bugün

dexter

12'şer bölümden iki sezonu devirmiş bir dizidir dexter.

--spoiler--
sezonların karşılaştırmasını yaparsak; ilk sezon mükemmel bir giriş yapmıştık dexter'ın hayatına, felsefesine, icraatlarına. dexter kendi içsel konuşmaları ile bizi oldukça doyuruyor idi, öyle ki içimizdeki seri katili uyandırıyordu. ilk sezonun sonlarına doğru da ailesi ile alakalı gelişmeler oluyordu yine işini yapar hâlde veda ediyorduk dexter'a.

ikinci sezonda ise aksiyondan ziyade dexter'ın kendisini sorgulaması ile uğraştık. yeni karakterler geldi, birisi rita'nın tam zıttı olan ve dexter'ın ruh eşi olduğunu iddia eden lila idi. neyse saptırmayalım; dexter oldukça kendisini düşündü, hislerini, harry'nin yanılıyor olabileceğini. bu arada kendi sırrını öğrenme yolunda emin adımlarla ilerleyen james doakes da vardı tabii ki.

dün gece son 4 bölümü izledim ard arda, uyku düzeni zaten kalmamış ya iyice içine ettik o ayrı. doakes ile hesaplaşması, rita ile tekrar düzeltmeye çalışması, sorumlulukları olduğunu kabullenmesi (kendisinden başkalarını düşünmesi bâbında), harry'nin gerçekten neden öldüğü hususunda şüpheleri ile beraber dexter'ın kafa çorba olmuştu tabii ki. ama görünmez el ona yardım etti. işler diğerlerinin -kararları- sayesinde kendiliğinden rayına girdi. dexter'ın tek yapması gereken yine -yalnız başına- kendisi olabilmek idi artık.

--spoiler--

velhâsıl; birinci sezonu daha mükemmel olsa da yine farklı açıdan yaklaşımla dexter izledik ikinci sezon. dexter, umarım artık kafan rahat olur kardeşim.

gazan mübarek olsun.