sevgilinin ölmesi

çok uzun zaman hiç konuşmazsın, zaten en çok onunla konuşmaz mıydın? ne gerek var ki konuşmaya...

çok uzun zaman bir yere bakmazsın, sadece yere bakar ya da bir noktaya dalıverirsin. dalınca da yine onu düşünürsün. o hayatına hayat katan, içinden bir sıvının akıyor hissini uyandıran güzel duyguyu, o gülüşünü göremezsin...

akşam evine gittiğinde tek başınasın. mutfakta karşında oturan, sana önem veren, can kulağıyla gününü dinleyen, belki sevgisini de katarak yaptığı yemekten, artık yiyemezsin...

film izlemezsin. filmi güzel yapan onunla battaniyeye sarılıp el ele tutuşmak, onu gözlerinden öpmek değil midir?...

tek başınasın. nereye baksan o, her dinlediğin müzikte o var, her yerde o her yerde...

mezarına gidemezsin. canını acıtmaz mı onu öyle görmek? ama görmezsen de dayanamazsın. kararsızsın, ne yapmalısın?

işte gerçekten seven insan psikolojik travmayı bu şekilde yaşar.