bugün

zabıt katibi

boyun ve bel fıtığı gibi hastalıklara en kolay rastlanan, buna rağmen yıpranma payı almayan meslek grubudur. ceza mahkemesinde çalışan bir katip cmk'ya, hukuk mahkemesinde çalışan bir katip hmk'ya gayet hakimdir, hatta bazı davaları, daha açıldığında red mi kabul mü diye tahmin eder, donanımlıdır ama kimin umrunda. her gün onlarca sayfa döküman üretir ama veri hazırlama kontrol işletmeni sınıfına alınmaz, bilgisayar başında saatlerce çakılır ama bunun tazminatını alamaz. hafta sonu mesaiye gel çalışam dendiğinde itiraz edemez ama fazla mesai ücreti alamaz.

düşünsenize, hafta sonu boş beleşe çalışıyorsunuz ama karşılığı yok. anayasaya göre angarya suç değil mi. ama adliyede anayasa ve yasalar suçlular için uygulanır, personel için uygulanmaz. her adalet bakanı değişiminde umulur ki bi tanesi de şu adliye personelinin yüzüne baksın, hakim savcılara değil de bir kere de adliye personeline sizin derdiniz var mı diye sorsun, ama bugüne kadar hiç olmadı böyle.

başka kurumlardaki memurlar üç evrak yapıyorlar, hemen yoruluyorlar, fazla mesai filan istiyorlar, iddia ediyorum ki o memurlar adliyede bir hafta çalışsınlar çoğu bayılırlar, telef olurlar. bir saatte tonla iş üretir katip, akşama kadar yaptığı işi sayamazsınız, çünkü üretmek zorunda. her iş süreli, yapmadığın zaman hakkında soruşturma açılması an meselesi. diğer memurlar gibi izin alınma durumu da yok, hiç bir koruma kalkanın yok, anında soruşturmaya başlıyorlar.