yök

1980 darbesinden sonra kenan evren'in talimatıyla yıllarca emek verdikleri üniversitelerden uzaklaştırılan her kademedeki öğretim üyeleriyle kıyıma uğrayan üniversitelere indirilen en büyük darbe; 1981 yılında özerklikten uzak, merkeziyetçi bugün de yürürlükte olan 2547 sayılı YÖK yasası ile kurulan; yükseköğretimi katletme kuruludur. bugünün sözde darbe karşıtı, özgürlük savunucuları elinde yandaş örgütleme kurulu'na çevrilmiş olması da çok manidardır. yök hem üniversite öğrencilerini hem de üniversite öğretim üyelerini tırpanlayarak; bilimsel ve özgür düşünceye en büyük zararı vermeye devam etmektedir. akademik özgürlüğün olmadığı bir ortamda bilimsel kalite aramak abesle iştigaldir.

tek parti döneminde 4 yıl hazırlık sonucunda, Hasan ali Yücel'in milli eğitim bakanlığı sırasında 1946 yılında çıkarılan 4936 sayılı Üniversiteler Yasası'yla ülkemizde ilk kez gerçek anlamda üniversiteler özerkliğe geçmiştir.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel bu yasayla ilgili bugün de önem taşıyan sözleri:

--spoiler--
Bu kanun tasarısı Türk bilim hayatında, Türk üniversitelerinde yeni bir gelişmenin, ilerlemenin müjdecisi olacaktır.
Bu kanun bir ana prensip, bir de köklü usul, metodu kapsıyor. Bütün maddeleri bu iki nokta çevresinde toplanmış sayılabilir.
Ana prensip üniversitelerin özerk olmasıdır. Bu özerklik, yönetimde, öğretimde, ve mali alanlardadır. Üniversitelerin özerkliği bir oluşun, erginliğin ifadesi olduğu zaman değerlidir.
Biz, üniversiteyi oluşturan fakülteleri kendi örgütleri içerisinde bağımsız ve ondan oluşan üniversiteleri aynı suretle muhtar, özerk birer kurum halinde bu kanunla yeniden düzenliyoruz.
Akademik meselelerde, bilim işlerinde bir ihtilaf olursa onun en yüksek mercii olan Üniversitelerarası Kurul'a, her üniversiteden yetkili insanların toplandığı yere işi götürüyoruz. Onlar ne derlerse o yapılacaktır, diyoruz.
--spoiler--

--spoiler--
Bu yasa hükümlerine göre üniversitelerimizi oluşturan fakülteler de bilim ve yönetim özerkliğine ve tüzel kişiliğine sahiptir. (...) Bugün bu kurumlarımıza verilen özerklik, devrim yılları içinde sağlanan ilerlemenin doğal sonucu olmuştur. Toplumla ilişki noktaları çoğalan üniversitelerimiz bundan böyle dışardan gelecek dilek ve eleştirileri, göz önünde bulundurmakla birlikte, kendi içlerinde kendi kendilerini denetleyerek olgunlaşacaklar ve yeni Türk toplumunun yeni üniversiteleri olma özelliklerini güçlendireceklerdir.
--spoiler--

Hasan Âli Yücel görevden ayrıldıktan sonra ülkede ve dünyada estirilen ırkçı, baskıcı anlayıştan, cadı kazanından üniversiteler de payını almıştır. 27 Aralık 1947'de Ankara Üniversitesi Rektörü Şevket Aziz Kansu tartaklanmış, istifaya zorlanmıştır. 6 Temmuz 1948 tarihinde Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi'nde görevli üç öğretim üyesi (Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Behice Boran) ile yabancı birkaç profesörün kürsülerini kaldıran Üniversite Teşkilat Kanunu kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 Devriminin* ardından 115 sayılı yasayla özerklik yeniden güçlendirilmiş, Milli Eğitim Bakanlığı'nın üniversiteler üzerindeki etkisi temelli kaldırılmıştır.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra ise 1981'de bambaşka bir anlayışla, özerklikten uzak, merkeziyetçi bugün de yürürlükte olan 2547 sayılı YÖK yasası getirilmiştir.

bulutsuzluk özlemi'nin şarkısı da bir çok şeyi anlatmakta...(maussollos'a bu güzel hatırlatma için ayrıca teşekkürler)

http://www.youtube.com/watch?v=dz9frbHGg8Y *