bugün

sunset boulevard

sessiz sinemadan sesli sinemaya geçen hollywood'un değişen film anlayışını, insan ilişkilerini; hiç değişmeyen işleyişini ve iç yüzünü hem eski bir sessiz film yıldızı, hem de umutları tükenmiş genç bir senaryo yazarı gözünden anlatan 1950 yapımı billy wilder'ın bol ödüllü filmi. klasikleşmiş, kara filmlerin en güzellerinden biridir. büyük umutlar kitabındaki yıllarca üzerinde toz tutmuş gelinliğiyle, o, nikah günü reddedilmesinden önceki halini yaşayan, Bayan Havisham ile sessiz sinemanın yıldızı, yirmi yıldır unutulmuş eski yıldız Norma Desmond arasında kurulan benzerlik çarpıcı ve dehşetengizdir. tüm hikayeyi; ölü bulunduğu saray yavrusu malikanenin havuzundan; beş parasız, umutları tükenmiş, genç senaristimiz, yakışıklı William Holden anlatmaktadır; hem de gerçek hikayeyi, eski bir yıldızın karıştığı sansasyonel hollywood cinayetini. filmin gerilim dozu çok güzel ayarlanmış. özellikle tüm ihtişamının içinde ıssız, rüzgarın ve sadık uşağın çaldığı org ile ürpertici, her tarafı kaplayan norma desmond fotoğrafları ve mumya briç partileriyle geçmişte yaşayan malikaneyle yaratılan esrarengiz atmosfer ve film boyunca ritmi arttıran müziğin de etkisiyle bu başarılmış.

star sistemini, yapımcı sultasını, sanattan uzaklanışı, umutları ve emekleri sömürülen isimsiz oyuncuları,yazarları, medyanın skandal merakını yani hollywood ve çevresinin iç yüzünü anlatmasının yanında filmde aşkın halleri aslında tüm hastalıklı durumları anlatılmaktadır.

ama en ilginci şüphesiz norma desmond'u onaltı yaşında keşfeden, ilk sessiz filmlerini çeken, norma'nın ilk kocası sessiz dönemin umut vaad eden genç yönetmenlerinden Maximillian "Max" von Mayerling'in acayip aşkı ve tutkusudur. norma'nın onu terk edişinden sonra kendisine gelememiş, yirmi yıldır sinemadan kopmuş ancak kendini hala geçmiş ihtişamlı günlerinde zanneden, melankoli hastası norma'nın uşağı max olmayı tercih etmesi akıllara zarar bir durumdur. max'in tek amacı norma'yı hala yıldız olduğuna inandırarak, normanın da içten içe hissettiği o büyük hayalkırıklığını, acı gerçek sonucu büyük yıkımı yaşamasını önlemektir ve bu yolda her yolu denemektedir. tabi yalanlardan kurulmuş bu sahte cennetin de bir sonu vardır ancak final sahnesi aşk cinayeti ile taçlandırılmış bir yıkımın en güzel yürüyüşü olur. bu sahnede herkes eski rolüne kavuşur; max kameralara motor diyen yönetmen,norma da kameraların pür dikkat odaklandığı ışıltılı yıldız...
filmde max'ı canlandıran Erich von Stroheim'un da sessiz dönem yönetmenlerinden biri olması da hoş ötesidir.

sinemasal ayrıntı: david lynch'in bir yönüyle hollywood'un iç yüzünü anlattığı; mulholland drive filminde, kameranın odaklandığı sunset bulvarı tabelası belki de billy wilder'ın sunset boulevard'ına hem tematik hem de saygı yüklü bir selamdır.