bugün

cumhuriyet

ufacık küçücüktüm, içi dolu turşucuktum; o zamanlar babam her zamanki gibi "cumhuriyet gazetesi" alırdı mütemadiyen eve. orta okul çağlarımdı, her gün sanki okuyacak mışım gibi babam akşamları işten eve döndüğünde gazeteyi bana uzatır, "al oğlum sana gazete aldım" derdi. çok saçma gelirdi ilkin, sevinirdim yine de, "bana aldığı için", zira babam çok hediye almazdı bize.

"oku" demezdi, sadece her akşam gelir ve gazeteyi bana verirdi aynı şeyi söyleyerek. yapmacık da olsa saygı göstermeyi öğrendik biz, ondandır okuyormuş gibi yapmalarım ilk başlarda; bir de gazetenin yanında ince, ilginç kitaplar getirirdi, nereden bilebilirdim; "cumhuriyet gazetesi yayınları"nın, geleceğimdeki kütüphanemin yapıtaşlarını oluşturacağını...

zaman geçti, ben her gün gazetelere ve kitaplara mal mal bakıyordum hala, ama seviyordum kitapları okumasam da, biriktiriyordum hepsini, bir de gazetenin "bilim teknik" dergilerini.. sonra gün oldu, haber başlıkları dikkatimi çekti, "faşizm" hakkında bir yazı yazıyordu, her konuda olduğu gibi merak edip babama sordum;

-baba faşizm ne demek?
+yönetimin bütün halkın değil de, sadece kendi etrafında toplanan zümrenin çıkarlarını gözetmesidir oğlum...

bu tanımlamayı hiç unutmadım, kelimesi kelimesine, hatta babamdan duyduktan sonra hiçbir sozluğe ya da lügata bile bakma ihtiyacı hissetmedim, babamdı o benim... her şeyi bilen kahramanımdı...

işte o gün iktidara gelen bütün partilerin "faşist" olduğunu kavradım... tıpkı günümüz türkiyesindeki akp iktidarı gibi...

"bütün halkın değil de, kendi etrafındaki insanların çıkarlarını gözetmek..."

akp başa geçtiği iki dönemden beri, belediye ihaleleriyle olsun, üçüncü şahıs üzerinden ticari adımlarıyla olsun, dalavereyle, düzenbazlıkla olsun, her şekilde kendi etrafındaki insanların ceplerini fazlasıyla doldurdu...

diğer hükümetler farklısını mı yaptı? hayır, fakat akp bunu başta daha uzun süre kalarak daha çok yaptı... bu da yetmiyormuş gibi rejimi tehlikeye soktu, halkı ikiye böldü, huzuru bozdu... ve bir üfürümlük aklı olan memleketim insanların akıllarını, akıllara zarar palavra ve yalanlarla doldurarak ortalığı günlük gülistanlık gösterdi..

liseye geçtiğimde artık her gün haber başlıklarını -olsun- okuyordum, derken bir anda köşe yazarlarını takip eder oldum, "ilhan selçuk" u, "mustafa balbay" ı, "cüneyt arcayürek" i, "ali sirmen" i, "attila ilhan" ı...

belki o zamanlar cumhuriyet gazetesini, o ince kitapları ve en önemlisi babamın aslında ne demek istediğini anlamıyordum, ama şimdi anlıyorum...

ve kim ne der, nasıl düşünürse düşünsün, sık sık kendini tekrarlayan yazarlara sahip olsa da -ki bunun nedeni cumhuriyetin kurulmasından beri hala birşeyleri bazı insanların anlayamamış olmasıdır- cumhuriyet gazetesi; bu ülkedeki en kaliteli gazetelerden biridir...