bugün

sevmeme, sevilmeme, kalbi kullanmama, hayattaki her şeye karşı alınmış sevgiden uzak bir tavır, sevgi nedir bilmeme, ruhu dibe vurduran sevgisiz kalma hali.
hatalara sürükleyen yoksunluktur. el uzattığınız her şeyin yeni bir sevgisizlik olduğunu anlasanız da yenisi aranır. "belki" denir. çocukluktan gelen sevgisizlikse eğer hatalar çok daha büyük olur. kendiniz büyüdükçe hatalar da büyür. sevgi açlığı ileri boyuta ulaşmıştır çünkü. ruhunuz hala çocuktur. çocuk ruhundan daha çocuk.
(bkz: sevgilisizlik)
ayrılıktan daha zor, çok daha zor.
rahatlıktır azıcık asım agrısız basım cumlesını mısyon edınmıs kısının durumudur.
insanların ruh hallerini bağlayan en büyük etkendir... ülkene faydalı bir çocuk yetiştirmek istiyorsan öncelikle onu sevgiyle büyüt...
çünkü;
Sevgisiz zeka, insanı küstahlaştırır. Sevgisiz adalet, insanı dizginsiz hale sokar, sevgisiz diplomasi, insanı iki yüzlü hale sokar. Sevgisiz başarı, insanı kibirli yapar.
Sevgisiz zenginlik, insanı haris yapar. Sevgisiz uysallık, insanı hizmetkâr yapar.
Sevgisiz yoksulluk, insanı mağrurlaştırır, aksileştirir. Sevgisiz güzellik, insanı gülünç yapar. Sevgisiz kudret, insanı zorba, despot yapar. Sevgisiz çalışma, insanı köle yapar. Sevgisiz sadelik, insanı değersiz kılar. Sevgisiz yasa, kural, insanları tutsak kılar, Sevgisiz siyaset, insanı bencilleştirir... Sevgisiz inanç, insanı bağnazlaştırır.
SEVGiSiZ HAYAT... -anlamsızdır- .
insan bedeni için ekmek,su ne demekse insan ruhu içinde sevgi o demektir. dolayısıyla sevgisizlik ruhu öldürür.
insan ruhu için ekmek,su ne demekse insan ruhu içinde sevgi o demektir. dolayısıyla sevgisizlik ruhu öldürür.
sahte sevgilerle oluşan ruhsal boşluk...

adeta bir kanser gibi insan vücudunu yavaşça tahrip etmeye başlar. önce kalpte oluşan yalnızlık, huzursuzluk, mutsuzluk, korku, öfke, stres, depresyon, bencillik ve kıskançlık gibi olumsuz hislerle kendini gösterir. ardından hergün sokaklarda bir çok insanın yüzünde gördüğümüz donukluk, boşluk ve hüzün ifadeleriyle ortaya çıkar... bir sarmaşık gibi büyür her geçen gün, ayaklarından başlayarak sarar vücudumuzu. hareketsizleştirir, hissisleştirir, nefret duygularını körükler içimizdeki, etrafımızdaki her bir şeyden şüphe duymamızı sağlar.

sevgisizliğin acısıyla insanların bedenlerinde oluşan çürüme hızı da mucizevi olarak süratle artar. cildin temiz ve genç yapısını kaybederek sertleşmesi, kırışması, hastalık derecesinde bozulması ve renksizleşmesi, saçların dökülmesi ve matlaşması, beden yapısının şekilsizleşmeye başlaması ve güzel görünümünü yitirip sağlıksız bir hal alması, dişlerin ve tırnakların parlaklığını kaybetmeye başlaması, hareketlerin ve tavırların robotlaşması, güçsüz, bıkkın, şevksiz ve halsiz bir görünüm, stresli, mutsuz, üzgün, kızgın, küskün, kıskanç, ters, merhametten ve güzel ahlaktan yoksun tavırlar oluşmasıyla kendini belli eder...

tedavisi çirkin kurbağayı öpmektir, seni hesapsızca seven, karşılığında hiçbir şey istemeyen o çirkin kurbağayı öpmek, sevimsizi sevmektir... bu donuk ruh halinden uzaklaşmak için o mu? bu mu? şu mu? diye daldan dala uçmak, her çiçekten bal almak, kendini duygusuzluklar içindeki girdaba bırakmak değildir... elimizdeyken sevginin kıymetini bilmediğimizden, yanımızdayken sevginin farkında olmadığımızdan, şımarıklığımızdan, aymazlığımızdan, kibrimizden elimizin tersiyle ittiklerimizden... bazen de hep kendimizden ödün vermekle kendimizin oluşturduğudur. öyle fedakarlıklar yaparız ki, öyle yapılmayacak şeyler yaparız ki artık kendimize geldiğimizde biz olmadığımızı anlarız... kendinden çok uzak bir yerde bulursun kendini, sürekli verip hiçbir şey almamaktan...

zehirli bir sarmaşıktır, kendi ellerimizle diktiğimizdir ve artık büyüyüp etrafımızı sarmasına mani olamadığımız...
kendini seven insanın hiç yaşamadığı duygudur. başkalarının sizi sevmesi beklentisini bırakın, kendinizi sevin sarın gerisini amınıza takmayın.
bana göre ilişkiyi bozacak 3 şey arasında yer alır. sevgi olmadı mı doğal olarak saygı da olmaz böylece film kopar.
içimizdeki tarifi mümkün olamayan o boşluğun adıydı sevgisizlik.

Tarifi mümkün olamayan bir boşluktu bu. Kaynağıysa sevgisizlikti. Herkese göre yeterliydi sahip oldukların. Hatta eksiklerinden ziyade fazlan vardı. Her şeye sahip gibi görünüp hiçbir şeye sahip olamamaktı bu. Kimse içindeki fırtınaları kopartan o boşluğu göremiyordu. Kimse ellerini uzatıp seni, hala düşmekte olduğun o kapkaranlık, uçsuz bucaksız kuyudan çekip çıkarmıyordu ya da çıkarmaya çalışmıyordu. Çünkü insanlar bencillerdi. Ve senin öyle bir kuyuda düşmekte olduğunun bile farkında değillerdi. Sevgilerinin sana yetememesinin yegane sebebiydi, seni anlayamamaları. Sen anlaşılmaz biriydin, zaten onlarda anlamaya çalışmayan bireylerdi. Gün geçtikçe hayatı daha da çok kendi içinde yaşamana neden olan şeyde buydu, kimse seni anlamaya çalışmıyordu. Hayata olan güvensizliğinden geleceğin hayalini bile kuramıyordun. Çünkü senin için gelecek diye bir şey yoktu. Senin için hayat geçmiş ve şuandan ibaretti. Senin hayatında bir tek kaybettiklerinin önemi vardı, o kimsenin göremediği kaybettiklerinin. Sana göre nefes alman dahi diğer önemsiz her şeye dahildi. Hayat senin için kendi kendine yetebilme savaşı içinde kaybolup giderken, her geçen gün bir parça daha ölümü tadarak ölememekti belkide. içinde kocaman yer edinen sevilmeme hissini derinlerde hissedip sesini çıkaramamak, hep eksik kalmaktı.
sevgiye ihtiyaç duymadığını söyleyen, karşıdan güçlü gözüken, "ben yalnız daha mutluyum!" diyen insanları bile gecenin karanlığıyla birlikte çökerten illet.
bazen zoraki seçim olabiliyor.
değer verdiniğiz kişilerin sizin değerlerinizi alt üst etmeye çalıştığını farkettiğinizde "ko sevgi biraz eksik kalsın" diyebiliyorsunuz.
Sırf bireylerin değil, tüm dünya toplumlarının en büyük sorunu ve gelecekteki felaketidir.
artun ertürk ve diplomatik rock opera grubunun güzel bir şarkısı. klibinde erdal beşikçioğlu oynamıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=rhQZLM7AE6A
"sevgisizlik acı değildir fakat ceza olabilir." tümcesini akıllara getirendir.
alışılmış yalnızlıktan doğar.
her yaşta hasta ediyormuş.

http://www.posta.com.tr/s...iyor.htm?ArticleID=320702
her yıl 14 şubat günü daha da su yüzüne çıkan durum.

para, aşk ve kapitalizm üçlüsünden bir doğru çıkmaz.

boşuna kendimizi kandırmayalım.
Ah ah aynı ben yarın neler olucak bilmiyorum yRın sevgililer günü sonuçta .
insanların nasıl insanlıktan çıktığının ana sebebidir. şu an bile burada o kadar çok sevgisiz kalan, kalmış olanlar var ki. hissettikleri o nefretten dolayı üzülüyorum.
Sevdiğim yok, sevenim yok, beklediğim yok, bekleyenim yok. Bomboş bir yalnızlık benimkisi...
insan olamamaktır. Yeni Aldatılmış Ergen kızlar gibi Sevgi kandırmacadır diyenlere bakmayın, sevgi insan olmaktır. Masumiyet ve temizliktir.
insanın ruhunu yeşertebilmek için ihtiyaç duyduğu tek şey sevgidir. sevgisizlik insan ruhunu öldürür.