bugün

entry'ler (12)

masumiyet

***

aşkınla ne garip hallere düştüm
her şeyim tamam da bir sendin noksan.

***

"orhanın şarkıları gibi" diye bir replik barındıran; etkileyici düzeyde empati yaptırabilen bir film. bu nasıl bir betimlemedir? bekir, cigarayı gömerken bizi öyle bir yere götürür ki; aslında bildiğimiz ama kaçmaya çalıştığımız bir hücredir sanki orası. bazen isteksiz; çoğu zaman bile isteye kilitleriz kendimizi içine. sakin, kimsesiz ve sahipsizdir. rutubeti eksik olmaz ama sahte sıcaklığında ait hissedebileceğimiz bir yerdir kuşkusuz.

kaltak, onun hayatının tek manasıdır. uğur'u; yalnızca bekir'in takıntısı olarak görmek tek kelimeyle sığlık olacaktır. kaltak, onun yaşama sebebi; efendi takılan bir esnafizm mensubuyken görüntüde kurnaz, neşeli ve işbitirici bir kimliğe bürünebilmesinin müsebbibidir. bekir ise kendisi değildir onunlayken. her ne kadar yanında kayıp ruhunu bulur gibi olsa da... vazgeçer de bazen aslında kaltaktan... her vazgeçişin tıpış tıpışa tekabül edeceğini bile bile. tıpkı bir köpek gibi...

"hep rüyalarıma girerdi orospu" nefret eder inanırken ama bu öyle bir nefrettir ki aşk pisliğine bulanmıştır. vazgeçemez işte. bu, tartışmaya açık değildir; usul usul yürünmek zorunda olan bir yoldur onun için.

bir de zagor vardır tabii. "piçi de kıskandım" der bekir. zagor onun olmak istediği kişi değildir belki; pisliğin tekidir zaten it. "rahat durmaz ki piç" harbiden (bkz: bad boy) dur zagor. aslında, zagoru kıskanmasının sebebi uğur'un ona olan saplantısı değildir; belki öyledir, bilmiyorum. Onu asıl deli eden kaltağın, onun yakınında olabilmek için gözünü yumup milletin altına yatması; hamile haliyle "kancık köpek gibi" izini sürmesidir.

esnaf olduğu için sormuş bulunmuştur. "metresin olurum" demiştir. metresim ha? onun için? işte bekir'in -tabir-i caizse- siki tuttuğu andır bu. sevdiği adamın sonuna kadar; koşullar ne olursa olsun yanında olacak bir kadın vardır karşısında. hangi erkek etkilenmez bundan? kimin dibi düşmez ki buna? "mahallede yemeyen kalmamış" tır kaltağı ama aşkının peşinden gidecek kadar da delikanlıdır işte. taşaklı kadındır be.

neden soramaz ki bekir. sevdanın cürmünün ve pervasızlığının kapsamının ne olacağını; sorgulamanın beyhude olduğunu ondan iyi bilecek birisi var mıdır ki? "bi soruşturma." olmaz işte orda. yemez. uğur da soramaz ki...

finalize edecek olursak; uğur bir kere bile "gel" dememiştir. "git" demişliği olmuştur ama sözünü dinlemediği için hiç içten bir kızgınlık duymamıştır bekir'e karşı. hem, bekir çocuk gibidir onun gözünde. bekir çocuktur; zagor ise adamdır. erkek olarak göremez bekir'i bir türlü. bir taraftan şen kişiliğine sempati besleyip, pragmatist ve son derece mazoşist bir anlayışla peşinden sürüklenmesinden zevk alsa da; aynı zamanda tiksinmektedir bekir'den. köpek olduğu için. o zagor için ne ise; bekir de onun için tam manasıyla o olduğu için. evet, onu anlar. hissettiklerinin aynısını o da hisseder derinden. kendini görür bekir'de. en çok kendinden nefret etmektedir zira.

-sakın kaybetme ha! dalgınsındır sen.
-çakmak mı lan bu?

http://www.youtube.com/watch?v=VRtEf-JT1fc

ezanı kaldırmak

musluman bir ulkede ezan topyekun kaldirilsin demek saygisizliktan ziyade komiktir. provokatif bir soylem olmakla birlikte, kulagi hic ezanda olmayan ama kendini musluman olarak tanimlayan arkadaslarin zoruna gitmesi de normaldir. merak etmeyin kimse ezani kaldirmayacak bu ulkede.

ote yandan ezanin muzikalite gerektiren ve gercekten ictenlikle icra edilmesi gereken bir cagri olmasi gercegi de mevcut. gunumuzdeki ezanlar, makam konusunda hicbir sekilde evde olmayan, mesai saati doldurmaya calisan muezzinler tarafindan "okunuyor". ve bu vasat, armonisiz, kesinlikle detone ses yiginlari karsisinda inancli olmayan arkadaslar gibi inanclilar da rahatsiz oluyor. yine de dini bir mesele oldugundan bir sey demiyorlar.

inanmayan ve muzikle ilgilenen biri olarak, okunan ezanin hangisi oldugunu farkedebildigim gibi, samimi ve inanc ile okuyan hocayi da cok rahat secebiliyorum. cunku ezan, iyi okundugu zaman dinlenmesi cok keyiflidir.

cok yuksek ses ve detone hocalar insanlari ezandan sogutmakla birlikte dinden de uzaklastiracaktir.

cumhuriyet karşıtı kentler

ne kadar kent diye gecseler de kasaba olan sehirlerdir esasinda.

denotation

(bkz: düzanlam) kelimenin akliniza gelen ilk anlamidir.
connotation ile alakasi yoktur. connotation yan anlam ve bahsi gecen kelimenin cagristirdiklaridir.

pejoratif

ingilizcesi pejorative olan kelime. kelimenin mutlaka kufur veya hakaret icerikli olmasi gerekmemektedir pejoratif olmasi icin. ornegin; "he is a jew!"(o bir yahudi!) ya da; "abi kürt musun? bu boyle mi yapilir?" gibi.
kelimenin anlamindan cok soylenis seklidir pejorative yapan.
"sapsal" kelimesi (bkz: denotation) olarak pejoratif olsa da soylenme sekline gore sevgi icerikli de olabilir. "yha sni sapsal shey" gibi.
dilde vurgunun elzem oldugunu hatirlamak gerekmektedir her daim.

sistem

"a system is an organized or complex whole, a set of interrelated or independent parts thats forms an entity"

sistem, organize veya komplike bir butundur, birbiri ile baglantili veya bagimsiz bir grubun parcalarinin bir araya gelerek bir mevcudiyet olusturmasidir.

güç

"guc, en genis anlamiyla dilenen sonuca ulasabilme yetisidir, bazen bir seyi yapabilmek icin "gucunun" olmasi olarak gorulebilir. bu, kisinin kendini hayatta tutabilme yetisinden, hukumetin ekonomik gelisim tesvik edebilme yetisine kadar her seyi icerir. fakat politikada, guc bir iliski gibi gorulur; yani baskalarinin davranislarina, onlarin istemine bagli olmadan tesir edebilme yetisi. bu, insanlar uzerindeki "kudret" imasina gelebilir. guc, odullendirme veya cezalandirma yetileriyle bagdastirilarak, "tesir etme"nin aksine, zorbalik ve manipulasyon anlamlarini da getirebilir. "

andrew heywood- politics.

inci sözlük

Zamaninda gercekten yaratici ve kaliteli bir olusum idi. Eksiden kopan yazarlar olusturmustu. Guzel olan her sey gibi dejenere oldu tabii ki. Aslinda inci zaten dejenerasyonu savunan aykiri bir platformdu ama mizah ciddi derecede kalitesizlesti.

rusça

Fonetigi cogu insana kaba gelsene bana cekici gelen lingo.

Ciddi anlamda soyluyorum bu dili sadece rus kiz dusurmek icin kapsamli sekilde ogrenen adamdan korkunuz. Cok zor bir dil.

300 milyon konusani vardir yanilmiyorsam.

south park

Cin gibi fasizan bir ulkenin buyuk guc falan dinlemeden icinden gecmis veteran dizi. Eskiden daha hardcorelardi. Yas kemale erse bile hala iki universiteli anarsist gibi yapimcilari.

(bkz: tegrity farms)

nejat işler

Uzun saclari oldugu karanlik donemlerde konservatuvara yeni gelen freshman leri korkuttugu soylenen yetenekli aktor.

the office

Uk yapimi da olan sitcom.

Bu yapima ara ara guluyorum diyen izleyiciler gercek hayatin angelasi falan olmalilar. Ya da bence verilen referanslari da anlamiyor olabilirler.