bugün

sur

diyar-ı arjantin'e hayran olma sebeplerinden biri daha. 1988 yılında fernando solanas tarafından çekilmiş olağanüstü bir film. filmden cok daha fazlası belki de...
bir sinemasal...gerçekle büyü birbiriyle sevişiyor sanki.

arjantin 'de diktatörlük zamanında içeri giren ve 5 yıllık kuşatılmışlıktan sonra özgür olan floreal'in flashbecklerle detaylandırılmış eve dönüş öyküsü anlatılıyor.
arjantin'in 7o'ler ve 80'lerine ışık tutuluyor ve diktatörlüğün her dilde zulüm manasına geldiğini anlıyorsunuz...
fakir arjantin halkıyla bizim ortak noktalarımız göze çarpıyor bir de...yalnız onlar daha rahatlar ve eğlence çıkarabiliyorlar en berbat anlarda bile...
içiyorlar düşler masasında ve tango yapıyorlar...

dünyayı değiştirebileceğine inanan insanların da filmi aslında...rüyalarının kapıları uçurumlara açılsa da...

filmin baş kahramanlarından biri olan muhteşem tangolarda ise Astor Piazzola 'nın imzası varmış...kafayı çekip çekip tango tutturan filmdeki el senor'a hayran kaldım..hayran ne demek ya..."baba gel içelim beraber , sen de şarkı söyle" demek isterdim görebilsem...

--spoiler--
izlerken telefona not ettiğim, filmden bana yadigar birkaç kıymet cümle var...

"telleri olmayan bir gitardan daha hüzünlü görünüyordu...
"önce acı çekmeyi öğrendi sonra da sevmeyi...
"bir zamanlar olduğum adamın yankısıyım sadece...
"hayat anlamsız bir yaradan baska bir şey değildir...
"aşk en basit ve en karmaşık şeydir...
"ben sarhoşluğun sisine saklanarak unutanlardanım!...
"gelecek güneydedir!...

ve ve ve...evi basılan yaşlı yazarın karısıyla olan sahnesi kesinlikle efsaneydi...
o yaşlı teyze, amcayı bırakmak yerine, iki kadeh içkiyle daldı ya, biraz sonra ölüm kokacak sahneye ...gerçek aşk varsa , işte budur dedim...her zaman da derim...

ölüme birer kadeh içkiyle ,korkusuzca beraber dalmak...
--spoiler--

biraz önce izledim cnbc-e'de...hala büyüsündeyim... gecen bir yarısı ıssız sokaklara cıkıp bağıra çağıra sarkı soyleme hissiyatı uyandırdı bende...
içip, zil zurna sarhoş olup hem de...

bu filmi izlemeden ölsem çok üzülürdüm...
o yüzden ölmeyin siz de...filmi izlemeden yani...