bugün

20 cm

beni bunalımdan bunalıma sürükleyen, gözlerimin dolmasına, kulaklarımın kızarmasına sebep olan rakam.

bu acı hatıram ilkokul yıllarıma dayanır. koca gövdeli, zenciye benzeyen bir matematik öğretmenimiz vardı. sürekli yanağımdan öper, kulaklarımı okşardı benim. sevinirdim öğretmen beni seviyor diye. arabasıyla evime götürür getirirdi beni.

bir gün bir cetvel hediye etti bana. galatasaray amblemli bir cetvel. çok güzeldi. o zamanlar fanatik bir ufaklık olarak 'ğ' harfini bile o cetvelimle çizerdim. yarım sayfalık yazıyı 2 saatte yazardım bu yüzden. çocukluk işte. torunuma bırakacağımı falan söylerdim o cetveli, o kadar seviyormuşum bak.

bir gün zenciye benzeyen matematik öğretmenimi sinirlendirdim, o da bana 'sana o kadar iyilik yaptım, karşılığı bu muydu? öyleyse şimdi hesap zamanı' dedi. cetvelimi aldı ve kafamda kırdı. cetvel ikiye ayrıldı. 0-9 santimlik kısmı ile 10-30 santimlik kısmı kaldı. 10-30 santimlik kısmını alıp eve kaçtım.

hala durur o 20 santimlik zavallı cetvelim. ne hayallerim vardı oysa. torunuma verecektim onu. ne yapsın şimdi 20cm'lik küçücük şeyi yavrucak.

bitti. ne sanmıştınız ki yani, ne olabilirdi?