bugün

edebi bir ask

onu her nasılsa yazışma ya da şiir veya dergiler yoluyla tanıdım ve bana tecavüz ve şehvet konulu çok
seksî şiirler yollamaya
başladı,
ve işin içine biraz da entellektüellik karışınca biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp Kuzey''e sürdüm;
uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış, işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır çoğunlukla uyumak ister
bir halde, sonunda moteli buldum küçük güneşli bir kasabada toprak bir yol üzerinde ve orda oturup bir
sigara tüttürdüm düşündüm, gerçekten delirmiş olmalısın diye, ve bir saat geç çıktım kadınla buluşmaya,
epey yaşlıydı, neredeyse benim kadar, pek seksi değildi ve bana çok sert, ham bir elma verdi kalan
dişlerimle çiğnediğim; adı konmamış bir hastalıktan ölüyormuş astım gibi bir şeyden, ve sana bir sır
vermek istiyorum, dedi, ben de biliyorum bakiresin, 35 yaşındasın, dedim, ve bir defter çıkardı, on-oniki
şiir: bir ömürlük çalışma ve okumak zorunda kaldım ve anlayışlı olmaya çalıştım ama çok berbattılar.
sonra onu bir yere götürdüm, boks maçlarına ve ellerini kenetleyip dumanın içinde öksürdü ve etrafa
bakınıp durdu bütün insanlara ve sonra da boksörlere.
sen hiç heyecanlanmazsın, değil mi?, dedi.
ama o gece tepelerde epey heyecanlandım,
ve onunla iki-üç kere daha buluştum
şiirlerinin bazılarında yardımcı oldum
ve dilini boğazımın yarısına kadar soktu
ama ondan ayrıldığımda
hâlâ bakireydi
ve berbat bir şair.
düşünüyorum da bir kadın açmamışsa bacaklarını
35 yıl
iş işten geçmiştir
aşk için de
şiir için de.

Charles Bukowski