bugün

yeni satın aldığı tarlada bir küp altın bulan adam

yazmadan edemeyeceğim olaydır. bugün cuma namazında hocanın vaazında geçen hikayedir.

hocanın ağzıyla;

ey cemaat; çok çok uzun zaman önce, adamın biri tarla satın almış. bu tarlayı da ekip biçmek için çapalamaya başlamış, çapalarken '' tırlangggg'' diye bir ses duymuş.
bakmış ki! '' kırık bir küp'' , sarı sarı, çil çil altınlarda toprakta, adamın gözleri açılmış, çok şaşırmış tabi. hemen ceketini çıkartıp altınları içine toplamış.
sonra ceketi sırtlayarak, tarlayı kendisine satan şahsın evine gitmiş...

tak tak kapıyı çalıp buyur edildikten sonra içeriye girmiş. ceketindeki o sıcacık altınları
odaya boşaltmış. '' al'' demiş '' bunlar senin, tarlada buldum, altınlar senin hakkın'' demiş. diğer adamda '' kesinlikle kabul etmem, onlar senin hakkın, ben tarlayı taşıyla,
toprağıyla, otuyla, ağacıyla her şeyiyle sana sattım, allah katında günaha giremem.
hakkım olmayanı alamam'' demiş.

altınları ikiside kabul etmiyormuş.sonunda oranın kadısına gidip, dertlerini anlatmışlar.
'' böyleyken böyle demişler'' ...

kadı' da sormuş onlara '' ikinizinde çocukları var mı?'' diye.
- ''var'' demişler.
'' o zaman onlarn gelecekleri için, yarısını sen al, yarısını da eski sahibine ver'' demiş.
işte böyle cemaat haram yemek çok kötü bir şey. bu da bir allah'ın sınavıdır.
helal olmasına dikkat edin...

gelelim sadete;

ya hoca!
sen bile anlatırken ağzından bal aktı.
yok sarı sarıydı, yok çil çildi, yok ceketin içinde sıcacıktı.
hikaye bitene kadar, selpakla 7 kere ağzını sildin. kaçmadı gözümden.
bu devirde yemez be hocam, akraba akrabayı tanımaz oldu. para için kardeş kardeşi kesiyor.

çok kısa şimdiki zaman;

yeni tarla sahibi= ekmek musaf çarpsınki altınlar benim kadı efendi.
tam gömüyordum. eski sahibi gördü.

eski tarla sahibi = s.ktirsin ordan daha tapuyu bile vermedi. yalan söylüyor. o benim hakkım.

kadı efendi= g.tlük yapmayın lan, altınları bırakın, s.ktir olun gidin. o devlete ait.