bugün

(bkz: hrant dink in cesedi üzerine örtülen örtü)
tabanları gözüken ayakkabılardır.zira hrant dink resmen sırtından vurulmuş ve yüz üstü yere düşmüştür. insanın içini acıtan, aynı zamanda gelecekten kaygılanmasına sebebiyet veren görüntülerden biridir.
duygu sömürüsü için açılmadığını düşündüğüm başlıktır. önemli olan ayakkabı da değildir. ayakkabının eskiliği veya yırtıklığı o adamın hayat şartlarını belirler. ve öldürülen adam gazeteci bir adamdır normal şartlarda orta halli biri olması gerekir ve bizim bildiğimiz orta halli adamlar kemal tanca giyer..bundan neyi anlamamız gerekiyor;
bu adam egoist bir adam değildir.. istemişse eğer, insanlar içinde istemiş ve öldürülmüştür.
uğur mumcu nun kırık gözlükleri
abdi ipekçi nin kırılmış kalemi

ve

hrant dink in ayakkabıları
ölümünden akılda kalan ve göze takılan tek ayrıntı. üstünü örten gazete parçalarının kapatamadığı ayakkabıları...
ayrıca ölümünün unutturmaması gereken bir de kalemi vardır ki ayrı bir tartışma konusudur.
iç burkmasından öte ders çıkarılacak ayakkabılarıdır. üzülmek kimseye bir fayda sağlamıyor. bundan birşeyler çıkarabiliyorsak, düşünebiliyorsak, yazabiliryorsak ve ve ve yapabiliryorsak ne ala.
faşistler tarafından yurtsever birisinin öldürülüp vatansever ayaklarının yürüyemez hale gelen görünüşü idi bu...
Resimleri görünce şok olunan durumdur... insanın içine öfkeyle karışık üzüntü veriyor. içim burkuldu, boğazım düğümlendi... nedir bu aymazlık bu faşizm tavırları? günümüzde solcu olduğunu iddia eden chp bile faşizmi körükler duruma gelmiştir... yüreğim parçalanıyor ya... söylenecek söz bulamıyorum...
azmettiren köpeklerin kafasına geçirilmesi gereken eskimiş ayakkabılardır. güçleri garibana yeter zaten zalimin. *

düzenleme: fikirlerine katılın ya da katılmayın, ama bu o kişinin *ölmesini gerektirmez. ille birinin ölmesi gerekiyorsa, bu dünyada binlerin katilleri var, hırsızlar, şerefsizler var...
beni sabah vakti vurmuş ve utanca boğmuş ayakkabılardır.

30 yaşına gelip bir baltaya sap olamamış ipsiz sapsızın, 'agopun dölünü vurdular hihoha' şeklinde sevinç naraları atmasını yadırgamıyorum aslında. veya dünyadan bir ermeni eksildiği için kıçına kına yakabilecek kapasitede olan esnaf haracı yiyen, barlarda sabahlayan fason milliyetçiyi. bir insanın ölümü ve fikir özgürlüğü denilen olguya vurulan darbeyi o beyinlere anlatabilme lüksü yok ne yazıkki...

bir insanın, heleki bir gazetecinin,fikir üreten, fikir savunan, iyi veya kötü yol gösterme misyonunda olan bir kişinin, fikirleri uğruna bir tıfıl tarafından arkasından vurulmasını yadırgıyorum. ölümün en şerefsizini, öldürmenin en şerefsizini kahpece yaşattıklarını ve bunu savunanları yadırgıyorum. hayatı sadece nefes alıp vermek sanan, ama aslolanın fikirler ve ideolojilerin ve bunların ölmeyeceğini kabullenememelerini yadırgıyorum. kişilerin sıfatlarından önce, öznesini ön plana alarak 'insandır sonuçta, Allah taksiratını affetsin' dememelerini yadırgıyorum. sonrada bu insanların çıkıpta ben müslümanım, Allah'ın verdiği canı allah alır nutukları atmasını yadırgıyorum.

utanılması gereken, cenaze töreninde arkada kalan yetim ve dulun yüzüne bakıp, 'başınız sağolsun' demek değildir. bu ülkede otel köşesinde overdose' dan ölen müptelaya bile 'şehit' muamelesi yapılıp, tabutuna bayrak sardırırken, tabutuna türk bayrağı sarılsınmı polemiği yapmakta değildir. utanılması gereken o bir çift altı delik ayakkabıdır. o bir çift altı delik ayakkabı, bu ülkedeki fikir özgürlüğünün ve düşüncelerin değeridir.
tüyler ürperten, yürek burkan bir cinayet ayrıntısı.
bir tür kırılganlığın resmi.
(bkz: dost başa düşman ayağa bakar)
(bkz: hepimiz düşmanız)
o delikler gücünü aldığı vatan toprağıyla temasını sağlıyordu ve de o toprağa dönmede gerekirse hiç de ağırkanlı davranmayacağını gösteriyordu,hariçten gazel okumadı hiç,toprağın bol olsun hırant abi..
gazete kağıtlarının altında parlayan bir çift gözdür. yerde yatarken ne kadar da masum görünüyorlar değil mi, korkmaya da gerek yok gibi, vatanı bölmeye de gücü yetmez herhalde bir çift ayakkabının. altındaki yırtık canınızı mı acıttı, kör vicdanınızı mı sızlattı yoksa?

peki bu adam mahkeme önlerinde yuhalanırken, ailesi tehdit edilirken, kendi vatanında bir yabancı gibi yaşamaya zorlanırken vicdanınız neredeydi. fikirlerine katılmazdınız tamam, peki o yuhalayanlara da mı söyleyecek sözünüz yoktu.

bakın şimdi derin bir sessizlikte o ayakkabılar, artık deliklerinden su da çamur da sızdıramazlar, toprağın üstünde beraber yaşamaya tahammül edemediniz, toprağın altındayken belki mezarını bombalamadan rahat edebilirsiniz.

kininiz, öfkeniz ve gücünüz ancak ayakkabısı delik gezen bir avuç gariban aydına yetiyor, her gün, her saat her dakika demirden topuklarıyla suratınıza tekme vuranları göremezsiniz, onların ellerini öpersiniz ancak.

o ayakkabının deliklerinden artık sızan bir şey yok, fakat sizin vicdanınızdan kan sızıyor.
yürek burkan, iç kanatan bir fotoğraf karesinde görülen ayakkabılardır, şerefli bir vatan evladının, vatan hainlerinin tehditlerine inat sürdürdüğü yaşam savaşında, yıprandığı görülen ayakkabılardır, en taş kalpli ermeni düşmanı faşistin bile içini sızlatabilecek ayakkabılardır...
tabanı delik olan bir ayakkabıdır ki bu tüm vatan hainlerinin ortak özelliğidir. bununla beraber vatansever gazetecilerimiz, ki bunlar vatan hainlerini tespit edip ilan ederler, marsilya' ya gittiğinde diğer gazeteci arkadaşının 7000 dolarlık bir şarap istemesi üzerine içtikten sonra içtiğimize pişman olduk keşke 18000 dolarlık x şarabını söyleseydik diyebilirler. ya da vatan millet diyen kovboyculuk sevdalıları, lüks mercedeslerinin plakalarını ccc olarak alma yarışına da girebilirler. doğaldır, burası türkiye'dir, her millet layık olduğu gibi yönetilir, biz de buna layıkmışız demekki.
o delikler hrant dink'in ayakkabısında değil türkiye'nin omzundadır.
Dink'in kendisine satılmış deyip jeeple gezenlerin suratına çarptığı cevaptır.
görünce çok duygulandığım ayakkabılardır. bir ayakkabının beni ağlama seviyesine getireceği aklıma gelmezdi. ama hrant dink in ayakkabıları bana çok acı verdi. adam bir gazatenin genel yayın yönetmeni olabilir, çok parası olabilir, ama üstüne başına almaz gider o parayı yetimhaneye bağışlar. işte hrant dink bunu yapıyordu. * insanlar onun ayakkabısını görünce güldü geçti. * oysaki neden bu adam yırtık ayakkabıya talim ediyor diye kimse sormadı. cevabı bu entryde yazılı. sormayanlara çarpıcı bir cevap.
herkesin bir tarafından baktığı ayakkabılardır. kimilerini ''ulan memleketin anası ağlamış zikinizde değil'' tribine sokmuş, bazılarımızı ise, ki bu bazılarını ben de dahilim, düşündüren ve sadece o olaya bakarak üzülmemizi sağlamıştır bu ayakkabılar. yani uzun lafın kısası nereden bakarsan bakmak istediğin gibi görürsün bu ayakkabıları.
aşağıdaki bakınız konuyla alakasız ama gideceği yeri bilen bakınızdır;

(bkz: demogoji yaparak vatan sevmek)
hrant dink i savunuyorum entel oluyorum önermesinin de sonunda yapılabileceği bir başlıktır. hrant dink'i savunmayı entellik olarak algılayan zihniyet, gerçekten vatansever mi, yoksa galayana mı gelmekte çok merak ediyorum. türkten boşalacak zehirli kan tabirini 4 günlük yazı dizisinden çıkarıp alanlar ve bunun türklüğe hakaret olduğunu iddia edenler, ümit ediyorum yazıların tamamını okumuş olsun ve hrant dink'e sadece ermeni olduğu için öfke duysun ya da öldürülmesine duyarsız olsun, skmde değil ifadesini kullansın. yoksa bu yazıyı okumadan, ya da okuduktan sonra türklüğe hakaret değil aslında ermeni diasporasına bir tokat olduğunu anlayamayan bir gürühsa bu, vah türkiye vah... galiba bazıları bu durumu şununla karıştırdı: (bkz: baba ve piç satın alıp entellik taslamak)
kızının kalbi gibi delik ayakkabıdır.
ayakkabısı yırtıktır ama beyninde ufacık bir çizik taşımaz.
mütevazi bir yaşamın onurlu nişanıdır.
bazen de hafızalara kazınmış son fotoğraf....
babası şehit olan küçük güneş in yırtık çorapları ve olmayan ayakkabılarını düşününce pek de önemli olmayan durumdur.

birinin babası asil türk milletini korumak için ölmüştür, diğeri türk kanına laf ettiği için.
elbette tasvip etmediğim bu cinayette basınımızın en büyük demagoji elementi.
hrant dink' in bu kadar konuşulmasının tek nedeni ermeni olmasıydı.
bunun aksini hiç kimse iddia edemez, etse bile bunu destekleyebilecek sağlam bir tez bulamaz.
medya avrupa' da katledilen diplomatlarımıza ne kadar yer ayırdı ki, tarafsız olduğunu iddia ettiklerinde inanayım.
ben söyleyeyim; öldürülen onlarca diplomatımıza, hrant dink' e ayırılan sürenin onda biri kadar zaman ayrılmadı medyada.
bu da demek oluyor ki onca diplomatımız tek bir hrant' tan daha değersiz.
iş bu değer de hrant'ın kara kaşına, kara gözüne veya yırtık ayakkabılarına verilmiyordu.
çünkü o bir ermeni idi...
ve bir diplomatlarının öldürüldüğünü duyan türkler'in milliyetçiliği artar, daha da tutucu olurlardı.
lakin kendi topraklarında bir ermeni' nin öldürülmesi onları utanca ve milliyetlerinden soğumaya götürecekti...
ah ayakkabılarına yandığım hrant ah...
dostum emin ol ki seni propoganda aracı olarak kullananların, ölüm haberini aldıklarında ağızlarından salyaları aktı.
ve 'bundan daha güzel haber olabilir mi? türk topraklarında öldürülen bir ermeni...' dediler...
lobileri de sevinçten çılgına döndü, aynı kanı paylaştıklarının.
'soykırım devam ediyor' naraları attılar her parlamentoda.
illa ki ağızlarından salyalar akarak....
bir tek biz yandık dostum, bir tek biz.
ölümünden utanmamız hedeflenen, türlü oyunlar oynanan ve en sonunda 'hepimiz ermeniyiz' dedirtilen, bir tek biz.
maalesef ölümüne sevinenler değil, bir tek biz...
ilginç benzerlik talat paşa suikastinde'de görülmüştür.
kaynak:http://www.platformdergis...t/news/detail.php?id=3662