bugün
- allah a inanmadığı halde kötülük yapmayan ateist15
- anın görüntüsü38
- başıboş köpek sorunu8
- fenerbahçe13
- köpek sevgisi 200 canlı türünü yok edebilir13
- kozan il hakkının iadesini istiyor16
- atatürk öldü artık8
- üstteki yazarla ne yapmak isterdin22
- çok yakışıklı olduğu halde mutsuz olan erkek8
- hayattan zevk alan insan9
- cüneyt arkın24
- chpnin 128 milyon dolar yalanının patlaması29
- mide bulandıran erkek isimleri17
- fantanın ne idüğü belirsiz pembe içeceği8
- komodin bahattin13
- yazarların hayatlarında çıktığı en elit seviye20
- aleyna tilki15
- sevinmek icin sevmedik10
- türk olmak15
- grinch8
- garantili kadın tavlama yöntemi8
- sigma olomouc liverpool hagi10
- konya10
- zafer partisi22
- akp grup başkan vekilinin simit hesabı9
- kahve8
- çocuğu kuran kursuna vermek24
- kalbinizin girişine yazı yazdırsanız ne olurdu11
- disi ejderya11
- akpli semt ile chpli semt arasındaki fark13
- sözlük hanımlarının bugünkü kıyafetleri76
- nisa bölükbaşı13
- babaların süper öğretileri12
- sözlüğün en mal yazarı8
- 2 temmuz 1993 sivas katliamı18
- yılmaz güney14
- bu yaşa kadar hayattan çıkarılan dersler19
- chp ye oy vermemek için bir neden yaz21
- asgari ücretliler ölsün diyen serefsiz amca18
- 530 liraya pizza 31 liraya su satılan havalimanı12
- ölünce ne olacak sorunsalı16
- jandarma komutanının her mafyayla pozu olması13
- dini duyguları istismar etmek11
- grup yorum9
- 18 25 aralığındaki gençlere müzekart dağıtılacak12
- asgari ücretin 5500 lira olması12
- yusuf kaplan'ın laikler beyinsiz demesi21
- kuru yemiş tüketimi zeka geriliği sebebi sorumsalı9
- bir cipsin 12 tl olması8
- düşün ki o bunu okuyor10


entry'ler (374)
onlardan seni (kur’an okurken) dinleyenler de vardır. fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne örtüler çektik, kulaklarına da ağırlık verdik. onlar her türlü mûcizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. hatta o kâfirler sana geldiklerinde, “bu kur’an eskilerin masallarından başka bir şey değildir” diyerek seninle tartışırlar.
- enam suresi, 25.
- enam suresi, 25.
dua etmenin en güzel neticesi nedir?
üzerindeki ağır hayat yükünü bırakmak isteyenlere..
buyrun okuyalım;
"duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. onun kudret eli herşey'e yetişir. bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp (elhamdülillahi rabbil alemin) der."
-mektubat, rnk.
üzerindeki ağır hayat yükünü bırakmak isteyenlere..
buyrun okuyalım;
"duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. onun kudret eli herşey'e yetişir. bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp (elhamdülillahi rabbil alemin) der."
-mektubat, rnk.
şualar isimli eserden herbirimizin yiyeceği rızkın belli olması fakat tesadüfe bağlı gibi gözükmesi ile ilgili bir bölüm.
‘’rızık ise hayattan sonra nimetlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir madeni olmasından, suret-i zahirede mübhem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. tâ her vakit rezzak-ı kerîm'in dergâhına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızık istemek kapısı kapanmasın. yoksa muayyen olsa idi mahiyeti bütün bütün değişecekti. şâkirane, minnettarane ricalar, dualar belki mütezellilane ubudiyet kapıları kapanırdı.’’
menba:kaynak
suret-i zahire: dış görünüş
mübhem:belirsiz
muayyen:belirli
şakirane:şükreder gibi
mütezellilane: kendi kusur ve aczini bilerek.
ubudiyet:kulluk
+plus isteyenlere;
"rızkın aşka lâyık bir sureti var; o da, şükür ile o suret görünür. yoksa ehl-i gaflet ve dalaletin rızka aşkları bir hayvanlıktır." (-mektubat, rnk.)
‘’rızık ise hayattan sonra nimetlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir madeni olmasından, suret-i zahirede mübhem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. tâ her vakit rezzak-ı kerîm'in dergâhına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızık istemek kapısı kapanmasın. yoksa muayyen olsa idi mahiyeti bütün bütün değişecekti. şâkirane, minnettarane ricalar, dualar belki mütezellilane ubudiyet kapıları kapanırdı.’’
menba:kaynak
suret-i zahire: dış görünüş
mübhem:belirsiz
muayyen:belirli
şakirane:şükreder gibi
mütezellilane: kendi kusur ve aczini bilerek.
ubudiyet:kulluk
+plus isteyenlere;
"rızkın aşka lâyık bir sureti var; o da, şükür ile o suret görünür. yoksa ehl-i gaflet ve dalaletin rızka aşkları bir hayvanlıktır." (-mektubat, rnk.)
vefatının seneyi devriyesinde rahmetle andığımız kişi.
"ey üçyüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitane nur'un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden said'ler, hamza'lar, ömer'ler, osman'lar, tahir'ler, yusuf'lar, ahmed'ler vesaireler!.. sizlere hitab ediyorum. başlarınızı kaldırınız, "sadakte" deyiniz. ve böyle demek sizlere borç olsun. şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır..."
tarihçe-i hayat, risale-i nur.
edit: üçyüz seneden sonraki' den kasıt hicri 1300 dür.
ek bilgi: şuan hicri 1442 yılındayız.
"ey üçyüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitane nur'un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temaşa eden said'ler, hamza'lar, ömer'ler, osman'lar, tahir'ler, yusuf'lar, ahmed'ler vesaireler!.. sizlere hitab ediyorum. başlarınızı kaldırınız, "sadakte" deyiniz. ve böyle demek sizlere borç olsun. şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır..."
tarihçe-i hayat, risale-i nur.
edit: üçyüz seneden sonraki' den kasıt hicri 1300 dür.
ek bilgi: şuan hicri 1442 yılındayız.
ekl ve şürb ve muâmele-i zevciye gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider; fakat, o vazifeye bir ücret-i muâccele olarak öyle mütenevvi’ leziz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccüh ediyor.
mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.
ekl: yeme.
şürb: içme.
muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
ücret-i muaccele: peşin ücret.
tereccüh: üstün olmak.
dar-ı lezzet: lezzet yeri.
cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
maden-i lezzet: lezzet kaynağı.
-sözler, rnk.
mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.
ekl: yeme.
şürb: içme.
muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
ücret-i muaccele: peşin ücret.
tereccüh: üstün olmak.
dar-ı lezzet: lezzet yeri.
cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
maden-i lezzet: lezzet kaynağı.
-sözler, rnk.
sanılanın aksine;
"içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücudlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i islâmiye dairesinde âdâb-ı kur'aniye zînetidir."
"içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücudlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i islâmiye dairesinde âdâb-ı kur'aniye zînetidir."
Âkıl odur ki ferahlı ve güzel şeylerle meşgul olup çirkin, sıkıntılı şeylere ehemmiyet vermez, şekva ve merak yerinde şükreder, sevinir.
-Şuâlar, rnk.
-Şuâlar, rnk.
insanın kuvve-i ruhiyesi tahdid edilmemiştir.
Enaniyet ile o kadar aşağı düşerler ki, zerreye müsavi olur.
Ubudiyet ile de o kadar yükseğe çıkıyor ki, iki cihanın güneşi olur.
-Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm gibi.-
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
Enaniyet ile o kadar aşağı düşerler ki, zerreye müsavi olur.
Ubudiyet ile de o kadar yükseğe çıkıyor ki, iki cihanın güneşi olur.
-Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm gibi.-
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
''Onlar mukaddesatını feda ettikleri dünya malı, nazarımızda hiç ehemmiyeti yok ...''
-Risale-i Nur
-Risale-i Nur
çirkinlik,
çirkinlik için kâinata girmemiş;
belki güzelliğin bir hakikatı çok hakikatlara inkılab etmek için çirkinlik bir vâhid-i kıyasî olarak hilkate girmiş.
-hutbe-i Şamiye, rnk
çirkinlik için kâinata girmemiş;
belki güzelliğin bir hakikatı çok hakikatlara inkılab etmek için çirkinlik bir vâhid-i kıyasî olarak hilkate girmiş.
-hutbe-i Şamiye, rnk
risaleler aynı zamanda erkân-ı imaniyeden bahsetmekle hem iman, hem ilim, hem marifetullah, hem zikir olduğundan; okuması dahi bir nevi ibadettir.
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
-Mesnevi-i Nuriye, rnk.
parayla alacağınız her şey yalandır, çünkü hepsi fanidir.
ahiretin mezrasıdır. Burada ek orada sonuçlarını bekle.. vakit ilerliyor, hazırlanınız!
o yüzden ''kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme.
Çünki bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve ona mahsustur.''
''ayine-i Samed olan kalp'' üzerinde bir ömür boyu düşünülür.
Çünki bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve ona mahsustur.''
''ayine-i Samed olan kalp'' üzerinde bir ömür boyu düşünülür.
varlığından şüphe duymadığımız alem ve hakiki hayata başlayacağımız mekan.
o yüzden hazırlanınız!
o yüzden hazırlanınız!
''Allah kalbin bâtınını(içini) iman ve marifet ve muhabbeti için yaratmıştır.
Kalbin zahirini(dışını), sair(başka) şeylere müheyya etmiştir.
Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri(putları) içine idhal eder.
Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder(cezalandırır).''
-Said Nursi
Evet bu put her şey olabilir; kadın, makam, para, dost.
Kalbin zahirini(dışını), sair(başka) şeylere müheyya etmiştir.
Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri(putları) içine idhal eder.
Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder(cezalandırır).''
-Said Nursi
Evet bu put her şey olabilir; kadın, makam, para, dost.
''Kadere iman eden kederden emin olur'' sözünü hatırlatır.
Ey insan! Aklını başına al.
Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva'-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine "Lebbeyk! dedirten Zât-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin?
Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir.
| Lem'alar
Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva'-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine "Lebbeyk! dedirten Zât-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin?
Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir.
| Lem'alar
kaderini önceden bilip yazması, senin iradene müdahele ettiği anlamına gelmiyor.
Şöhret ayn-ı riyâdır ve kalbi öldüren zehirli bir baldır. Ve insanı insanlara abd ve köle yapar.
-Said Nursi.
-Said Nursi.