bugün

insan

Tuhaf varlık.
Açıklamak gerekirse çok derin manalar içeriyor. Aslında aklımda yazmak için bir kaç konu vardı. Bulabildiğim en iyi başlık bu oldu. insan..
Konuşmayı ve konuşulmayı çok seven. Egoist ve menfaatperest et.
insan olabilmek ciddi bir sınav istiyor. Öyle kolay değil. Kişi önce nefsi terbiyesini gerçekleştirmek zorunda.
"nefsini bilen rabbini bilir" ifadesi gereken her şeyi tek cümlede özetlemeye değiyor.
Kişi kendini tanımadan ilerleyemiyor. Nasıl ilerlesin ki?
Kendini tanımadığın müddetçe aynan bulanık ve pis.
"mümin müminin aynasıdır" derken hadisi şerifte kastedilen terbiye edilmiş nefslerin aynalarından bahseder.
O zaman ben sana baktığımda beni görürüm, sen bana baktığında seni.
O zaman aynalar temiz, pak ve berrak oluyor. Ki aleme bakarsan kendini okumaya başlıyorsun.
Sahi neden kimse kainata bakmayı söylemiyor insana? Kainata bakıp kendini okumak kolay iş değil ama öğretilmesi gereken temel şeylerden biridir.

Her insan üzerinde Allah'ın bir esmasını taşıyor. Bunu anlamak için ise ciddi bir tefekkür ve kendini analiz mekanizması gerekli. Kişi ona tecelli edip o ismin düsturuna göre hareket ettiğinde güzelleşiyor işler.

Yoksa insan nedir ki?
Bir avuç nefs.
Ego,
Kibir,
Menfaat,
Bencillik,
Ve
Çirkinlik.

insan bunlardan ibaret. Maalesef.. Terbiye edilecek hasletleri sıraladık pokemon gerisi artık düzeltme işi.

Neyse dün bir şey oldu; bir arkadaş vardı işte. Onun iki ayrı yerdeki yazılarına denk geldim. Vay anasını! Bu nasıl bir fark demekten kendimi alamadım. Allah muhafaza etsin..
Bir tarafta son derece dindar bir tarafta son derece açık bir şekilde aklındaki fantazileri dile getiren bir adam.
Bakın insanın aklında fantazi olmaz demiyorum. Normaldir, şehvet sahibidir olur. Ama bunu böyle kaleme alan ve başka yerde über Müslüman davranan adama da ne denir bilirsiniz.
Bence sorunları var.
Neyse bir müddet sinirlenince dedim ki"niye sinirleniyorsun ki? Sen farksız mısın? Duyduğun öğrendiğin halde hata yapmıyor musun? Sen kendi çirkinliğini şuan onda görmüyor musun?"
O kadar sinirleniyorsun ki ama birebir aynı şeyi yapmış olmasan bile vicdanın seni bir yerden yakalıyor.
Allah pişman etsin,
Allah ıslah etsin..
Diyorsun.

Daha bitmedi! Nereye, gel buraya.
Bir de iş yeri davası var imimiki.
Bizi iki kişi işe aldılar. işe alan müdür bir hafta sonra başka bir birime atandı. Yeni gelen de muhtemelen kendi adamlarını yerleştiremediği için bize biraz kıl.
Zaten gelmiş 65-70 yaşına. Git bi torun sev dimi? Yok illa gelip despotluk edecek.
Eski müdür gelir gelmez bizi proje geliştirmeye ve gerçekleştirmeye yöneltmişti. Ama yenisi yaptığı ilk toplantıdan bugüne kadar "şurası temiz olsun, şuranın prizleri değişsin mi değişmesin mi?" Davasında.
Arkadaş bir de kendini övdüğünde bana geliyorlar. Yaptığı her işi iyi yapmış ama kendisi için yapmış. Demiyor ki şuradan da şöyle şöyle insanlar faydalandı.
Yookkkk..
Kendisi ne kadar başarılıymış. Kendinden eminmiş. Her toplantıda aynı teraneyi dinliyoruz.
En son toplantıda şefin deftere mozaik çizdiğini gördüm. Hani şu ilkokulda yaptıklarımızdan evet.

Şimdi yok deyin,
Ego yok, bencillik yok deyin.
Bende yok deme hakkınız da yok.
Az da olsa var.
Gerçekçi olalım gençler. Kendinizi kandırmayın.
Bunların hepsinin varlığını kabul ettiğiniz vakit iyileştirmeye başlayabilirsiniz.
Hastalık gibi, varlığını kabul etmezsen tedavi olamazsın.
insan olmanın tedavisi hışır olmaktan geçiyor.
Üzülmemekten,
Aldırmamaktan geçiyor.
Yer yer şaşırmamaktan geçiyor.
Diyor ya: "evliyaullah için abes yoktur" yani her şey olması gerektiği gibidir.
insan en başta günahkar olduğunu kabullenmeli.
Hatalarını kabullenmeli.
Ulan günahını bile kabullenince adam oluyorsun.

Muhyiddin ibn arabi ne güzel diyor: "insanın günahkar olması yaratılış özelliğinden,
itaatkarlığı ise yaratılış gayesinden dolayıdır."

Özelliği veren rabb buyuruyor ki taha suresi 81-82'de : " şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yola giden kimseyi bağışlarım."