bugün

mükemmel bir tespittir... hatta içimden "lan bu benim aklıma neden gelmedi mına koyum" bile dedim hasta halimle...

şimdi efendim bu kadınlar ilk önce severler bu erkekleri, hoşlarına gider kendilerini güldüren erkekler hep onunla takılmak, sohbet etmek isterler... sonra kısa ya da uzun bir süre sonra giderleri türlü bahanelerle giderler hem de... hatta komik bahaneler de bulurlar öyle bir gidiştir bu... neyse gitsinler, ilk değiller son da olmazlar ve kendileri kaybeder...

işte olay burada kopuyor, öyle bi vefasızlardır ki, öyle vicdansızlardır ki, tüm gülüşmelerini, mutlu saatlerini unutur kucağınıza bırakıp tüm hüznü, "beni güldürdün hep, mutlu ettin ama ben sana koca bir acı bırakıyorum" derler... derler ve giderler...

sonra işin yoksa toparlan, ağlamamaya çalış, bok gibi ol, aptala dön, arkadaşlarının yanında sırf can sıkıntını belli etmemek için deliliğe vur, şebeklikler yap, türlü atraksyonlarda bulun ve en sonun kendine başbaşa kaldığında dök bütün yaşlarını güldüğün/güldürdüğün günlerin hesabını ver yeryüzüne...

kadınlar kendilerini güldüren erkekleri hem ağlatırlar hem de darmadağın ederler giderken... hıç umursamadan gülüşleri, kahkahaları, giderler... gitsinler ama acıtmasınlar gülen yüzlerimizi!...

- Ben sadece kafası karışık ve huzur arayan biriyim...

(bkz: erkekler sever kadinlar terk eder)
doğru tespittir.
sen güldür, o öldürsün.yüzde sekseni nankör..
hatunlara kedi demenin başka bir nedeni olamaz!
siz bir sonraki espriyi düşünürken o ; son esprinizden sonra yanına gideceği adamı düşünür. * * * *
(bkz: kadınlar sevmedikleri erkekleri ağlatırlar)
"oğlan kavuşamaz adı aşk olur" söylemini desteklercesine duran bir ifâdedir, kadın kavuşamaz değildir hiç. şiirlerde romanlarda acıyı çeken paso erkektir nedense. ediz hun gider hülya koçyiğit'in peşinden, öyle ya nereden görülmüş aşk için fedâkarlığa kadının yattığı? bir şeyler olur aşama resmiyet kazanır, ondan sonra roller değişir ancak. bilim bile aşkın duygusal körlüğe neden olduğunu ve unutmanın erkeklerde daha zor olduğunu ortaya koymuştur.

kendini bulunmaz hint kumaşı sanmak genelde hâtun takımının sahiplendiği bir sanrıdır. üstelik bu yanlışta ısrar etmek onlar için bir kimlik doğrulama mücadelesidir kendilerince. tüm erkekler birer "çocuk" ve kendileri de bu çocuğun istediği "oyuncak"ın sâhibi. yâni "gufi kalk âferin oğluma şimdi pati ver" anlayışı gibi bir şey, yerse ama.

eğer ortada gerçekten bir çocukluk var ise bu olsa olsa "çok seviyorum, saf bi' şey bu, o da anlar" pamuk hayalleri ile oyuna girip cevâben sırtı dönük giden bir silüet, trip ve anlayışsızlık kokan eylemler ya da "konuşma benle"vâri sözler aldığında gerçeği bir türlü kabullen(e)meyip aynı çocuksu saflıkla başka bir kadını prensesi yapmaya koyulmasıdır.

- ahaha...çok tatlısın yaa..erkek arkadaşım beni böyle güldüremiyor vallahi

ve perde kapanır.
Bana göre doğru olan bir önermedir. Kadınları anlamak bir sanattır ve bu sanatı bilen hiçbir erkek icat edilememiştir. Güldürürsünüz, suyuna gidersiniz, seviyorsunuzdur da ama gün gelir saçma bir nedenden bile olsa sizi kesinlikle ağlatır.
belki de hoşlandıkları için gülerler erkek kişisinin her dediğine... güzel ya da kötü olduğuna aldırmadan sözlerin... öyle ya aşk denilen fahişe ruhlu duygu insana eblek bir gülümseme bırakır... sonra gülümseme gider, ardından da kadın gider... erkeğe sade gözyaşı kalır ve kalanla yetinir... biriktirir onları avucun da ve kurumasın diye en ucra yerlere saklar... olur da bir gün o gözyaşının sebebi gelir diye... gelirse ona verilebilecek en güzel hediyedir çünkü, gidişiyle bedenden kopan gözyaşı...
gönlünü gün edeni sevmez sevda ister hep onu üzeni.
not : alıntıdır.*
ve aynı kadınlar, hiç tanımadıkları erkeklerin yatağında,çok iyi tanıdıkları erkekler için ağlarlar.
*
doğrudur. kadın kısmısıyla * iletişime geçmenin en kolay yollarından biridir güldürmek. tabi burda gözden kaçırılan ufak bir detay vardır. aynı yöntem erkekler için de geçerlidir. sonuçta gülmek eğlenceli bir aktivitedir ve hayatın her yerinde buna vesile olacak birilerine ya da olaylara rastlamak mümkün değildir. bu sebeple insanın kendi cinsi ve karşısındakinin cinsi ne olursa olsun bu imkandan sık sık faydalanmak istemesi de son derece normaldir. bu noktada hatırlanması gereken bir diğer önemli konu ise insan vücudunun salgıladığı hormonlardır. sonuçta karşı cinsle en ufak bir yakınlaşma yaşayamadan yıllar geçiren adam vardır, böyle bir ilgi alaka görünce aklını kaybeder. sadece aklını kaybetse iyi, aklın kaybedilmesiyle oluşan otorite boşluğunda kontrolü hormonlar ve istekler ele alır. bu durum er kişi için sonun başlangıcıdır. o dişinin gülme sebebinin anlatılan şeylerin komikliği, sürekli dibinizde dolaşmasının sebebinin de gülmeye duyduğu ihtiyaç olabileceği nedense akla gelmez, daha doğrusu gelemez. bir süre sonra olay başka boyutlara geçer tabi, ama iş işten geçmiştir. hem de çok..
çoğumuz bir gülüşüyle aşık olduk bir kadına, ve o gülsün diyeydi olur olmadık şeylerden espri üretişimiz. o güldükçe biz aşık olduk, biz aşık oldukça o'nu güldürdük, o güldükçe biz.. yuvarlanıp gittik..

----

bakıyorum da geçmişe, kadın, aşk, ilişki üçgeninde, bence en doğrusu, bu ilk olarak nerede duyduğumu bile unuttuğum cümle..

----

gülmek, güldürmek güzel şey. ama herkesin gülüşü aynı etkiyi bırakmaz, o ve o'nun gülüşü bir yana'dır bazen, ki böyle bir durum bahsettiğim zaten..

o mutlu olsun, gülsün, gülümsesin duygularının karşılıık bulup aşka dönüştüğünü görmedim henüz. bir yerden sonra ''o çok iyi biri ama..''

buraya geliyor olay.

'çok iyi, beraber çok iyi vakit geçiriyoruz,bana değer veriyor, beni mutlu ediyor, ama..''

ama?

ama çirkin? ama kısa? ama şişman? ama fakir? ama köylü?

biri yada birkaçı, bitmiyor da, sebep mi yok?

ama arabası mı yok yoksa?ama tipim değil? ama okuduğu okul? ama memleketi? ama gözünün üzerinde kaşı?

----
aç parantez;

kadınların çoğu zaman erkekleri duygusuzlukla suçlayan duygusuzlar olduğunu düşünüyorum, bir aşk uğruna bekleyen erkek olur çoğu zaman, iki tarafta da örnekleri var ama, çıkar ilişkisinde de kadınlar öndedir hep gözümde.

bir erkeğin bir kadını kendisine aşık edip, maddi/manevi sömürmesi mi? yoksa
bir kadının bir erkeği kendisine aşık edip, maddi/manevi sömürmesi mi? daha sık rastlanan?

kapa parantez

----

ama'sı bitmez bir kadının, bu yüzden güldüren erkek bir can simididir.. kadın gider, tehlikeli sularda yüzer, çoğu zaman yara alır, gün gelir alabora olur, usulca geri gelir.. enerjiye, güvenli bir limana, gülmeye ihtiyacı vardır..

gülünür de..

*n'erde kalmıştık? o'ndan sonra ben de dedim ki..
+ehuehuehae..ilahi x..

----

aslında faslı başlar..

aslında çok da çirkin değil, ama..
aslında çok iyi biri, ama..

aslında, ama kavgası..hep 'ama' galip gelir.

----

sonuç olarak,
bir kız bir erkeği nasıl ağlattığını görmez. çünkü erkekler ağlamaz denmiştir hep, ağlanmamalıdır, ve dokunamadığı gözyaşının ıslaklığını hissedemez insan..
söyleyen kişinin ağzının öpülme sebebi olacak laftır. **
artık gülünecek hiçbir şey olmamasından ve gitme isteğinin ağır basmasından kaynaklanır. ilk görüşmede dakikalarca gülünen salak saçma şeyler artık bir çin işkencesi olarak konulur masaya. zil sesini duyunca sınıfa koşan birinci sınıf öğrencileri telaşında gider kadınlar.
(bkz: two lovers)
insanları gülmeye ihtiyacı olduğu kadar ağlamaya da ihtiyacı vardır. bunun ağlatacağı yok ben bari ağlatayım der içinden ve uygular.