bugün

syriana

zayıf ve karakterler arasında fazla dağıtılmış kurgusu ile konsantre olmayı güçleştiren, bilinçaltına politik mesajlar sallayan, ortadoğu'yu anlayamamış film.

--spoiler--

siyâsî olarak verdiği mesajlar ortalama bir amerikalı için ilginç olsa da bizim için sıradandır. sözgelimi george clooney'in amirlerine verdiği "siz iran'da din adamlarının etkisini zayıf mı zannediyorsunuz" anafikrindeki ayar cümleleri şahsen bana yeni bir ufuk açmadı. *

öte yandan "prensin, matt damon'a anlattığı parlemento ve kadınların seçme hakkı falan hayalleri sebebiyle vatanı için hizmet aşkıyla yanan adam olarak paketlenip sunulması" amerika'nın üstlendiği "demokrasiyi yayma" politikasının meşrûiyetini izleyicinin bilinçaltında kurmaya yönelik bir mesaj olduğu gayet açık. nedir yani bir ülkede kadın hakları ya da parlementer sistem olmazsa o ülke altyapıya yatırım yapamaz mı? isviçre gibi dünyanın en gelişmiş altyapısı ve iktisat yapısına sahip ülkelerinden birisi kadınlara seçme-seçilme hakkını 1970'de verdi, almanya ve ingiltere gibi ülkeler de parlementoları var diye değil, ellerine geçirdikleri kaynakları en verimli şekilde kullandıkları için yükseldiler.

not: "amerika demokrasiyi yaymıyor, öyle deyip dünyayı kandırıyor" kıvamında bir saflıkla cevap yetiştirmeye çalışacak olan demokrasi savaşçılarına selâm eder, propaganda ile ele geçirilmiş zihinleri ile mutlu bir hayat dilerim. zira türkiye'deki birinin demokrasi talep etmesiyle, bir batılının ülkesinde demokrasi talep etmesi şeklen aynı olsa da aralarında mahiyet itibariyle arada dağlar kadar fark vardır.

bir diğer mevzu da yaşlı arap kralın kim olduğu meselesi. bu adam sakalının şekli, avrupa'da yaşama isteği ve tekerlekli sandalyesinden de anlaşılacağı üzere suudî arabistan kralı fahd'dır.

prensin mühim zatların bulunduğu meclisde "kadınımız asırlardır ikinci sınıf vatandaştır" nutku çekmesi de bize türkiye'de masonlarca yürütülen sosyal propagandaları anımsatmadı değil.

bu açıdan batılı senaristlerin sunduğu, doğu ülkesini kurtaracak ideal devlet adamı tipinin oryantalizm kökenli yaklaşımlarla ve hiç alâkası olmadığı hâlde atatürk'e benzetilerek yüceltilmesinin mide bulandırır kıvama geldiğini söylemek gerek.

öbür prensin emirliğe seçilmesi iyi oldu bence. çünkü kurnaz olduğu bizzat kardeşi tarafından söylendi ama kendisi hiçbir siyâsî veya sosyal konuda düşüncesini söylemedi. kötü olduğu belli olan fikirlere sahip bir emir adayı ve düşüncesini hiç bilmediğimiz ikinci bir aday. ikincisi denemeye değer derim. filmde üzerinde çok durulan "kendi ülkesine altyapı yapma" bilincini kazandığı anda ölen prensten bir gömlek büyük hâle gelecektir hatta.

--spoiler--

tavsiye etmem.