şiddet

birine vuruyorsam bu şiddettir. ama eğer vuracak gibi yapıp duruyorsam bu şiddet değil mi? ya da kişiye "seni ilk gördüğüm yerde pataklayacam" diye haber yollarsam bu şiddet midir? yazmak ile vurmak. bu ikisi de aynı noktada şiddet noktasında buluşabilir mi? buluşur. biri bana vurursa, yumruk canımı acıtır. ama bazen bir söz, bir ifade daha fazla yakmaz mı canımı? yakar. çünkü her ikisi de benliğime bir saldırıdır. insan, içine bir miktar kas, kemik, sinir tıkıştırılmış su dolu bir deri torba değil ki; bir de zihni var. insanın zihni de acır. o halde şunu bir kenara not edip devam edelim: not 1: şiddet, hangi yolla olursa olsun, bilerek isteyerek diğerinin canını yakma eylemidir.

peki, eşyaya şiddet uygulanabilir mi? eşyanın, insan olarak bizim fark edebildiğimiz bir formda canı yanmayacağına göre hayır. ama o eşyanın kendisi için önemli olduğunu bildiğimiz biri ya da birileri varsa ve o eşyaya gelen zarar onun/onların canını yakıyorsa, şunu diyebiliriz: eşya dolayımıyla şiddet mümkündür.

eşya kendi kendine bir insana şiddet uygulayabilir mi? örneğin kafamıza düşen saksı, şiddet mi uyguluyor? hayır, çünkü saksının, o insanın canının yandığının farkında olması söz konusu değildir ve insanların anlayabileceği bir formda "bilmesi ve istemesi" mümkün değildir; dolayısıyla saksı şiddet uygulayamaz.

öyleyse şiddet, "diğerinin canının yandığını anlayabilen canlılar" için söz konusudur. örneğin, bir insan bir hayvana şiddet uygulayabilir. hayvan, insana şiddet uygulayabilir mi? bu epey tartışma götürür: eğer hayvanların, insanın canının yandığını anlayabildiklerini kabul edersek ve bilerek-isteyerek davranabildiklerini de kabul edersek "evet" demek durumunda kalırız. ama bu sorular ve cevaplar "dolayımsız bilgi" alanımızın dışına taşıyor ve havadan hale geliyor. dolayısıyla türler arasındaki çapraz şiddeti bu yüzden şimdilik dışarıda bırakıyorum. biz gene insanlara dönelim ve notumuzu alalım: not 2: şiddet, dolayımlı ya da dolayımsız, insanla insan (ya da bazı canlı türleri) arasında bir şeydir.

neden bir insan diğer bir insanın canını bilerek ve isteyerek yakar? umduğu bir şey olmalı. bütün ihtimalleri sıralamayı deneyeceğim:

1.diğer insan da onun canını yakmaktadır, buna engel olmak için kişi, şiddete başvurur. yani bu durumda şiddeti karşılamak için, yani savunma ve varolma için şiddet kullanılmaktadır.
2. diğeri de onun canını geçmişte yakmıştır, bir tür karşılık vermek, deyim yerindeyse "öç almak" için şiddete başvurulmuştur ve bu sayede kişi, iç dengesini yeniden kurmayı amaçlamaktadır. demek ki bu durumda, şiddet ile adalet sağlanmaya çalışılmaktadır.
3. kişi, diğer insanın yanlış düşündüğü ya da davrandığı yargısına varmıştır. onu bu tutumundan vazgeçirmek için bir çare olarak şiddete başvurmuştur. (şu ünlü şairin "nush ile uslanmayanı etmeli tekdir / tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." dizelerindeki gibi). bu bir yönüyle bir tür "derstir. (elbette ders verilen sadece o insan değil, aynı zamanda etraftakiler olmaktadır; eskiler buna ibret-i alem derler). bu durumda şiddet, eğitmek için kullanılmaktadır.
4. diğer insan bir davranışı, bir konumu ya da doğrudan doğruya varlığı nedeniyle, kişinin amaçları önünde bir engel oluşturmaktadır. kişi, diğer insanı bu davranış ya da konumdan vazgeçirmek veya engel olma durumunu geçici ya da süresiz ortadan kaldırmak için, bir yöntem olarak şiddet uygulamıştır. bu kelimenin geniş anlamıyla bir etkinlik mücadelesidir, yani gene geniş anlamıyla politikadır. o halde şiddet ile politika yapılmıştır diyebiliriz.
5. kişi, kendisini dikkate alıp dinlemesini sağlamak için diğer insanın canını yakıp, onun çığlığı sayesinde tüm bakışların kendisine çevrilmesini amaçlamaktadır. bir iletişim yolu olarak şiddeti kullanmakta, şiddet ile ilgi çekmekte yani propaganda yapmaktadır.
6. kişi, diğer insanın bilip de söylemek istemediği bir bilgiyi ona söyletmek için canını yakar, bu durumda şiddet, işkencedir.
7. kişi, diğer insanın kendisine yönelttiği eleştiriden ve karşı çıkıştan rahatsızdır ve bu eleştiriyi durdurmak için şiddet uygular: şiddet, tahakküm için kullanılmıştır.
8. kişi, diğer insanın canının yanmasından haz almaktadır; şiddeti tamamen haz amacıyla uygulamaktadır. bu durumda bir varoluş biçimi olarak şiddet söz konusudur.

bu ihtimallerden sadece sonuncusu dışında hepsinde, şiddetin öznesi ve nesnesi bire-bir özelliklerinden sıyrılıp, bazı bir aradalık bağlarıyla, tekil insanlardan çoğul insanlara genişleyebilir. örneğin arkadaşlık, akrabalık, komşuluk, ekonomik çıkar ortaklığı, politik ya da sosyal gruplaşma hatta türdeşlik (insanlık) gibi bağlar nedeniyle, bir kişi ya da bir grup, bir kişi ya da bir gruba şiddet uygulayabilir. hatta bunu, bir başka kişi ya da bir grup adına da (aşina bir örnek olarak: işçi sınıfı ya da halk adına) yapabilir.

hiçbir özgürlükçü kişi: "şimdi şiddet ama sonra hayır" diyemez. şiddet, yukarıdaki listede sadece 1 numaralı şıktaki yapısıyla geçerli olabilir. yani: insanlar sadece şiddeti karşılamak için, yani savunma ve varolma için şiddet kullanılmasını savunabilirler. diğer maddelerde sıraladığım hiçbir sebep, şiddeti savunulabilir kılamaz. unutmayalım ki şiddet korkunun kardeşidir ve korkunun gölgesinin düştüğü yerde özgürlük nefes alamaz. eğer bir korku heyulası büyütmüşseniz, onun gölgesi mutlaka sizin bahçenize de düşecektir. şiddet ile adaleti, şiddet ile eğitmeyi, şiddet ile politikayı, şiddet üzerinden iletişimi, işkenceyi, tahakkümü, şiddetten haz almayı içeren bir varoluşun, "insanın yaratıcılığını ve özgürlük aşkını esas alan, anti-otoriter, anti-hiyerarşik, anti-seksist" bir karakteri olamaz.