bugün

beynelmilel

türk sinemasının gelişim eğrisini zıplatma potansiyeline sahip, beklentilerimin çok daha üzerinde çıkmış bir 12 eylül dönemi filmi. o dönemi yaşamamış, yaşadıysa bile ınga ınga sesleri çıkarmakla meşgul olmuş nesil için yeni bir bilgilendirici çalışma. bilgilendirici derken belgesel tadında demek istemem, sıkıcı demek hiç istemem, aman.

güneydoğuda gecen hikaye, bazen cahilliklerine kızdığınız bazen ise 'vay babam benim', 'aman gardaş can gardaş' dedirterek dostane hissiyatlar uyandıran ve iyi işlenmiş karakterler çerçevesinde, sürükleyici ve esprili bir dilde anlatılıyor.

film izlensin isterim ben. çünkü izlenmeye gayet değer derim ben. memleketten ilginç manzaralar sunuluyor ve saflıkla hüzün birbirine gerçekten de yakışıyor derim ben.

--spoiler--
filme eleştiri getirebileceğim bikaç nokta ise, haydar'ın vurulma sahnesindeki mantıksızlıktı diyebilirim, daha iyi bir bağlantı kurulabilirdi kanımca, ayrıca muhbir rolündeki bey amca da uymamıştı sanki role, ya da rol ona, ne bileyim.

bunların dışında vizontele ' yi beğenmiş biri olarak,biraz vizonteli tadı da aldım ben filmden, müzikler de o yana çağırdı beni hafiften.

filmden aklıma yadigar birkaç güzel replik:

- "arkadaşlar allahüm me salli..."
- "ağlamayı bilmeyen gülemez de ..."
- "peki cunta durulduktan sonra olmaz mı?"
- aile münasebetlerini arttırır!(lokum tezgahında)
- "baharı karşılama, kuşlar , çocuklar filan.."
- "babamın bestesiydi bu, beynelmilel bişey!..."

edit: konseyi karşılama sahnesinde ece temelkuran'ı kısa bir süre de olsa görmek ayrı bir güzellik katmış filme.

--spoiler--