bugün

türk halkının sinema anlayışı

türk halkının sinema anlayışı ister kabul edelim ister etmeyelim batı ülkelerinin halklarına nazaran daha düşük seviyededir.

fakat; şöyle bir durumun izahı gerekmektedir. bu sinema anlayışından kasıt nedir? ve, bu neyin kriteridir? babam ve oğlum filminde salya sümük ağlayan bu halk gora da kendilerine çekilen hareketle yerlere yatıp gülmektedir.

vizontele de ağlanılırken, cem yılmaz ın ".mına koduğum" küfürü hala milyonlarca kişinin cep telefonununda kayıtlıdır. demek ki,bir şeyleri eleştirirken alt yapı sorununu düşünmeden yapılan eleştirilerin yıkıcılığını unutmaktayız. magazin programlarının film kritiklerinin tek noktası olmaya yüz tutuğu bir ortamda nasıl ve niçin türk halkının sinema anlayışı düşüktür ve bu düşüklüğü yükseltmek için hiçbir şey yapmıyoruz diyebiliriz?
var mı öyle bir ayrıcalığımız ve hakkımız? sanmıyorum.

gegen die wand tüm dünyada gösterildiği her ülkeden ödülle dönerken porno film lan o film deyip de kahve köşelerinde ahkam kesen geergedanlardan çok şey beklemek haksızlık olmaz mı?
ya da hokkabaz, masumiyet, dar alanda kısa paslaşmlar, laleli de bir azize, gemide gibi güzel çalışmalardan sırf kendi zihniyetlerine hizmet etmiyor diye bir şey anlamadığını söyleyip piyasaya yön vermeye çalışan hödüklerden ne beklenebilir?
hiçbir şey.

açık hava sinemaları nın tamamen ortadan kalkmaya yüz tututuğu bir devirde dvd denen sinema öldüren in her eve girmesiyle ailecek hafta sonları gidilen sinemalar yok olmaya ve o sinemanın getirmiş oldıuğu film anlayışı yok olmaya yüz tutmak zorunda kalmıştır.

eşkıya ile yeniden sinema salonlarına dolmaya başlauyan izleyicilerin teşekkür etmesi gereken bir kaç kişisi vardır:

(bkz: yavuz turgul)
(bkz: şener şen)
(bkz: zeki demirkubuz)
(bkz: erkan can)
(bkz: nuri bilge ceylan)
(bkz: fatih akın)