bugün

dersim isyanı

osmanlı'nın doğu anadolu'daki ezik politikaları sayesinde yıllarca kendini bir halt zannetmiş, hala orta çağ'da yaşamak için direten aşiret ağalarının marabalarıyla birlikte başlattıkları isyanı bastırmak üzere başlatılan dersim harekatı'na bölücülerin taktığı isimdir.

cumhuriyet kurulunca, memleketin dört bir yanında başlayan kalkınma, yenilenme hamleleri bazılarının gözünü çok korkuttu. kimisi din bayrağı açtı isyan etti, kimisi de seyit rıza gibi kürtçülük bayrağı. osmanlı zamanında alışmışlardı ya rahatlığa, hani 93 harbi'nde hemen kuzeylerinde rus ordusu ilerlerken kendilerinden asker isteyen devlete "şimdi hasat zamanıdır, asker veremeyiz" diyecek kadar tuzları kuruydu ya. baktılar ki mustafa kemal işi sıkı tutuyor, osmanoğlu'na hiç benzemiyor, anladılar o ortaçağdan kalma yaşam biçimlerinin sonunun geldiğini. derebeylikleri elden gidecek. hemen bir çözüm aramaya koyuldular. imdatlarına ingiliz ve fransızlar yetişti. türk askerlerinin isyancılardan ele geçirdikleri gıcır gıcır lee enfield ve berthier tüfekleri gökten yağmadı ya dersim'e.

tasmalarını tutanlar "tamam" deyince harekete geçtiler. köprüleri, telefon-elgraf hatlarını ve devletin yaptığı herşeyi yıkmaya koyuldular. öyle bir hayvan sürüsüydü ki bunlar, atatürk sabiha gökçen'i operasyona katılması için gönderirken ona kendi tabancasını vermiş, eğer uçağı düşerse isyancıların eline geçmemesini, kendisini vurmasını öğütlemiştir. vaktiyle bu harekata katılmış bir ihtiyar da, atatürkün sözlerini "gidince gördük ki bunlar insan gibi yaşamıyor. medeniyetten bihaber." diyerek tasdik etmiştir. eskiden de böyleydi dersim. mehmed arif bey, başımıza gelenler isimli eserinde bunları anlatırken "şu asırda öyle anadolu'nun ve her tarafı oldukça medeni memleketlerin orta yerinde böyle vahşi bir cemaatin bulunmasının ayıbı hükümetimize aittir" demişti. evet osmanlı bunlara ilişmemişti. şimdi cumhuriyet bunlara medeniyet getirmeye çalışıyordu ama buna rağmen medeniyete ayak diriyorlardı. en sonunda seve seve kabullenmedikleri şeyi tepelerine tepelerine inen bombalarla kabullenmesini bildiler. nihat genç'in tabiriyle, "devletin tunç eli" tepelerine inince anladılar dünyanın kaç bucak olduğunu.

o zamanlar devlet bağımsız olduğu için, bölücüler avrupa'ya götlerini dayayamadıkları için devlet çoğu yerde isyancılara yardım eden hainleri gördüğü yerde infaz etmiştir. kimse de hesap sormamıştır. soramazdır da. bugün de "katliam, katliam" diye istedikleri kadar kıçlarını yırtsınlardır.

1984'e kadar gıklarını çıkaramamışlar sonra tekrar azmışlardır. zira devletin başında osmanlı'nın ezik politikalarının takipçisi özal vardır. eziklikler eziklikleri takip etmiş, sonunda bugüne kadar gelmişizdir. (bugün yaşananları anlatmama gerek yok herhalde.)

dersim katliamı sözünü söyleyenlerin bellidir ki bir kuyruk acıları vardır. bu acı kuyrukları olmasından mı kaynaklanır bilinmez.