bugün

82 yaşındaki yusuf topal ı kim öldürdü sorunsalı

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak yürütülen linç kampanyasıdır. şimdi dezenformasyonu düzeltelim;

82 yaşındaki yusuf topal giresun’un gemilerçekeği ilçesinde ki aile sağlığı merkezine gider ve yatalak ve evde sağlık hizmeti verilmesi zorunlu "olmayan" eşi için doktordan sağlık raporundaki ilaçların yazılmasını ister. ama doktor hanfendi giresun'a fındık toplayacak kadar saglıklı olarak istanbul'dan gelen evde bakım zorunluluğu olmayan hastanın aile sağlığı merkezine getirilmesini ister. çünkü hastanın durumunu görmeden ilaç yazmak kanunen suçtur. ayrıca hastanın kullanacağı ilaç fazlasıyla ölümcül ve üc ayda bir tahlil yapmadan yazılamayacak bir ilaçtır. aslında iyi niyet göstermiştir. çünkü normalde aile sağlıgı merkezleri sadece kendilerine kayıtlı nüfusa hizmet verir ve acil durumlar dısında nüfusuna kayıtlı olmayan hastalara bakma yükümlülüğü yoktur. kısacası o hastanın evde bakım zorunluluğu sağlık bakanlığınca verilmiş raporda "yoktur". kaldı ki evde bakım hizmetlerini verecek doktor hastane bünyesinde farklı bir birimdeki doktordur. eğer evde bakım gerkiyorsa doktor hanım evde bakımı arayabileceğini söyler. sonra da evde bakım doktorunun gelip hastayı muayene ettikten sonra evde yazabileceğini ifade eder. ama amcamız masayı yumruklar, birkaç esyayı devirir, bastonla doktor hanımın üzerine saldırır. araya giren diger hasta yakınları olur. amca muayenehanenin ortasına yere oturur ve hizmet bekleyen diğer hastaların hakları hiç umrunda olmaz. doktor hanım dısarı çıkar ve bekler ama amca halen hizmet verilmesini engellemektedir. bekleyen vatandasların da bir çözüm istemesiyle doktor hanım polisi arar ve yardım ister. 82 yaşında ve elindeki bastonu silah olarak kullanan ve diğer hastaların durumlarını hiçe sayarak tedavilerini engelleyen zorba için.

olay burada bitmiyor. gelen bu polis arkadaşlar ise çok brezilya filmi izlediklerinden olsa gerek ihtiyarı yumuşak ton ton sakallı bir amcamız diye sakinleştirip salıveririz zannıyla düşünürler. ama bilmediğimiz şey megerse amcam istanbul'da mahalleliyi illallah ettiren biriymiş. polislerin de yumuşak tavrını görünce önce korkup çekinmişken birden polisin silahını almak için saldırır. amerikan polisi olsaydı anında şok tabancasıyla veya silahını ceker vururdu. acaba silahı alsaydı ne olacaktı? polis için silah namustur. amca kendini yerlere atarak ve silahı almaya çalısarak mukavemet göstermektedir. arbede sırasında biber gazı sıkılır ve nahoş olan bir kaç birbirine vurma olayı olur. doktor hanım içerde olayı dahi unutmuştur. çünkü aynı olayı yüzlerce defa yasamıştır. zaten polis adamı götürecek o şikayetçi olmayacak ve günler bitmeye devam edecektir. polis biber gazı ile etkisiz hale getirip, yere yatırıp ters kelepçe uygularlar. (her suçluya ters kelepçe uygulanmaz. sadece polisin silahını almaya çalısacak kadar saldırganlasanlara ve tehdit yaratanlara uygulanır.) sonra ne mi oluyor? önce polis otosunun arkasına iki polis amcamızı koymaya çalısıyorlar fakat o hala mukavemet gösterip tekrar iniyor. burda polisin üzerine gözlerim yandı diye bağırarak hala saldırıyor. bu kez bi üçüncü olarak bir vatandas da yardım ediyor ve aracın arka koltuklarına oturtmayı basarıyorlar. bundan sonrasına görüntü yok ve kalp krizi de yok. gazın ve ters kelepçenin tesiri ve aşırı ajite olup vücudu adrenalin dolan yusuf topal kalp krizi geçiriyor. tabi doktor hanım efendi orada müdahale etmiyor. çünkü o dısarda bir adamın az önce sorun yarattıgını unuttu. onun için sıradan bir gün. zaten amca kalp krizini ne zaman nerde geçirdi bilinmemektedir. ekip otosunda mı, karakolda mı sonrasında mı? polislerin zorba adamı sürükleyerek ekip otosuna çuval gibi atmalarına dönersek. bunun yanlış olduğunu dahi söyleyen yok kendilerine. çünkü zorbalık yapana polis bu şekilde cevap vererek olaylara hakimiyetini kurar. bu dogrusudur. sonrasında ajitasyon için hasta kelepçeli bir şekilde hastaneye kaldırılıyor deniyor ama bununla ilgili de bir görsel yok. yusuf topal 82 yaşında birkaç saat önce doktora saldırırken şimdi kalp krizinden kurtarabilecek doktorlara muhtaç hale geliyor ve onu silahını almaya çalıstıgı polislerden bir ekip hastaneye yetiştiriyor. hayatını kaybediyor. polisler ve doktor görevlerini yaptıkları halde sorumlu tutuluyor. yakında doktor da polisler de görevine döner. çünkü doktoru neyle suçlayacaklar polisi neyle suçlayacaklar? yusuf topal öldüğü için magdur kahraman haline getiriliyor. görevden alma da zaten bu kuru kalabalıgın gönlünü etmek. kimse az sakin olsaydı bunlar yasanmayabilirdi demiyor. geriye ise yatalak eşi evde tek başına kalıyor. diye bir magdur edebiyatı da ordan. ama aslında eşi yatalak değil. kullanacağı ilaçta kontrolsüz kullanılabilecek bir ilaç değil. işin bir garip tarafı da şu. kullandıgı coumadin adlı ilaç fare zehri olarak da kullanılan ucuz bir ilaç. iç kanama geçirterek ölümlerine sebep oluyor. yani kontrolsüz kullanımı ölümcül risk tasıdıgını üst üste yazalım.... pekala bu ilaç ne kadar değerli ve reçetesiz alınabilir mi sizce?

evet coumadın fiyatı yalnızca 5 lira civarı ve reçetesiz de verilir. yani yusuf topal gidip eczaneden 5 liraya bu ilacı alsaydı tüm bunlar yasanmazdı. mantık yürütürsek doktor reçete ettiğinde ilaç için %20 den 1 lira 4 lira da muayene parası 5 lira. kendi reçetesiz alsa da 5 lira. bu ilacı sürekli kullanan hastalar bunu bilir ve zaten kafasına göre almak istiyorsa alır. bilnçli bir insan ve doktor muayenesiyle almak istiyorsa da doktor bile söylemeden önce tahlillerini falan yaptırır gelir. sonra doktor devam edelim derse kullanır.

hadi bakalım.
tamam, doktor bilmem kaç yıl okumuş da, zor eğitim ve şartlar altında diploma almış bilmem ne. ama daha da önemlisi o da bir insan evladı. onun da sevenleri var. onun da ailesi var. o kızcagızı bu kadar yerden yere vurup toplu linç etmek hangi insanlığa sığar? doktorları ezmek ve egonuzu tatmin etmek için sağlıgınız için çalısanlarla neden bu kadar düşmansınız? her doktor hayatında kaç tane hasta kurtarmıştır. kimsenin bir doktoru hem de hiç suçu olmayan bir konuda suçlaması saclmalığını gectim. toplumca linç etmek egolarınızı mutlu ederse de yapmayın yazıktır.

adam olan çıksın desin ki yaptıgı şu şey yanlıştır. şu kanuna aykırıdır.
şimdi size soruyorum.
yusuf topal'ı kim öldürdü?
suçlu polisler mi? doktor mu? 5 liralık ilaç için nasıl yazdırılabileceği anlatıldıgı halde dinlemeyip ortalığı kırıp döken her önüne saldıran kendi sinir harbi mi? son olarak ölüm her şeyi affettirir mi? affettirdiyse bile yasayanları suçlayıp haksızken haklı duruma geçmesi kime ne fayda sağlar.

not: kanuna göre iki önemli nokta var. 1- hasta olmadan doktorun ilaç yazması suçtur. sgk bu ilaçların parasını geri alır ve doktor ağır ceza da 2-5 yıl arası resmi evrakta sahtekarlıktan ve çete kurmak devleti zarara ugratmak gibi suçlardan yargılanır. diyelim ki doktor bu yargılanmayı göze alsın ve iyilik için hapse girmeyi dahi kabullensin. doktor yeri gelir bunu da yapar ama bu kezşu devreye giriyor: hastaya zarar vermemek;2- doktor yazdıgı reçeteye tam hakimdir. baskasının önerisiyle ilaç yazmak, istege bağlı ilaç yazmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. istediği ilacı yazar veya yazmaz. saglık raporları eczanelerden 3 aylık ilaç alımı için vardır ve rapor diğer doktorlara biz bu ilacı yazdık, sizde isterseniz yazın niteligindedir. yani doktor hastaya bakar isterse o ilacı yazar isterse de bu raporu yazmıslar ama ben dogru bulmuyorum diye red eder. veya tahlil yapayım da uygun görürsem yazarım der. bu da doktorlugun kanunudur. yani 1 milyon doktor gelse ve hepsi rapor verse bu hasta aspirin kullanacak deseler ve cumhurbaskanı gidip bana aspirin raporum var yazar mısın dese doktor yazmayabilir ve bu suç değildir. çünkü reçete hastaya öneridir. bu ilaçları kullanmanı öneriyorum diye hastaya verilir. bunu bana önerdiler sende önermek zorundasın diye bir zorlama olamaz.