bugün

hrant dink in ayakkabıları

gazete kağıtlarının altında parlayan bir çift gözdür. yerde yatarken ne kadar da masum görünüyorlar değil mi, korkmaya da gerek yok gibi, vatanı bölmeye de gücü yetmez herhalde bir çift ayakkabının. altındaki yırtık canınızı mı acıttı, kör vicdanınızı mı sızlattı yoksa?

peki bu adam mahkeme önlerinde yuhalanırken, ailesi tehdit edilirken, kendi vatanında bir yabancı gibi yaşamaya zorlanırken vicdanınız neredeydi. fikirlerine katılmazdınız tamam, peki o yuhalayanlara da mı söyleyecek sözünüz yoktu.

bakın şimdi derin bir sessizlikte o ayakkabılar, artık deliklerinden su da çamur da sızdıramazlar, toprağın üstünde beraber yaşamaya tahammül edemediniz, toprağın altındayken belki mezarını bombalamadan rahat edebilirsiniz.

kininiz, öfkeniz ve gücünüz ancak ayakkabısı delik gezen bir avuç gariban aydına yetiyor, her gün, her saat her dakika demirden topuklarıyla suratınıza tekme vuranları göremezsiniz, onların ellerini öpersiniz ancak.

o ayakkabının deliklerinden artık sızan bir şey yok, fakat sizin vicdanınızdan kan sızıyor.