bugün

zall a açık davet

sevgili zall;

bundan tam 1 yıl önce, ironi nedir bilmeyen, nesil farkı nedir aylar sonra idrak eden, ayar verilir mi alınır mı sorusunun cevabını veremeyen, sol frame-entry-nickaltı-şukela gibi terimleri hayatında ilk defa görmüş bir acemi olarak gelmiştim sözlüğüne.

hatırlar mısın bir keresinde radyo uluydağ'da sen 1.nesillerle muhabbetin damına koyarken bende muhabbete girmek için sana birkaç soru yöneltmiştim. ziklememiştin beni. "zall kardeş, türkçe karakterlerle ilgili bi sorun mu var?" diye sorduğumda ise "ya zikerim engelleyin şu salağı" demiştin bir moderatöre. o da acımadan beni banlamıştı sohbetten. kızmadım, kızamadım sana. zaten kimse de benimle konuşmadığı için hayatımda pek bir şey değişmemişti...

2 gün geçtikten sonra o beni banlayan moderatör arkadaşa bi mesaj atmıştım, bilmem haberin var mı? "ya benim banı açar mısınız? lütfen! bakın, benim gibi genç yazarların geleceğiyle oynuyorsunuz, beni sözlükten soğutuyorsunuz, öteki yazarlarla kaynaşıp çevre edinmem lazım, kimse artı martı vermiyor yoksa" diyerek, moderatör olabilirsin ama bende sözlük için gelecek vadeden yazarlar arasındayım, uludağ sözlüğe en iyi giriş yapan yazarlardan biriyim, harcamayın bu genç yeteneği havası estirmiştim. "evet aslında ben sizi banlarken hiç de isteyerek yapmadım biliyor musunuz? sizin gibi değerli yazarları sözlükten soğutuyor böyle yaklaşımlar, zaten zall bu konularda biraz fevri davranıyor ve hep mantıksız kararlar veriyor, hemen banınızı açıyorum" diyerek her gün yüzüne güldüğü adamı dakikasında satmıştı. bu durum çok zoruma gitmişti canım dostum zall. "açma ban falan arkadaş, açma! banımı açıp da beni o riya yuvasına sokma, sen ve senin gibi ikiyüzlülerle beni muhatap etme, o arkasından konuştuğun adam burada kaç kişiye ekmek veriyor farkında değil misin?" dedim ve tavrımı koydum. "artizlik yapma lan" dedi. korktum. sustum.

hep senin sağ kolun olmayı hayal etmiştim. bir "zall" olmam imkansızdı ama en azından "zall gibi" olmaya çalışıyordum. kritik anlarda verdiğin mantıklı kararlarla sözlüğü kaç kere ipten aldığına hep beraber şahit olmuştuk. her hareketin sana olan hayranlığımı gün be gün arttırıyordu. bir gün ofise geldiğinde klavyenin temizlenmediğini görüp "hypeeeer, la namına koduğum 50 kere dedim şu klavye her gün temizlenecek diye ama yine pis yine pis, sözlük yönetiyoz şurda dalyarağı bu iş şakaya gelmez" diye bağırmandan sonra sana olan hayranlığım gittikçe arttı. kendini değil sözlüğü düşünmen gözlerimi yaşartmıştı. o an verdiğin hayat dersi beni adam etti desem yeridir. o kadar yazarı, o kadar moderatörü sırf kendi tembelliğim yüzünden riske atmıştım. artık çevreme karşı daha duyarlıyım. sağol dostum. iyi ki varsın...

yine bir gün sohbette sözlüğün taşaklı yazarlarından biriyle tartışıyordum. feci şekilde ezilip altta kalmaya başlamıştım. sen bunu gördüğünde öteki yazara "ya bırak olum salağın teki, uğraşmaya değmez" demiştin. o an seninde beni ne kadar sevdiğini anladım. beni o zor durumdan kurtarmak için, sırf o ortamda rezil olmamam için yapmıştın bunu. aslında orada bana salak diyormuşsun gibi görünsede öteki yazara dediğini biliyordum. "arkadaş bi insan ironi yapar ama bu kadar da olmaz, pes valla" dedirtmiştin bana.

işte böyle pek sevgili dostum zall. isterdim ki ilişkimiz admin-yazar ilişkisinden daha öte olsun, seninle daha çok vakit geçirip hayata dair, aşktan, sevgiden, dostoyevskiden, oblomov karakterlerinden, küresel ısınmadan... konuşup sohbet edelim. belki de sen bu mektubu okuduğun zaman ben çoktan uludağ sözlüğü satıp başka sözlüklerde "uludağsözlük" başlığı altında ağza alınmayacak derecede kötü sözler sarfedeceğim. "uludağsözlük moderatörlerinin bitmek bilmeyen sanal seks mesajları" diye başlıklar açacağım. belli mi olur belki de bu mektubu okuduğun zaman seninle çoktaaan kanka olup "kızılay'da güneş tutulması eşliğinde sevişiyoruz zirvesinde" beraber abaza abaza takılıp biralarımızı yudumlarız.

dostun hyper

29.10.2007
güncel Önemli Başlıklar