bugün

türklerin müslümanlığa geçişi

--spoiler--
Orta Asya Türk toplumları arasında 500'lerden itibaren değişik yönlerden gelen dinî akımların yoğun bir propagandaya başladıkları görülüyor. Bu propagandalar bir ölçüde de etkili oluyor hemen her dinî inanç büyük-küçük temsilci grupları oluşturuyor.

Orta Asya'da yayılmak isteyen bu dinî akımların en sonuncusu olan islâmiyet, 8-10. yüzyıllar arasında Doğu Türkistan'a kadar yayılarak hem o topraklardaki pek çok çalkantıları önleyerek insanları huzura kavuşturmuş hem de islâma tarih boyunca en dinamik unsurlarını teşkil eden yeni bir millet kazandırmıştır.

islâm orduları ilk önce Hazar Denizi'nin batısını yurt tutmuş bulunan Hazar Türklerine yönelmiştir. Ancak Hazar Hanlığı, Hıristiyan Bizans ordularına karşı olduğu gibi, müslüman arap ordularına karşı da bağımsızlığını korumak için Yahudiliği kabul etmiştir. Yabancı devletlerin, dini, kendi yayılmalarının bir aracı olarak kullanmak istemelerine karşı, Orta Asya Türklerinin de Budizmi ve diğer dinleri seçtikleri görülüyordu.

Kafkaslarda bu şekilde başarılı olamayan islâm orduları, daha sonra Hazar Denizinin doğusuna ve Orta Asya'ya yöneldiler.

ilkönce Çayardında (Mâveraü'n-nehir) sağlam bir köşe başı tutan islâm, daha sonra bazen silâh zoruyla bazen gönüllü kazanarak Orta Asya içlerine doğru yayılmaya başladı. Bu yayılmaya karşı başlıca iki engel vardı: bunlardan biri, Emevilerin dinden ziyade Arap milliyetçiliğine dayalı politikaları, Orta Asya'dan daha fazla cizye ve köle istemeleri; diğeri de Orta Asya'ya Budizmin iyice yerleşmiş, yüksek bir kültür geliştirmiş olması idi. Öyle ki, Budist olan Gazne ve Kâbul hükümdarları, müslümanlara yılda 2.000 Oğuz köle teslim ederdi. Bu Oğuz köle grupları, daha sonra Mısır'da Tolonoğulları (868-896) ve ihşitoğulları (937-969) devletlerini kurmuşlardı.

Emevilerin Orta Asya toplumlarına muamelelerinini kötü olması hem dinin yayılmasını engellemiş hem de dini kabul eden gruplar arasında merkeze sürekli isyanlar çıkmasına, değişik tarikat ve mezheplerin doğmasına neden olmuştur.

Bu ara dönemde Taocu "hakîm"ler, Budist "toyun"lar ve müslüman "abdal"lar, oradaki insanların kültür geleneğine ve hayat şartlarıına göre değişik din yorumlamalarına gitmişlerdir. Ebu Müslim Horasanî ve ishak et-Türk, Orta Asya inançları ve islâmı birbirine karıştıran "düalist" mezhepler ortaya koymuşlardır. Bu arada şiilik, alevilik, kalenderilik, abdâllık gibi birçok değişik yollar, islâma yeni girmekte olan grupları kendine çekmiştir. islâmın dinamizmi geçici bir süre Orta Doğu'dan Orta Asya'ya kaymış, Ebu Müslim Horasanî kuvvetlerinin baskısıyla halefilik Emevilerden Abbasilere geçmiştir.

Orta Asya Türk toplumları arasında genelde sünnî mezhepler yayıldı. ilkönce Şiilik şeklinde olan bu yayılma, Orta Asyalı Ebu Hanife'nin ortaya çıkması, ayrı bir kültür ve tabiatta doğan değişik problemleri tartışma "halka"larına getirerek değerlendirmesi ve "kıyas" yolunu açık tutmasıyla "Türklerin imamı" sayıldı ve Türklerin genelde bu inanç yorumunun içinde toplanmalarını sağladı.

islâm, Orta Asya Türk toplumları içinde önce Oğuzlar arasında "gâzi"ler ve din hocaları (murabit) tarafından yayıldı. Özellikle 751'deki Talas Savaşından sonra, Çin'in yayılmacılığına karşı Türkleri birleştiren, onlara yüksek bir moral gücü sağlayan bir din olarak Türklerin ana dini islâm oldu. Budizmin kültür merkezlerinden biri olan Kaşgar'da kurulan Hakanî Türk Devleti (Karahanlılar) (926-1220), Batı Türkistan'ın tamamı ile Doğu Türkistan'ın batı kısmının tamamen müslüman olmasını sağladı.

Müslümanlığın bu şekilde Orta Asya'ya yerleşmesinden sonra, ezici ve acımasız Kara-Hıtay ve Moğol saldırıları ile yüksek Uygur medeniyeti bile islâm karşısında tutunamadı ve islâmın manevi gücü karşısında yavaş yavaş müslüman oldular.
--spoiler--