beş dakika daha...

nihayetinede o beş dakikalar hiç bitmez ve sabah birilerinin dürtmesiyle kalkılır. * * *

özünde iyi birisi olmak

(bkz: şeytan da bir melekti)

sözlük yazarlarının itirafları

geçen fotoğraf albümünde anılara dalıp gitmiş kardeşim bir heyecanla annemin yanına koşar:

-kardeş: * anneeee... şu benim yaptığım çerçeve nerde yaa? ilkokulda

mı yapmıştım ben bunu? hey gidiii... * * * *
- anne: manyak çocuk! onu sen değil ablan yapmıştı. * * * *
ve olayın çakılmasından sonra ardarda gelen kahkahalar...

ben mi?

koşarak uzaklaştım. *

sevgiliyi telefona motor diye kaydetmek

(bkz: kaç beygir)

dizileri ciddiye almak

bazen insan psikolojisinin içine edebiliyor. şöyle ki:

yıllardır çocuğu olmadığı için küçük osman' ı * kendi öz oğlu gibi benimseyip seven, bir bölümünü bile

kaçırmayan, tvde adeta onunla yaşayan, hatta ve hatta hani o halatı ayağa takılıp denize düştüğü sahnede ciddi

anlamda sinir krizleri geçirerek bir hışımla ekranı delmek isteyip de halatı oraya koyanı öldürmeye gitmek isteyenler bile var.

bazen annelerin de olaya kendini fazla kaptırmalarıyla faturayı çocuklarının üzerine kesmeleri de cabası.

caps in dilimize yanlış girmesi

(bkz: ya gözüne girseydi)

hoşlanılan kızın önünde yürürken tökezleyip düşmek

aldırmayınız. şayet kızlar kendini güldüren erkekleri sever.

black swan

bazı bastırılmış dürtülerin esiri olan genç bir kızın psikolojik savaşı belki de anca bu kadar güzel anlatılabilirdi.

herşeyden önce tahmin edildiği gibi natali portman' ın kusursuz oyunculuğu ödülü kaptı zaten.

unutmadan:

"Kusursuz olmak, sadece kontrollü olmak demek değildir. Aynı zamanda kendi haline bırakabilmektir."

sınıfta hiç kimseyle konuşmayan insan

yoktur. sınav zamanları gelince bülbül gibi şakıyacaktır.