ihsan eliaçık

Devletin dini mezhebi olmaz.
ille de devletin dini mezhebi olacaksa, devletin dini adalet mezhebi de eşitlik olur diyen ve insan olma erdemini, aklı iyi hayırlı yararlı güzel şeyler için kullanmayı davranmayı ön plana çeken ve yine; hangi inanç coğrafya kültür millet de olursa olsun bunun için tarih boyunca asılan derisi yüzülen kafası kesilen zindanlarda çürüyen düşünürler din adamlarından biridir.

Hoş, çağımızın gereği bu insanların artık kafası kesilmiyor, derisi yüzülmüyor, asılmıyor ama zindanlarda çürütülüyor.
Beni en çok şaşırtan ise, son olarak kendisine bir söyleşi için verilen 6 yıl 3 ay ceza, ülkeyi terk etmemek cezaları ile bu cezalarda indirim yapılmayıp (nasıl da ağır bir suç işlemiş ise, tecavüzcü katil hırsız bile indirim alıyorken) kendisine istanbul'u terk etmemek cezası verilmişti.

Malûmunuz, kendisi yazar olup çeşitli kitap fuarlarında, konferanslarda, imza günlerinde, söyleşilerde, ramazan ayında lüks şatafatlı otel saray köşkler de iftar sofrası yerine halk ile sokakta yeryüzü sofraları adı altında iftar sofraları etkinliğine katılıyor.

Bu yıl bu etkinliklere istanbul dışına çıkmama cezası ile katılamadı.
Neyse ki istanbul dışına çıkmama cezası 1 sene sonra kaldırıldı.

Düşünün, yazar olan söyleşi etkinlik yapan bir insanı şu iletişim çağında il dışına çıkmama cezası verilmesi...
Basit olarak telekonferans dediğimiz çeşitli sosyal medya iletişim araçları ile video konferans düzenleme imkânı düşünülürse; konuştuğu için konuşmasıyla suç işlemiş birine bu suçun gerçekleşmesi aracına engel olup faaliyetlerini yapmaması için böyle ceza verip bu suçu bir daha yapmasına engel olacak, bu suça verilen ceza ile caydırıcı olamazsınız.
Cezanın caydırıcılığı, suçun önlenmesi-önleyici tedbirler açısından böyle cezalar düşünce olarak doğru ama yöntem olarak komik oluyor.