türkiye vs ermenistan

dünyanın ikinci en kötü ekonomisi olaran Ermenistan'ın sıkıntıdan kurtuluşu, Türkiye'nin sınırı açmasına bağlı gibi görünüyor.
Ermenistan, Türkiye, iran, Azerbaycan, Gürcistan ve Azerbaycan'a bağlı Nahcivan arasında bulunan, denize çıkışı olmayan, Sivas büyüklüğünde (Ermenistan 29 bin 743 kilometrekare, Sivas 28 bin 488 kilometrekare), Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) rakamlarına göre 3,3 milyon nüfuslu ama gayri resmi rakamlara göre 2,5-3 milyon arasında bir nüfusu olan küçük bir ülke. Ülkeye Ermenice'de Hayastan deniyor. Ülkede Ağrı vadisi ve Aras kıyıları dışında pek düzlük yok gibi. Öyle ki ülkenin yüzde 90'ının rakımı 900 metreyi aşıyor.
Tarıma uygun çok az alan var. Ülkenin en büyük sorunlarından biri de bu. Nitekim, Ermenistan, süt ve süt ürünleri ihtiyacının sadece üçte birini karşılayabiliyor. Ama buna rağmen ülke hala bir tarım ülkesi konumunda. Tarımın payı ekonomide yüzde 22,5'i buluyor. Ülkenin iklimi karasal. Yazlar kurak ve sıcak (başkent Erivan'da hava sıcaklığı 40 dereceyi bulabiliyor), kışlar soğuk ve kar yağışlı geçiyor. ülkede pazar sıkıntısı yaşanıyor. iç pazar son derece yetersiz. Dış dünya ile bağlantı da Gürcistan üzerinden sağlanıyor. Türkiye, Azerbaycan sınırları kapalı. Açık olan iran sınırı ekonomik faaliyette çok kullanılmıyor. Dünyaya açılan tek kapı Gürcistan. Tabii bu durum ülke mallarının lojistik maliyetini artırıyor. Piyasa ekonomisi çok oturmadığı için ithalatta da sorunlar yaşanıyor. Oligark olarak adlandırılan siyasi güçleri de olan kişiler ithalatı kontrol altında tutuyorlar. Bu da rekabete bozuyor. Eski Sovyet döneminden kalan üretim yapısı da dünyaya ihracat için gerekli kaliteyi tutturamıyor. Bu nedenle 1,25 milyar dolarda kalan ihracata karşın, ithalat 3,75 milyar dolara yükseliyor. Ermenistan'da altyapının son derece yetersiz olduğu görülüyor. 156 bin nüfusuyla ikinci büyük şehir Gümrü'yü 1,2 milyon nüfuslu başkent Erivan'a bağlayan yol bile bazı yerlerde delik deşik durumda. Yatırım miktarı son derece düşük, teknoloji yetersiz düzeyde. Ülke hala 7 Aralık 1988'de Gümrü ve Spitak şehirlerini vuran Spitak depreminin yaralarını saramamış durumda. Çok sayıda yıkıntı binayla karşılaşabiliyorsunuz. Deprem, ülke sanayini de vurmuş. Yetkililere göre, ülkedeki fabrikaların yüzde 40'ı depremde yıkılmış, yenileri de yapılamamış. En önemli sektörlerden biri inşaat ama yapılan yeni binaların çoğunun da boş olduğu görülüyor.

Kaynak: Forbes