kadınlar kendilerini güldüren erkekleri ağlatırlar

"oğlan kavuşamaz adı aşk olur" söylemini desteklercesine duran bir ifâdedir, kadın kavuşamaz değildir hiç. şiirlerde romanlarda acıyı çeken paso erkektir nedense. ediz hun gider hülya koçyiğit'in peşinden, öyle ya nereden görülmüş aşk için fedâkarlığa kadının yattığı? bir şeyler olur aşama resmiyet kazanır, ondan sonra roller değişir ancak. bilim bile aşkın duygusal körlüğe neden olduğunu ve unutmanın erkeklerde daha zor olduğunu ortaya koymuştur.

kendini bulunmaz hint kumaşı sanmak genelde hâtun takımının sahiplendiği bir sanrıdır. üstelik bu yanlışta ısrar etmek onlar için bir kimlik doğrulama mücadelesidir kendilerince. tüm erkekler birer "çocuk" ve kendileri de bu çocuğun istediği "oyuncak"ın sâhibi. yâni "gufi kalk âferin oğluma şimdi pati ver" anlayışı gibi bir şey, yerse ama.

eğer ortada gerçekten bir çocukluk var ise bu olsa olsa "çok seviyorum, saf bi' şey bu, o da anlar" pamuk hayalleri ile oyuna girip cevâben sırtı dönük giden bir silüet, trip ve anlayışsızlık kokan eylemler ya da "konuşma benle"vâri sözler aldığında gerçeği bir türlü kabullen(e)meyip aynı çocuksu saflıkla başka bir kadını prensesi yapmaya koyulmasıdır.

- ahaha...çok tatlısın yaa..erkek arkadaşım beni böyle güldüremiyor vallahi

ve perde kapanır.