bugün

musab bin umeyr

müslüman olmadan önce mekke'nin en zengin gençlerinden biriydi.
bir dediği iki edilmez, sözü dinlenir, en güzel o giyinir, en güzel kokuları o sürünürdü.
hz. peygamber'in "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim" dediği kişiydi.

herşey iman etmesiyle başladı.
öyle bir iman ki, ailesinden gördüğü baskılar, açlık, işkenceler sarsamadı.

ve uhud savaşında önce sancağı taşıyan sağ kolunu, sonra sol kolunu kaybetmesine rağmen şehit olana kadar devam etti.
ve mekke'nin ihtişamlı zengini musab, ebedi saadete göçerken kefeni dahi üzerini örtmeye yetmiyordu.

akıl mantık almıyor.
akıl mantık almıyor.
akıl mantık almıyor...
akıl mantık işi değil demek ki!..

hasan-ı basri hazretleri'nin sahabeleri kastederek "Siz onları görseydiniz mecnûn (deli) zannederdiniz. Onlar sizin iyilerinizi görseler; "Bunlar iyilik ve hayırdan nasipsiz kimselerdir.", kötülerinizi görseler; "Bunlar da müslüman mı?" derlerdi." sözüyle anlatmak istediği bu olsa gerek...