bugün

bir balık yemi olarak türk erkeği pipisi

hayırlı pipiler arkadaşlar...

son günlerde gündemi epey meşgul eden ve calib-i dikkat bir mevzu olması hasebiyle sözlüğün akil adamı ve muhabbet ortamlarının vazgeçilmez yıldo abisi olarak el atmak durumunda kaldığım ve eğer meseleye ilişkin bir iki kelam etmezsem siz kıymetli dostlarıma ayıp olacağını düşündüğüm; yıllar yılı kendilerini türlü bahanelerle avutmuş ve halen avutmakta olan hayalperest türk erkeklerini hayatın gerçekleriyle yüz yüze getirecek, hakikatin tanımını yeniden yaptıracak ve benim gibi ülkemizdeki ortalamayı yükselten bir avuç azınlık kesimin hakkını da teslim edecek bir dizi araştırma-inceleme serisinin "balık yemi" gibi belirgin ve gayet öz bir benzetme vasıtasıyle hayranlık uyandırıcı bir tespit hüviyetine kavuşturulması ve de en önemlisi, alternatif istihdam modeli olarak tasarladığım "kurutulmuş balık yemi" projemin tüm kamuoyuna duyurulmasıdır.

evet aziz dostlar, az evvel sözlerime başlarken calib-i dikkat diyerek işaret ettiğim husus, malumunuz üzere "vajinada 8 cm gerçeği" başlığı altında "duyarlı bölge 8 cm'dir dolayısıyle penis ufak da olsa iş görür" gibi fevkalade cahilce bir söylemin ve bunu destekleyenlerin, insanların kafasını karıştırması ve sözlük gündemini lüzumsuz yere meşgul etmesiydi... bendeniz esas olan, yani başlığımızın esas konusuna müteallik sözlerime geçmeden evvel, yüksek müsaadelerinizle gündemi lüzumsuz yere meşgul eden "küçük penis de iş görür" hurafesini tamamen bertaraf etmek istiyorum. malum başlık altında görür görmez hemen yüzümü buruşturarak bir entry girmiştim. maksadım insanlar belki okurlar da boşuna kendilerini bir avuntu akıntısına bırakıp boğulmazlar düşüncesiydi; lakin gördüm ki, pek çok boynu bükük erkek sarılacak ufacık bir bahane ve hayata tutunmaya küçücük bir umut arıyor... ancak ve ancak her ne olursa olsun, zararsız bir avuntu gibi gözükse de esasında kocaman bir yalan ve hurafeden ibaret olan bu bilginin doğrusu halka arz edilmelidir ve buna buradan başlanmalıdır kanaatini taşıyorum. şimdi ben ne yazmıştım önce onu tekrar bir görelim: (bkz: #41341112)

--spoiler--
tamamen hikayedir. net söylüyorum, boşuna kendinizi avutmayın.

kadınlar sağlam ve sansasyonel penislere hayranlık duyarlar. bir kadın ne kadar kibirli ve kaprisli olursa olsun, doyurucu ve tatmin edici bir penisi pantolun ön fermuarından gerdirerek çıkardığınızda bütün o egosu, bütün o kibri söner yok olur.

şimdi rakam telaffuz et diyecek olursanız şöyle diyim yani en az 16 cm ve kalın olmalı penis ki bu türlere halk ağzında dalga adı verilir. bu boyutların altı zaten dalga kategorisine girmez; pipi, çük, kamış, pipet, ibiş falan denir. ciddiyim yani alay etmek maksatlı söylemiyorum, bunların her biri birer realite, hayatın gerçekleri.

şunu da özellikle söylemek icap eder: seks esnasında bütün kontrol sağlam penis sahibi bir erkeğin ellerindedir. kadını avucunun içinde istediği pozisyona sokar. ister arkadan saçlarından tuttuğu gibi ayağa kaldırır 15 dk standing behind yapar aralıksız, isterse kucağa alır terminatör gibi zıplatır, dilediği istediği şekle sokar, kadının aklını başından alır ve o kadın daha sonra o adama asla saygısızlık terbiyesizlik yapamaz; çünkü maddi manevi tatmin olmuştur, erkeğinin emrine amade bir ruh haline bürünmüştür. bu böyle inkar etmesin kimse...

tersini iddia eden varsa hayal etsin bakalım kendini. evde dır dır eden ateşli bir kadın, yatak harici başka hangi mecrada terbiye edilebilir? zaten bunu yapamayanlar dayağa başvurur, çünkü kadına yetemez. minik kurbağa pipisiyle kadın karşısında ezilir büzülür ve o kadın o erkeğe asssssla saygı duymaz.

boşa kendinizi avutmayın 8 cm bilmem ne diye. kadına 17 cm kökle bakiyim pişmaniye gibi dağılsın kucakta. ondan sonra ahkam kesin.
--spoiler--

gördüğünüz üzere entry'mde de belirttiğim gibi, kadınlar her daim spektaküler, şeytan dolduran ve dış yüzeyi parlak bomberman penislerden hoşlanırlar. bunu hayatınızda pek çok detayda görebilir, rahatlıkla idrak edebilirsiniz... bir defa kadınlar yaratılışları itibarıyle aç gözlüdür; her şeyin fazlası ve büyüğü onları memnun eder. elimizde hiçbir veri olmasa, sadece bu realite bile bu konuyu aydınlatmaya yeter. mesela evde anne babası sürekli kavga ve huzursuzluk halinde olan kimseler, babaları banyodayken gizlice gözetlesinler; hiç şüphesiz o babanın emanet ufaktır, yani pipettir ve karısına söz geçiremez. yıllarca kahraman babam diyerek hayalinizde abarttığınız adam aslında küçük bir meyve suyu pipetinden başka bir şey değildir... hayır yani bir düşünün, kadın nasıl saygı duysun, nasıl duyabilir? erkek en ufak bir konuda söz geçirmek isteyecek olsa kadın demez mi "bırak bu işleri senin de kaç cm'lik adam olduğun ortada" falan diyerek kudurtucu laflar yememek için erkek hep susar. "ulan der şimdi bu karının ağzını açtırmiyim tutar bi laf eder kanser olurum dertten" diyerek hep alttan alır ve yürüyen bir düdüklü makarnaya dönüşür... işte toplumda huzursuzluğun aileden başlaması budur. özgüvensiz erkekler ve hiçbir anlamda tatmin edilememiş, fazla enerjileri boşaltılmamış, ateşleri söndürülmemiş kadınlar... akabinde ise dayaklar, tacizler ve hep bir sürtüşme, hep bir kaos ortamı...

neyse konumuza devam edelim. ben naçizane her daim kadınların terbiye ve eğitim alanlarının yatak olduğu kanaatini taşıyan bir kardeşinizim. bunun maddi yani fiziki tarafları bir kenara, psikolojik kısmı daha ağır basıyor. erkeğe prestij yükleyen ve kadına karşı üstün konuma taşıyan işte tam da bu faktör... dalga ne kadar sağlam olursa, kadın erkeğini sahipleniyor ve saçını süpürge ediyor. her şeyini erkeğine teslim ediyor; çünkü biliyor ki o erkek, kadınını her ortamda taşır, gözü gibi korur. çünkü biliyor ki dalgası büyük olanın yüreği de büyük olur, karısını hem hırpalar, hem de sever. çünkü biliyor ki erkeği onu hep kıskandırır ve bu da yatak odası mahremiyetinde bol seks macerası olarak geri döner. evet bu böyledir; kadınlar kıskandırılmaktan aşırı sadistik bir zevk duyarlar ve tahrik olurlar; eğer kadın tahrik olur ise geriye lazım olan tek bir şey kalır: sağlam ve kaplan terbiyecisi bir penis... yan yattığı yerden uyandırılıp pantolonun yavaşça indirilen fermuarından itinayla çıkarıldığında yatak odasına güneş gibi doğan, sersem serseri ve hedefi şaşırmayan makine gibi bir emanet; ata yadigarı gibi, historical myth gibi, mars'ın kılıcı gibi denizin buz gibi sularından gelen yıkıcı felaket, yatak odalarını darmaduman eden bir doğal afet...

evet aziz dostlar, hız kesmeden devam edelim; geçen gün malum başlık altında "bilimsel bir ablamız" tarafından yazılmış şu entry'de de işin uzmanından büyük bir itiraf geldi. bu entry'yi özellikle bu başlıkta paylaşmamın sebebi, ne demek istediğimi daha da iyi kavrayabilmeniz içindir. bu vesileyle bilimsel ablamıza da sevgi ve muhabbetlerimi arz ediyorum: (bkz: #41344359)

--spoiler--
şimdi bilimsel bir ablanız olarak yorum yapmadan geçemeyeceğim. maksat gençler bilgilensin;

bi kere vajina derinliği doğum yapmışlarda (p) ve doğum yapmamışlarda (np) değişir.

np’lerde derinlik normalde 8 cm’dir. çap 2 cm. ilişki esnasında yani uyarılınca 9.5-10.5 cm’e çıkar. giriş çapı 2.5 cm olur ama derinlerde çap 5.5 cm ‘e çıkar.

aynı zamanda vajinanın ilk 1/3’lük kısmı uyarılabilir cinsel yönden. sonrası sadece basıncı hisseder. ( ki kanımca önemlidir )

p’ler için ise 1 cm ekleyin hepsine.

ama sayısal verilerle orgazm olmaz. aşık olun, sevin,sevişin. kondom unutmayın!

benden bu kadar.

“ yine de hayat yaşamaya değer, yaşamak hayata değdirir.”
--spoiler--

bakınız işte bilimsel bir ablamızın da lutfedip buyurduğu üzere bana söylenecek laf düşmüyor. istirham ediyorum bu entry'deki iki teferruata dikkat kesilin:

1) uyarılan kısım harici sadece basıncı hisseder ve bu kendisine göre önemli.

2) sayısal verilerle orgazm olmaz.

şimdi ben affınıza sığınarak bu sözleri biraz açmak istiyorum ki zat-ı şahaneleri nezaketlerinden ötürü açık söyleyememiş... kendisinin basınç diye ifade ettiği ve önemli olduğunu vurguladığı şey köklemektir. dalgayı köklediğiniz zaman basınç oluşur ve kadın antep baklavası gibi çıtır çıtır kucakta dağılıp inlemeye başlar. ikinci zikrettiği husus ise küçük penisli yani işlevsiz erkekleri teselli için yazılmış. yani diyor ki: "üzülmeyin sevişin bol bol, vajinal tatmin yapamıyorsanız, sevişerek açığı kapatın..." tamam eyvallah olabilir, kendisi umut tacirliğine soyunabilir ama ben buna karşıyım işte... sevgili bilimsel abla, neden hakikati haykırmıyorsunuz da, 1. maddede söylediğiniz şeyin aksini 2. maddede yumuşatarak popülist açıklamalar yapıyorsunuz?

umut nasıl verilir, ümide nasıl yolculuğa çıkarılır size göstereyim. bilimsel olduğunu iddia edenler, evvela samimi olmalı ve bilimsel konuşmalılar. işte tam da bu bilimsellik üzerinde, başlığımızın da esas konusuna taalluk eden sözlerime geçiyorum ve devasa istihdam projemi açıklıyorum: küçük penis sahibi kardeşlerimiz bence bu sahip oldukları eksikliği, hiç şüphesiz insanlığa faydalı olmak adına kullanabilirler.

nasıl mı? şöyle:

bildiğiniz üzere üç tarafı sularla çevrili memleketimizde alçaklar bize balık yedirmiyorlar. oltacılık öldü, balıkçılar iyice soyguncu oldu, hamsiyi bile 15 liradan aşağı yiyen şanslı... işte ben şu sloganik öneriyle bu işe katkıda bulunmak istiyorum: madem bu kardeşlerimizin penisleri bir işe yaramıyor, ne kendilerini ne de kadınlarını tatmin ediyor ve psikolojik açıdan da ev içi huzursuzluğun baş aktörü oluyor; o halde kan bağışı veya organ bağışı gibi, öldükten sonra balıkçılık federasyonu'na penis bağışı yapılsın ve bu kardeşlerimizin pipileri kurutulup balık yemi yapılsın... düşünsenize bir... hemen "yiööö olur mu lan öle şey" demeyin itiraz etmeyin, sadece hayal edin; türkiye'de milyonlarca türk erkeği var ve bunların çoğu istatistiksel verilere göre 10 cm veya aşağısı. yani kısacası milyonlarca erkek bilimsel verilere göre önlerinde cinsel organ değil, fiyonk makarna taşıyor. ve bu geniş kitlenin öldükten sonra neden birtakım şeyleri geri dönüşüm kapsamında kullanılmasın? elalem yapsa vay be dersiniz, biz söyleyince neden kötü fikir olsun?

mesela bakın, öngörülerime göre bu proje neticesinde elde edilecek ve avcılıkta kullanılacak olta yemleri şu şekilde olur:

görsel

peki akvaryumlarda beslediğimiz minik dostlarımızı unuttum mu? elbette ki hayır. cm ortalaması daha düşük olan izmir, istanbul, antalya, bursa vs. gibi şehirlerin geri dönüşümünden de akvaryum balığı yemleri üretilir:

görsel

böylelikle balıkçılık ve oltacılık gelişir, yem masrafları çok ucuzlar, memleketimiz daha çok balık yer ve omega 3, kıymetli vitaminler vs. alırız. hiç olmazsa bunlar öldükten sonra "kadınlarını doyuramadılar ama memleketi balığa doyurdular" denir.

bir elde olta, diğer elde balık dolu kova; kapıyı açan mutlu bir eş, balık yiyip enerji dolan bünyeler, sıcak ve aksiyon dolu yatak odaları, geri dönüşüm fikriyle beraber kurutulmuş balık yemi fabrikaları, istihdam ve tabii ki ekonomiye katkısı... ismini bile düşündüm: "pipetto olta ve akvaryum yemleri - balıkçıların 1 numaralı tercihi ve minik dostlarınızın ağzına layık lezzet patlaması"

devasa proje. işte kalkınma böyle sağlanır. doğadaki en lüzumsuz şeyi bile değerlendireceksin. bugüne bugün kerevizin bile icabında sapı atılmıyor da, kaynatılıp içiliyor... ey gidi 8 cm'lik fiyonk makarnalar sizi...