bugün

sevgisizlik

içimizdeki tarifi mümkün olamayan o boşluğun adıydı sevgisizlik.

Tarifi mümkün olamayan bir boşluktu bu. Kaynağıysa sevgisizlikti. Herkese göre yeterliydi sahip oldukların. Hatta eksiklerinden ziyade fazlan vardı. Her şeye sahip gibi görünüp hiçbir şeye sahip olamamaktı bu. Kimse içindeki fırtınaları kopartan o boşluğu göremiyordu. Kimse ellerini uzatıp seni, hala düşmekte olduğun o kapkaranlık, uçsuz bucaksız kuyudan çekip çıkarmıyordu ya da çıkarmaya çalışmıyordu. Çünkü insanlar bencillerdi. Ve senin öyle bir kuyuda düşmekte olduğunun bile farkında değillerdi. Sevgilerinin sana yetememesinin yegane sebebiydi, seni anlayamamaları. Sen anlaşılmaz biriydin, zaten onlarda anlamaya çalışmayan bireylerdi. Gün geçtikçe hayatı daha da çok kendi içinde yaşamana neden olan şeyde buydu, kimse seni anlamaya çalışmıyordu. Hayata olan güvensizliğinden geleceğin hayalini bile kuramıyordun. Çünkü senin için gelecek diye bir şey yoktu. Senin için hayat geçmiş ve şuandan ibaretti. Senin hayatında bir tek kaybettiklerinin önemi vardı, o kimsenin göremediği kaybettiklerinin. Sana göre nefes alman dahi diğer önemsiz her şeye dahildi. Hayat senin için kendi kendine yetebilme savaşı içinde kaybolup giderken, her geçen gün bir parça daha ölümü tadarak ölememekti belkide. içinde kocaman yer edinen sevilmeme hissini derinlerde hissedip sesini çıkaramamak, hep eksik kalmaktı.