Zamanında show tv'de yayınlanan 'kuzeyin oğlu' programı vardı, ciner stüdyolarında çekimi yapılan...

Kendi bulunduğumuz ilden oraya , yaklaşık 5 saat yolculuk yaparak ulaşmış ve program çekimine dâhil olmuştuk.
Selamı şahin konuktu, çok çok güzel bir program olmuştu, canlı canlı izleme fırsatı bulup da pişman olmadığımız nâdir kişilerdendi rahmetli..

Dedem de çok severdi, hatta eski teybinde radyo dışında tek onun kasetini çalardı; cerrahpaşa defa defa başa sarılmak suretiyle..

Allah hani gani rahmet eylesin, nurlar içinde dinlensin..

Çok defa derdimize katık etmişliğimiz, yaralarımıza merhem etmişliğimiz ve illâ ki Şen şakrak türkülerdeki yorumlarıyla eğlenmişliğimiz oldu..

Varsa hakkımız helâldir.

Güzel adamdı vesselâm.

Bizim muhitte ucuzlukçu, yok yokçu filan diye bir edilen bir yer var, karşısında da yerel zincir market.. Markette bir adet stix çikolata çubuk 80 ₺. Karşısındaki Herbirşeycide kapüşonlu polar, hasır plastik sandalye, 12'li fincan çay seti, vintage traş makinası ve alt polar eşofman gibi birbiriyle alâkasız bu ürünlerin her biri 100 ₺ ?! Bu ne amk?! 100 lira az para mı, çok para mı olm? Al sana skindirik fiyat algısı.

26.500 ₺ olacağı kanâatindeyim. Böyle olursa ardından seçim olmaz ama muhalefetin baskısıyla net 30.000 ₺ olursa da ardından hemen bir erken seçim olur!

'Alkol de içen namaz da kılan müslüman erkek'..
ile aynı kategoridedir.
Ki birebir tanıdığım bir erkek de var böyle.

Halkın büyük bölümü o kadar sindirilmiş, o kadar tepkisiz, o kadar bir keyfi idâreye alıştırılmış ki apaçık, net bir şekilde; çekinmeden, dil sürçmesi yaşanmadan, tepki kaygısı gütmeden dan diye telaffuz edilir oldu artık bu memlekette eğri olacak doğrular..

Kimsenin gıkı çıkmıyor artık; abes söylemlere, 'yok artık, daha neler'.. denilesi çıkışlara, 'dün ak denilip bugün kara' denilene, 'bir övülüp bir sövülen' öznelere ve birbiriyle örtüşmeyen çelişkili söylemlere..

Bir toplumun büyük yüzdesi ancak bu kadar ruhsuzlaştırılıp ancak bu kadar kayıtsız hâle getirilebilirdi; ancak bu kadar duyarsızlaştırılıp uyuşturulabilirdi..

Velhâsıl ; gelen gelsin kardeşim. Ev sahibine soran eden yok zâten. Bi' g.tlük yer olsun kâfi, o da yoksa ev sahiplerini bir zahmet pistten alırlar.

Sus ve itaat et, ya sev ya terket, işine gelirse memleket; olay bundan ibaret.

Epey bir zaman önce Instagramda videosuna denk gelmiştim.. komik değildi ama samimiydi. Haddini hududunu bilmeyen nice piyasa şöhretlerinin arasında kendi hâlinde takılan bu az ünlü oyuncuya Avrupa Yakası'ndan sonra tekrar bir yerlerde rastlamak iyi gelmişti.
Düşük bütçeli, hatta çoğu zaman rica minnet çektiği kurgu videolara bakar olmuştum o gün beri.
içten içe de merhamet ile karışık bir sevgi ile takip eder olmuştum rahmetliyi.

Ne yalan söyleyeyim; bâzen sırf o mutlu olsun diye hiç izlemeden bile kalp bırakmışlığım olmuştur.
Takipçisi oldukça az sayıda idi ama bir kalp fazlasına mutlu olur düşüncesiyle motive etmeye çalışırdım merhumu..

Velhâsıl üzüldüm yahu ölümüne, keşke daha fazla ünlü olup, daha çok kazanıp, daha fazla hayran kitlesinin sevgisiyle doldurup da gitseydi heybesini ama ömrü vefa etmedi garibin.
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.

'Söyleyene değil söyletene bakın' ! diye bir lâf var ya hâni, işte bu başlıktaki cümle de bu duruma örnek olarak gösterilebilir..

Destici'nin kendi hür irâdesiyle sarfetmiş olduğunu sanmıyorum bu cümleyi. Bu taktiksel söylem; Türkiye'de son yıllarda pek çok alanda, pek çok farklı dinamiklerin hassasiyetlerini ölçmek maksadıyla başvurulan yönteme yönelik izlenen kurnazca bir yol.

Hayata geçirebilir mi, elbette evet!
'Günde şu kadara denk geliyor; ne olacak yha, nelere vermiyoruz ki o parayı ..' diyerek, meblağın önemsizliği vurgulanmaya başlandı bile kamuoyunda, ki limit düşürmektense pek çok kişi de ses etmez ilgili kesintiye..

Çünkü insanlar artık biliyor ki küçük insanların ettiği büyük lâflar; büyük adamların tâlimatı ve yönlendirmesiyle olur, tutarsa ne alâ, tutmazsa kendi görüşüdür!..

Ülkenin yüzde yetmişi islam hassasiyeti ile yetişti ama yine ülkenin yüzde yetmişinde her gün akıl almaz olaylar yaşanıyor!

Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, sapkın eylemler, şiddet içeren söylemler, gasp, darp, şantaj, tehdit, alıkoyma, iftira, dolandırıcılık, ahlaksızlık ve benzeri pek çok hadiseyi gerçekleştirenler hangi hassasiyetlerle yetiştirilmistir acaba?!

Ahlâki hassasiyetlerin yeterince temas etmediği bünyelere; dini esintileri dibine kadar zerk etseniz ne yazar?!

O üç ayın acısının dördüncü aya girer girmez çıkacağını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek.
Yâni asgari ücretin belli olacağı döneme denk geliyor!

Yeterince tanıtamamış demek ki rahmetli, yoksa aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlen din tüccarlarına , dini menfaâtlerine alet eden şarlatanlara inanan olmazdı.
işini düzgün yapan, halka gerçek dini olduğu gibi "yorumsuz" anlatan esaslı dindar hocalara zâten bir şey demedi rahmetli..

o'nun derdi; türk milletinin dini duygularını istismar eden ve bu yolla dünyâlık edinenlerle idi..

Yoksa dini bütün; hakikati ve hakkaniyetli hocalara kimsenin bir şey dediği yok!

Yılanın başı küçükken ezilmezse böyle olur!

Sen; ufak çocukları & bebeleri sevme bahanesiyle kucağına alıp orasını burasını velhâsıl mahrem yerlerini mıncıklayıp leş masturbasyonuna mâlzeme edenleri...

Parkta kendi hâlinde oturup müzik dinleyip kitap okuyan genç kızlara baka baka mastürbasyon yapan o. çocuklarını...

ilk cinsel deneyimini; köpeklere, eşeklere ve dâhi hatta koyunlara, tavuklara tecâvüz ederek gerçekleştirenleri..

Damacanaya bile hâllenecek kadar gözü dönmüş sapkın zihniyetleri...

Plajda güneşlenen kadınlara, kızlara baka baka ulu orta apış arasını avuçlayıp sapıkça tahrik olanları...

Sahil kenarlarında, otoparkta oto kaporta üstünde, umuma açık alanlardaki banklarda, sokak aralarındaki duvar diplerinde, güpegündüz köprü altlarında, okul yakınındaki yeşillik alanlarda; gelip geçen insanlara aldırış etmeden ve hatta gözlerinin içine baka baka sevişen, düpedüz seks yapan ahlaksız arsızları...

O dakika apar topar aldırıp yıllarca ağır koşullarda hapse tıkmazsan; böylelikle de olası sonraki vukuatlara da sebep sonuç ilişkisi kurduramazsan bu ipin ucu daha da yakalanamaz!

Biyolojik, fiziksel hadım da kesin çözüm olabilir hatta!

Böyle ahlaksızlıkları, şerefsizlikleri yapanlara bu cezaları ver bir kere, bunu da hemen her gün basın medyada duyur kamuoyuna; bak bakalım bir iki seneye kadar bitiyor mu bitmiyor mu sapıklar soyu?!.

Maliye bakanı Mehmet Şimşek:

'Kira artışlarında yüzde yirmi beş sınırının devam etmesi için bir sebep göremiyorum' dedi ve ekledi:

'Piyasada fiyatlara müdahale edilmemesi gerekiyor'..

Fahiş fiyat uygulandığı gerekçesiyle kendilerine yüklü ceza kesilen işletmeler için ne diyeceği şimdiden merak konusu..

O da ; 'piyasadaki fiyatlara müdahale' kapsamına giriyorsa tabi.

Öğretmen maaşları değil, 'öğretmen naaşları' rahatsız etmeli sizi, belki o zaman aynı olur; gözyaşlarımızın rengi!

- Ne olmuş yâni büyük adam olmadıysak, hayâllerimizi sstmadık ya?!.

- babamı da sevmezdim süt oğlan!

- bu da mı gol değil be?!

- yanıyorsun Fuat abi!

- bunu buradan alın, bak bunu burdan alın!

- sen bizi bahçede gördün, bahçıvan mı sandın?

- deniz'e bir oda ver, o'nu yanına al, burada büyüsün; bir evi olsun, gidecek başka hiç bir yeri yok!

insanımız fiyat algısını yitirdi, x bir şeyin piyasa fiyatından ziyâde ederinin o olduğunu sorgulamaktan kaçınır olduk iyice.

Bir çakmak misal 30 lira olmuş amk!? Satıcıya sorunca da diyor ki:
'her şey ucuz da bir bu mu pahalı'?.

O zaman da doğru söylüyor diye düşünüyorsun; ister istemez.

Ya da orta kalite bir ayakkabı için 1.600 lira etiket koymuşlar, 'bu kadar da olmaz' deyince; 'o paraya iki kişi bir akşam iftar ediyor, ayakkabı da olsun o kadar' deniliyor!

Yahut çok piyasa hâkimiyetin olmasa, çat diye girip pat diye alıp çıkıyorsan herhangi bir şeyi; heryerde 100 lira olan şeye o anda 300 lira deseler gıkın çıkmıyor, 'olmuştur o kadar' deyip geçiyorsun..

Böyle böyle de alışıyor yurdun insanı.

Olası bir islamafobik algı pompalaması muhtemel hâdise.

islâmi hassasiyetleri yüksek toplumlar bu meseleyi böyle okumaz, öncesiyle ve nedeni niçiniyle değerlendirmez; direkt islâma saldırı olarak değerlendirirler.

ibâdetin gizlisi makbûl iken; âleni ibâdetin de içinde yaşanılan toplumun kamu düzenine ve toplumsal sosyo sistemine entegre olabileni makbûldür ayrıca..

Namaz kılanlar; kendilerine uygun bir alan bulamadıkları için mi böyle bir yol seçtiler yahut hindistan makamlarına bir tepki olsun diye mi bunu yaptılar bilmem; doğrusu yanlışı burada değerlendirilir ama Hint polisinin de bundan tahrik olup şiddete yönelebileceği ihtimâller arasında değerlendirilerek kalkışılmış olsa gerek..

ibâdet haktır, kişisel tercihtir vs vs tâbi ama bunu yaparken de karşıdaki azınlık ya da çoğunluğun da muhtemel tepkilerini iyi bilmek gerek. Misâl iran'da uluorta incil dağıtırsanız halk gaza gelir linç yersiniz yahut hristiyanların yoğun olduğu bir bölgede Hz. isa aleyhinde propoganda yaparak Hz. Muhammed lehine güzellemeler yaparsanız yine bölge halkı radikallerinin sinir uçlarına dokunursunuz!

Tebliğ de ibâdetin kıstaslarından sayılabilir temelinde yükselen inanç sistemlerinde bu tarz kaygan zeminler tehlikeli olabilir.

Hint polisinin bu yaptığı tasvip edilemez ama tahrik unsuru açısından bakıldığında da şiddete dayalı tepki vermeleri de sebep sonuç ilişkisine bağlanabilir.

Adını tam hatırlamıyorum ama bir filmde hafızama kazınan şöyle bir replik geçiyordu :

'senin inanç özgürlüğüne saygı duyuyorum ve hatta bunu yaşayabil diye canımı veririm ama senin inancın gereği yaptıkların benim özgürlük sınırıma dayanırsa işte o'na dur derim; sen de buna saygı duyacaksan seni kardeşim bilirim..'

Öyle yâni, gibi gibi..

ilaç kullanımına sıcak bakılırsa apranax fort isimli ağrı kesici ilaç bunun için birebirdir.
Ötesini tanımam!
Parolmuş, arvalesmiş, vermidon, gripinmiş, majezik falan hepsi traş bence..
Apranax candır, gerisi heyecandır.

Bu sene Ramazan kışa denk geliyor diye sevinirken, nasıl olduysa oldu; kış da yaza denk geldi?!
Mevsim normalleri nispetinde 'Serin serin oruç tutar, suya lokmaya hararetlenmeden iftarı eder; darlanıp bunalmadan temiz temiz akşamı ederiz' diye düşünürken havalar aldı başını gidiyor, yaradan ın işine akıl sır ermiyor!
Sanırsın temmuz, Ağustos..
Cemreler de zâten tezcanlı gibi patır patır düşüyor.
Yüce Rabb'im vardır bir bildiğin elbette ama o sene; bu sene gibiydi sanki de..

Vay arkadaş, bu da mı gol değil be?!

Gurur yiyip onur sçmak nereye kadar be olm!?
Fazla gurur g.te vurur kardeşim.

Sal kendini biraz..

Tozu dumana katamıyorsan, tozu dumanı yutacaksın! Dünyanın kanunu bu.

Sana kebaplık malzeme sunulmuş, sen hâlâ menemen yapayım derdindesin.

Gurur, onur, haysiyet falan tamam eyvallah; iyi güzel etik kavramlar da dozunda olursa..

Genç Kiracılarından bir kaçı; yaptığın / yapacağın muhtemel fahiş kira artışını aylarca öde"ye"meyip kendi mülkünün kapısında alacağının dilencisi olunca gençler s.kinde olur o zaman dayı..

O zaman anlarsın; anya'yı, konya'yı.