yalçın özbey

pek yakın vakitlerde türkiye'de arz-ı endam eyleyeceğine dair haberler salınmakta ortalığa. pek yakın vakitlerde artık uçağı hangi havaalanına inerse orada toplaşıp "türkiye seninle gurur duyuyor" diyebilmek için can atan kalabalığın kulağına buradan su kaçırmak gerek tabi ki. zaman aşmış kendini ve aşıp yüceleri tam 30 yıl olmuş.

30 yıl sonra bu ülkeye geliyor işte yalçın özbey, hazır abdi ipekçi davası zamanaşımına uğramak suretiyle tedavülden kalkıyorken ve "çok üşüyoruz reis" afişleri ile ülkemin dört bir yanı ve en solcu gazeteleri, aydınları dahi ağlamaklı oluveriyorken elbette ki malum boşluğu doldurmaya yetecek kadar kütlesi vardır yalçın özbey'in. bir milli katil gider, gelir yenisinden yeni yüzlercesi. hepsi birbirinden gıcır sıfır katiller. ama benim derdim yalçın özbey tabi ki, bu adam buraya gelince ne yer ne içer yahu? adam 30 yıldır buradan uzak, gelince ilk iş iskender mi yesin yoksa lahmacun mu? bak mesela agos'un orada, tam hrant dink'in vurulduğu yerden az ilerde güzel bir iskenderci var. özlemiştir iskenderi zat-ı suret-i devlet baba, nam-ı diğer yalçın özbey. ama orada ardılların vardı, yani şu son olaylara karışmamış olabilirsin. yabancı kalmana gönlümüz razı gelmez elbet. bu yüzden hazır istanbul'a gelmişken bence abdi ipekçi caddesi üzerindeki restoranda lahmacun ye. 30 yıl içinde çok değişmiştir belki ama bu şehirde en rahat yemek yiyebileceğin yer, neticede anısı var öyle ya.

ankara'ya git hemen, gez biraz ama sonra canın tatlı bir şey çekerse mutlaka doğan öz caddesi'ne uğra. orada bir baklavacı var, otur soluklan önce sonra fıstıklı bir baklava iste ve afiyetle ye. yarasın milli gururuma. orada ülküdaşların yıllar evvel rahat rahat kıymışlardı doğan öz'e, sen tatlını ye rahat rahat. bedrettin cömert caddesi'nde dolan, sıkılırsan bahçelievler'e uğra. orada biraz nostalji yapabilirsin, 1978 yılına gidebilirsin, ülküdaşlarını hayal edebilirsin sonra o 7 öğrenciyi hayal edip ağzını kulaklarınla bütünleştirebilirsin. ama yine de ankara'da sıkılabilirsin, bütün bu yerlerde hatıra fotoğrafı çektirip tekrar istanbul'a dönebilirsin. istanbul'a geri dönünce sen de o meşhur fotoğraflardan birini çektirebilirsin beyazıt'ta, istanbul üniversitesi'nin önünde. o fotoğrafın arkasına bir tarih düşersin belki 16 mart 1978 diye. elin kanar mı bilmem ama...

sen gideli çok şey değişti yalçın bey. metrobüse binersin istanbul'a gelince. metrobüsü milli değerimiz ilan etme safhasındayken hazır biz, bir tur atarsın metrobüsle, o sıra bir durağa gelince inmek istersin içgüdüsel. durağın adı merter elbette. kemal türkler'in öldürüldüğü yerde dolanıp, yitip giden ülküdaşlarını hayal edersin, belki bir kamyon çarpar bir mercedes'e, belki çok üşürsün sen de koca reis'in gibi.

hoşgeldin yalçın özbey, milli katillerimiz birer birer yurdumuza dönse keşke, keşke bütün davalar zamanaşımına uğrasa bir an önce...bir gün çok üşümeni dört gözle bekleyerek...