bugün

nipple

sevilmek, kendi adıma tatmin edilmek. bu dengeyi bozabilseydim çok farklı durumda olabilirdim. karşı cins tarafından "seçilmek" diye bir şeyin var olduğunu biliyorum. ve seçilmenin olduğu yerde pazarlanmak da vardır. işte bu noktada sıçıyorum. ben, pazarlayamıyorum.

ne kendimi, ne başka birisini ne de bir malı... pazarlamanın karşılığı benim için aldatmaktır. kandırmaktır. ben kandırmakta kötüyüm. bir şey beğenilirse onu beğenilmez hale getirip tekrar vitrine koyarım. "bakalım böyle de beğenilecek mi" diye. bu benim beğeninin pazarlama ile mi yoksa ondan bağımsız mı edinildiğinin bir sağlamasıdır. bu sağlamadan geçeni çok nadir bulursunuz. geçiyorsa ya beğenilen gerçekten çok farklı bir güzelliğe haizdir ya da beğenen gerçekten çok başka bir insandır.

herkes tonlarca kömür çıkarıp satarken ısrarla altın arayan birisiyim. kim bana yaptığımın ya da aradığımın daha değersiz olduğunu söyleyebilir? hiçkimse. ancak onlar her akşam evlerine bir şeyler elde etmenin mutluluğu ile dönerken ben, ellerim çoğu zaman boş ve inancımı gittikçe kaybederek dönüyorum. ben onlardan daha uzun yaşayacak değilim. yahut ben onlardan daha az insani güdülere sahip de değilim. ancak bir kez inanmışlık beni onlardan hayatlarca uzaklaştırdı. bir daha aynı olamayız.

dileğim bulabilmektir. hiçkimseye anlatma gereği duymadan, onlara kabul ettirme hissine kapılmadan kabul edeceğim o şeyi bulabilmeyi istiyorum. aksi halde o klasik öğrenci sorusuna dönecek; "bu bildiklerim gerçek hayatta ne işime yarar?"

öyle.
güncel Önemli Başlıklar