istanbul

halki, dunyanin en guzel sehrinde yasadigi yalaniyla uyutulan, her gecen gun daha da bataga saplanan, dunyanin en kalabalik gettolarindan biridir.

saniyorum dogal guzelliklerine hickimse laf soyleyemez. bir bakarsaniz, kitalari ayiran bogazin, gollerin, akarsularin, dunyanin en guzel denizi marmaranin, altin boynuzun bir arada toplandigi canli bir mucizedir istanbul. diger taraftan da insanin dogayi ne kadar berbat edebileceginin yasayan fotografidir. istanbul'un istanbulluktan ciktigini anlamak icin tepebasi'ndan halic'e soyle bir bakmak, beyoglu'ndaki yuksek bir binanin terasindan bogazi izlemek yeterlidir, ya da cekmece'de gol kenarinda bir yuruyuse cikmak...

istanbul'un dunyanin en guzel sehri oldugu onermesi bundan en az 100 yil onceye aittir. bugunku yapilasmasi, trafigi ve en onemlisi insan profili az gelismis sehir modeline bire bir ornektir. bir sehre dunyanin en guzel sehri yakistirmasini yapabilmek icin, o sehirde ulasim, cevre gibi altyapi problemleri olmamalidir. insanlar ulasmak istedikleri yere gereken zamanda ulasabilmeli, evlerine geri donduklerinde kesik suyla elektrikle karsilasmamalidir. bir insan dunyanin en guzel sehrinde yasiyorsa, yaya gecidinden karsidan karsiya gecebilmeyi, kaldirimda yuruyebilmeyi, saat ne kadar gec olursa olsun yuruyuse cikabilmeyi, ya da metroya binerken itilip kakilmamayi da haketmelidir.