bugün
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım24
- evlilik12
- artificialintelligence11
- erkeğe ne hediye alınır10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi18
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı22
- anın görüntüsü21
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- sitede birine sövseniz entry 3 gün kalıyor8
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- uzağı göremeyen insan19
- bir şarkı sözü der ki10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- sözlük kızlarının don renkleri10
- kanınıza rengini verir misiniz14
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- patiswiss11
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız8
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı12
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu9
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- türkiye işçi partisi9
entry'ler (127)
hayat ilginç tesadüfleri içine barındıran karmaşık olaylar sinsilesi aslında.
nerde, ne zaman, kiminle tanışacağımız muamma, tamam.! peki bu kişinin hayatımız da değiştirecekleri? işte asıl muamma bu galiba.
birbirimizi farklı mecralar da tanıyıp, sözlük içerisinde gerçek hayatta ki tanışıklığımızdan ve gerçek kimliklerimizden bi'haber, tekrar karşılaşmak. ne güzeldi.!
ve şimdi sesinden bilmek dargınlığını, sevincini, mutluluğunu, üzüntüsünü.. ne güzel.
iyiyim dediğim vakit 'yok, yok var sende bişey' demesi.. ne güzel.
sohbetine doyamamak mesela saatler boyu.. ne güzel.
moru mor.. turuncusu turuncu! ne güzel.
kahkahası kuş sesi hep kulaklarımda.. ne güzel.
ömrün ömrüme değsin kadın.
nerde, ne zaman, kiminle tanışacağımız muamma, tamam.! peki bu kişinin hayatımız da değiştirecekleri? işte asıl muamma bu galiba.
birbirimizi farklı mecralar da tanıyıp, sözlük içerisinde gerçek hayatta ki tanışıklığımızdan ve gerçek kimliklerimizden bi'haber, tekrar karşılaşmak. ne güzeldi.!
ve şimdi sesinden bilmek dargınlığını, sevincini, mutluluğunu, üzüntüsünü.. ne güzel.
iyiyim dediğim vakit 'yok, yok var sende bişey' demesi.. ne güzel.
sohbetine doyamamak mesela saatler boyu.. ne güzel.
moru mor.. turuncusu turuncu! ne güzel.
kahkahası kuş sesi hep kulaklarımda.. ne güzel.
ömrün ömrüme değsin kadın.
'Pempe teskere'nin gerçekliği gözüme sokulduğundan mütevellit, maalesef inkar edilememektedir.
Son 1 haftadır faşistlerce linç edilmeye çalışan yazar..
Ki normal.. kendimizden olmayanı ötekileştirip hedef göstererek yok etme çabası, eksik zihinlerin üretebileceği bişey. eksik zihinlilerin bu ülkeyi nasıl kan gölüne cevirdiğini hepimiz gördük..
yetmedi tabi bu, şimdi de internet ortamında karalama kampanyaları başladı. Çünkü bunların özgürlükten anladığı bu. kendinden olmayanı yok et, kimse konuşmasın, yazmasın, fikrini söylemesin.
"ben faşistim, en iyi kürt ölü kürttür" demek özgürlük, "ben de faşistim, en iyi türk ölür türktür" demek ise bölücülüktür.. yapacak bişey yok..
Ki normal.. kendimizden olmayanı ötekileştirip hedef göstererek yok etme çabası, eksik zihinlerin üretebileceği bişey. eksik zihinlilerin bu ülkeyi nasıl kan gölüne cevirdiğini hepimiz gördük..
yetmedi tabi bu, şimdi de internet ortamında karalama kampanyaları başladı. Çünkü bunların özgürlükten anladığı bu. kendinden olmayanı yok et, kimse konuşmasın, yazmasın, fikrini söylemesin.
"ben faşistim, en iyi kürt ölü kürttür" demek özgürlük, "ben de faşistim, en iyi türk ölür türktür" demek ise bölücülüktür.. yapacak bişey yok..
ne sen leylasın ne de ben mecnun
ne sen yorgunsun ne de ben yorgun
kederli bi'akşam içmişiz
sarhoşuz hepsi bu
hep sonradan gelir aklım başıma
hep sonradan sonradan
hep sonradan gelir aklıma
hep sonradan....
ne sen yorgunsun ne de ben yorgun
kederli bi'akşam içmişiz
sarhoşuz hepsi bu
hep sonradan gelir aklım başıma
hep sonradan sonradan
hep sonradan gelir aklıma
hep sonradan....
Hahahahahaah *
Şimdiye dek gördüğüm en absurd eşleştirme.! arda vs messi bile gören gözlerim bu kadar güldürmemişti yüzümü. :D
Ahmet Şafak kim lan? hahaha
Şimdiye dek gördüğüm en absurd eşleştirme.! arda vs messi bile gören gözlerim bu kadar güldürmemişti yüzümü. :D
Ahmet Şafak kim lan? hahaha
tsunami.
Hak verilmez... Hak alınır.!
bireyin insanlar arasında ayrım yapıp, edindiği yanlış bilgilerle insanlara önyargılı yaklaştığının göstergesidir. kendisine cevap verip adamdan saymamak lazım.
Şampiyon olmadığı halde utanmadan şampiyonluğa sevinen insandan daha akıllıdır.
bu da geçer.
abdılkadiriye.! * Her dinlediğimde hoplarım.
Kesinlikle Gamzeleridir...
Yanagındaki,
Çenesindeki,
Veyahut kalçasındaki.!
Yanagındaki,
Çenesindeki,
Veyahut kalçasındaki.!
Pozisyonun devamında kaleci ile karşı karşıya kalınmışsa, sen de o futbolcu ile senkronize bi şekilde evin içinde şut çekersin.!
Belki aynı fikirde değiliz ama tarzını sevdim bu kızın.!
bana ait bir şiirin başlığıdır.
Hadi Git
Sevdiğimsin benim.
Özlediğim, beklediğimsin.
Geceme sabah,günüme güneşsin.
Tek tasalandığım,
Tek kaygılandığımsın.
Ama ne ilksin sen ne de son olacaksın,
Biliyorum sende beni unutacaksın.
Belki bir adım kalacak dilinde,
Belki eski bir dost diye anacaksın,
Sana değil sitemim, kırılıp darılmayasın.
Alışmışım ben o öksüz terk edilişlere,
Alışmışım yalan gülüşlere,
Zoraki öpüşlere.
Her aşk mucizesiyle gelmeli,
Olmazı oldurmalı,
imkansızı başarmalı demişlerdi ya bir kere...
Başarılamayan ilk imkansız,
inan sen olmayacaksın.!
Biliyorum sen de gideceksin.
Tüketeceksin,
Bitireceksin...
Ve sadece gideceğini bilmek,
Ve bile bile seni sevmek,
Ve beklemek gidişini,
Ve beklemek ölüm,
Ve beklemek zulüm,
Ve beklemek kahır o amansız ayrılığı...
Vazgeçilmişliklerin ötesinde şimdi yüreğim,
Her başlangıcın sonu hazır,
Her vuslat bir veda,
Her aşk bana ayrılık aslında.
Nedenini sakın sorma.
Asıl inciten nedeni,
Nedeni acıtan yüreğimi,
Nedeni ıslatan gözlerimi,
Sakın nedenini sorma.!
Hiçbiriniz anlamadınız beni,
Ama hoşunuzada gitmişti bu sevgi,
Sonra iki damla yaş ile öptünüz tenimi,
Sıcaktı vedanız, sarıldınız boynuma,
Öz kardeşinize sarılır gibi.
Artık kızmıyor, artık ağlamıyorum,
And olsun ki,
Hiçbirinize yok ahım,
Ama keşke...
Lanet bir keşke dolanıyor dilime.
Ne edeyim işte,
Yüreğim izin istemedi,
Sormadı bana bir kere,
Sorsa kabul eder miyim?
Defalarca izlemişim bu filmi,
Sonunu bile bile tekrardan izler miyim?
Keşke diyorum şimdi.
Milyonlarca lanet olası keşke.!
Hadi git.
Seni benden çok sevene git.
Hani seninde o çok sevdiğine..
Hadi, hadi git.
Çabuk git.!
Ölümün en acısızı en hızlı olanıdır,
Adımların kovalasın birbirini,
Hızlı hızlı git.
Hadi git ne olur...
Gücüm tükenmeden git,
Git ki ayrılığına dayanacak takat kalsın bedenimde.
Git, git.
Gecemin sabahını,
Günümün güneşini alda git.
Git, tasalarım kaygılarım bende kalsın,
Ne de olsa ben her akşam sana ağlar,
Ben her akşam ana ağıtlar yakarım.!
Hadi Git
Sevdiğimsin benim.
Özlediğim, beklediğimsin.
Geceme sabah,günüme güneşsin.
Tek tasalandığım,
Tek kaygılandığımsın.
Ama ne ilksin sen ne de son olacaksın,
Biliyorum sende beni unutacaksın.
Belki bir adım kalacak dilinde,
Belki eski bir dost diye anacaksın,
Sana değil sitemim, kırılıp darılmayasın.
Alışmışım ben o öksüz terk edilişlere,
Alışmışım yalan gülüşlere,
Zoraki öpüşlere.
Her aşk mucizesiyle gelmeli,
Olmazı oldurmalı,
imkansızı başarmalı demişlerdi ya bir kere...
Başarılamayan ilk imkansız,
inan sen olmayacaksın.!
Biliyorum sen de gideceksin.
Tüketeceksin,
Bitireceksin...
Ve sadece gideceğini bilmek,
Ve bile bile seni sevmek,
Ve beklemek gidişini,
Ve beklemek ölüm,
Ve beklemek zulüm,
Ve beklemek kahır o amansız ayrılığı...
Vazgeçilmişliklerin ötesinde şimdi yüreğim,
Her başlangıcın sonu hazır,
Her vuslat bir veda,
Her aşk bana ayrılık aslında.
Nedenini sakın sorma.
Asıl inciten nedeni,
Nedeni acıtan yüreğimi,
Nedeni ıslatan gözlerimi,
Sakın nedenini sorma.!
Hiçbiriniz anlamadınız beni,
Ama hoşunuzada gitmişti bu sevgi,
Sonra iki damla yaş ile öptünüz tenimi,
Sıcaktı vedanız, sarıldınız boynuma,
Öz kardeşinize sarılır gibi.
Artık kızmıyor, artık ağlamıyorum,
And olsun ki,
Hiçbirinize yok ahım,
Ama keşke...
Lanet bir keşke dolanıyor dilime.
Ne edeyim işte,
Yüreğim izin istemedi,
Sormadı bana bir kere,
Sorsa kabul eder miyim?
Defalarca izlemişim bu filmi,
Sonunu bile bile tekrardan izler miyim?
Keşke diyorum şimdi.
Milyonlarca lanet olası keşke.!
Hadi git.
Seni benden çok sevene git.
Hani seninde o çok sevdiğine..
Hadi, hadi git.
Çabuk git.!
Ölümün en acısızı en hızlı olanıdır,
Adımların kovalasın birbirini,
Hızlı hızlı git.
Hadi git ne olur...
Gücüm tükenmeden git,
Git ki ayrılığına dayanacak takat kalsın bedenimde.
Git, git.
Gecemin sabahını,
Günümün güneşini alda git.
Git, tasalarım kaygılarım bende kalsın,
Ne de olsa ben her akşam sana ağlar,
Ben her akşam ana ağıtlar yakarım.!
Part-l
Kim bizim düşmanımız?
Hakketten az bir düşünelim yahu, kim bizim düşmanımız?
Rusya ?
Amerika ?
Araplar ?
Kürtler ?
Yunanlar ?
Ermeniler ?
Aleviler ?
Yobazlar ?
Kemalistler ?
Ulusalcılar ?
Kim yaa.. Allah aşkına kimler bizim düşmanımız?
Yıllarca en büyük düşmanımız Ruslardı. Bu "Pis Gomünistler" bizim birlik ve beraberliğimizi tehdit ediyordu, adamlar Allah'sızdı yahu, ne namus kavramları vardı nede şeref. Bize bir bulaşsalar külfeyen kül olurduk Allah saklasın. Bu yüzden benim ülkemdeki insanların komünistim dediği an katli vacib olurdu. Yıllar boyu düşünmeden yargılamadan kendi vicdanlarımızdaki dar ağaçlarında astık insanları. Bilgiden yoksun iken fikir sahibi olmaya kalktık, kırdık döktük öldürdük.!
Peki ne oldu?
Ülkemin namus fedaisi, prensipli gençleri bu ülkeyi sovyet komünizmden yıllarca, her zorluk altında korumaktan yorgun düşünce, kanlı elleri ile gidip rus kadınlarına sarıldılar. Güzel ülkemin o çok milliyetçi erkekleri, daha türkçeyi konuşamazken rusça ögrenmeye başladı. Ve bizlere Rus rejimini düşman belleten devlet zihniyetimiz ise gidip milyar dolarlık anlaşmalar imzaladı bu "gomünist" lerle. Sonra gördük ki, ( Yada bilmiyorum gördük mü? ) Ruslar bizim düşmanımız filan değilmiş.! Yaz aylarında ülke turizmimizin en büyük gelir kapısıymış onlar. Yeni yabancı gelinlerimizin uyruğuymuş halbuki bu namussuzların ırkı. Bakanlar kurulumuzun palazlanmasına sebebmiş adamlar. Düşman değillermiş bize yani.! Sadece alıp veremediklerimiz varmış, alıp vermeye başlayınca gül gibi geçinip gidiyormuşuz.
Sonra bu Yunanlılar.!
Bunlarla savaşmışız zaten.! Yani ha bugün ha yarın yine dalaşacağız bunlarla. Ki bizim yarım saatimizi almaz bunları yok etmek ama global hukuk diye bişey var işte. Hele bir el kaldırsınlar bize, o zaman günlerini görür bu yunan tohumları.!! Diye diye, diye diye çürüttük kendi beyinlerimizi.
Unuttuk tabii, unuttuk...
Halbuki aynı iklimin insanlarıyız biz onlarla. ikimizde aynı içkiyi içer, aynı türkülerde hüzünleniriz. Ve her gece uzaktan uzağa şerefe kaldırırız kadehlerimizi birbirimize, bilmeden..
Bizim egelimiz ne kadar yunansa, yunanda o kadar egelidir aslında.
Hatta lanet ederken Yunan topraklarına hep unuturuz Atatürk'ün doğum yeri olan Selanik'i bi'şekilde.!!
Agopun meyhanesinde oturur, yunanlar ölmeli deriz ve Agop o arada boşalan içkilerimizi tazeler bizim, görmeyiz.
Bizler, istanbul'u Yunanlı şairler gibi severiz. Onlar gibi Konstantin deriz adına.
Gider kuyumcu Dimitri'den kızımızın düğün takılarını alırız ama yinede sevmeyiz zihnimizdeki o yunan portresini.
Ya şimdi.? Şimdisini biliyoruz işte.. Onlar diye ötekileştirdiklerimiz Bodrum'da, bizler ise Girit'te, Atina'da.!!
Araplar, Bulgarlar ve diğer düşman(!) ülkeler içinde hep aynı şeyler geçerli aslında. Bize öcü gösterilen herşeyin altında beyaz çarşafların altında öcü taklidiyle bizleri korkutmaya çalışan, hep aynı zihniyetin yüzü çıktı. Korkutulduk, çok korkudulduk.! Ki korktuk ta. Sonra beyaz çarşafların altındakiler cebimizi boşaltıp gursağımıza göz dikti. Ekmeğimizi aşımızı alıp, olmayan düşmanlara karşı korudular bizi. Biz korkmaktan sorgulamaya vakit bile bulamadık.!!!
Peki bunlar yetti mi?
Elbette ki yetmedi.. Dünya değişiyordu. Uzaktakine maske takıp onu korkunç bir yaratık haline dönüştürme işi artık modası geçmiş ayakkabılar gibiydi. Kimse almıyordu artık bunları, inanmıyorlardı bu yalanlara. O zaman yeni düşmanlar, yeni yaratıklar bulmanın, bulmanın demeyelim de, yaratmanın zamanı gelmiş hatta geçiyordu.
Ne yapmalıydı peki! Yapılacak olan aslında bi evvel yapılandan daha kolaydı.
Şimdi çalın kapı komşunuzun kapısını, evin resine oğlunuz sizin oğlunuz değilmiş deyin.! O evde yarım saat sonra feryat figan yükselir. Ve kimseyi bu yalanın yalan olduğuna inandıramazsınız artık. Bakışlara bir kere olsun o şüphe bakışı eklenmişse eskisi gibi bakmak çook ama çok zordur.
Tamda bunu yaptılar bize ve yapmayada devam ediyorlar.
Aleviler için, "Kızılbaş bunlar, mum söndü yapıp kim kimi yakalasa ona atlıyor. Yengeymiş, kardeşmiş, anneymiş, teyzeymiş ayırmıyorlar bile." dediler.! Oha lan.!!! Bunu Dersimliler için söylediler yahu.! Namusları için kan dökmüş, can vermiş insanlar için dediler.! ithama bakın yaa!! Ama yoook, inandık biz buna. Aleviye kız verilmez, aleviden kız alınmaz fikri yerleşti hepimizin beynine. Oruçsuz, namazsız, abdestsiz gezer bunlar deyip dışladık, sonra kızımız yurtdışında okul okurken tanıştığı protestan genç ile evlenince davullu zurnalı düğün yaptık da, Alevi'yi sevmedik.!
Ve bugün hala aleviyi ve aleviliği tartışmaktayız. Laik devletten bahsedip camilere imam atamakta, bu ülkedeki hristiyanın, ermeninin,yahudinin vergisiyle bu imamlara maaş vermekteyiz ama hala alevilerin cem evlerine ve dedelik kurumuna da burun kıvırmayı ihmal etmiyoruz.. Çünkü hepimizin bilinç altında aleviler aynı yerde.!
Onlar hala mum söndü yapıyor.
Onlar hala oruçsuz.
Hala namazsız ve abdestsiz munafıklar bizim gözümüzde.!
Sonra Kürtler ;
işte burda çok uçlu bir değnek var karşımızda, ki değneğin her ucunda dışkı var. Öncelikle devletin tek tip öğrenci, tek tip memur, tek tip vatandaş yaratma çabası var burda. Çünkü bu ülkede Türk Müslüman Sunni Oportunist ve Erkek değilsen zaten ilk golü yemişsindir. E şimdi hem kürt, hem solcu hemde üstelik yer yer müslüman değilsen başlı başına problemsindir.
Ve ağalık düzeni vardır ki, kürt sorunun ana taşıyıcılarındandır bu. Hükümetler orda ki halka hizmet götürüp, halkın yaşam standartlarına katkıda bulunacağına sadece yörenin ilgili ağasına paye vermekle yıllar boyu ordaki halk ile olan ilişkisini istediği seviyede(!) tutmayı başarmıştır. Cumhuriyet dönemi hükümetlerinin hemen hemen hepsi için sadece seçimden seçime halkın ayağına gitmişlerdir tespitinde bulunursak pekte yalan söylemiş olmayız. Ama güneydoğuya seçim için bile gidilmedi.! Ağa kendi menfaatleri için köylülere istediği gibi zülum ederken sadece izlediler. Devlette, jandarmada, poliste Ağa'nın kendisi ve çevresiydi o topraklarda. Her seçimde aynı sözler yankılanırdı kürt köylülerinin kulaklarında.
"Bu köyden başka partiye tek oy çıksın, yakarım burayı. Benim daha onlarca köyüm var.!"
Evet, G.Doğunun seçim sloganı yıllarca bu oldu.!!
Devam edecek....
Kim bizim düşmanımız?
Hakketten az bir düşünelim yahu, kim bizim düşmanımız?
Rusya ?
Amerika ?
Araplar ?
Kürtler ?
Yunanlar ?
Ermeniler ?
Aleviler ?
Yobazlar ?
Kemalistler ?
Ulusalcılar ?
Kim yaa.. Allah aşkına kimler bizim düşmanımız?
Yıllarca en büyük düşmanımız Ruslardı. Bu "Pis Gomünistler" bizim birlik ve beraberliğimizi tehdit ediyordu, adamlar Allah'sızdı yahu, ne namus kavramları vardı nede şeref. Bize bir bulaşsalar külfeyen kül olurduk Allah saklasın. Bu yüzden benim ülkemdeki insanların komünistim dediği an katli vacib olurdu. Yıllar boyu düşünmeden yargılamadan kendi vicdanlarımızdaki dar ağaçlarında astık insanları. Bilgiden yoksun iken fikir sahibi olmaya kalktık, kırdık döktük öldürdük.!
Peki ne oldu?
Ülkemin namus fedaisi, prensipli gençleri bu ülkeyi sovyet komünizmden yıllarca, her zorluk altında korumaktan yorgun düşünce, kanlı elleri ile gidip rus kadınlarına sarıldılar. Güzel ülkemin o çok milliyetçi erkekleri, daha türkçeyi konuşamazken rusça ögrenmeye başladı. Ve bizlere Rus rejimini düşman belleten devlet zihniyetimiz ise gidip milyar dolarlık anlaşmalar imzaladı bu "gomünist" lerle. Sonra gördük ki, ( Yada bilmiyorum gördük mü? ) Ruslar bizim düşmanımız filan değilmiş.! Yaz aylarında ülke turizmimizin en büyük gelir kapısıymış onlar. Yeni yabancı gelinlerimizin uyruğuymuş halbuki bu namussuzların ırkı. Bakanlar kurulumuzun palazlanmasına sebebmiş adamlar. Düşman değillermiş bize yani.! Sadece alıp veremediklerimiz varmış, alıp vermeye başlayınca gül gibi geçinip gidiyormuşuz.
Sonra bu Yunanlılar.!
Bunlarla savaşmışız zaten.! Yani ha bugün ha yarın yine dalaşacağız bunlarla. Ki bizim yarım saatimizi almaz bunları yok etmek ama global hukuk diye bişey var işte. Hele bir el kaldırsınlar bize, o zaman günlerini görür bu yunan tohumları.!! Diye diye, diye diye çürüttük kendi beyinlerimizi.
Unuttuk tabii, unuttuk...
Halbuki aynı iklimin insanlarıyız biz onlarla. ikimizde aynı içkiyi içer, aynı türkülerde hüzünleniriz. Ve her gece uzaktan uzağa şerefe kaldırırız kadehlerimizi birbirimize, bilmeden..
Bizim egelimiz ne kadar yunansa, yunanda o kadar egelidir aslında.
Hatta lanet ederken Yunan topraklarına hep unuturuz Atatürk'ün doğum yeri olan Selanik'i bi'şekilde.!!
Agopun meyhanesinde oturur, yunanlar ölmeli deriz ve Agop o arada boşalan içkilerimizi tazeler bizim, görmeyiz.
Bizler, istanbul'u Yunanlı şairler gibi severiz. Onlar gibi Konstantin deriz adına.
Gider kuyumcu Dimitri'den kızımızın düğün takılarını alırız ama yinede sevmeyiz zihnimizdeki o yunan portresini.
Ya şimdi.? Şimdisini biliyoruz işte.. Onlar diye ötekileştirdiklerimiz Bodrum'da, bizler ise Girit'te, Atina'da.!!
Araplar, Bulgarlar ve diğer düşman(!) ülkeler içinde hep aynı şeyler geçerli aslında. Bize öcü gösterilen herşeyin altında beyaz çarşafların altında öcü taklidiyle bizleri korkutmaya çalışan, hep aynı zihniyetin yüzü çıktı. Korkutulduk, çok korkudulduk.! Ki korktuk ta. Sonra beyaz çarşafların altındakiler cebimizi boşaltıp gursağımıza göz dikti. Ekmeğimizi aşımızı alıp, olmayan düşmanlara karşı korudular bizi. Biz korkmaktan sorgulamaya vakit bile bulamadık.!!!
Peki bunlar yetti mi?
Elbette ki yetmedi.. Dünya değişiyordu. Uzaktakine maske takıp onu korkunç bir yaratık haline dönüştürme işi artık modası geçmiş ayakkabılar gibiydi. Kimse almıyordu artık bunları, inanmıyorlardı bu yalanlara. O zaman yeni düşmanlar, yeni yaratıklar bulmanın, bulmanın demeyelim de, yaratmanın zamanı gelmiş hatta geçiyordu.
Ne yapmalıydı peki! Yapılacak olan aslında bi evvel yapılandan daha kolaydı.
Şimdi çalın kapı komşunuzun kapısını, evin resine oğlunuz sizin oğlunuz değilmiş deyin.! O evde yarım saat sonra feryat figan yükselir. Ve kimseyi bu yalanın yalan olduğuna inandıramazsınız artık. Bakışlara bir kere olsun o şüphe bakışı eklenmişse eskisi gibi bakmak çook ama çok zordur.
Tamda bunu yaptılar bize ve yapmayada devam ediyorlar.
Aleviler için, "Kızılbaş bunlar, mum söndü yapıp kim kimi yakalasa ona atlıyor. Yengeymiş, kardeşmiş, anneymiş, teyzeymiş ayırmıyorlar bile." dediler.! Oha lan.!!! Bunu Dersimliler için söylediler yahu.! Namusları için kan dökmüş, can vermiş insanlar için dediler.! ithama bakın yaa!! Ama yoook, inandık biz buna. Aleviye kız verilmez, aleviden kız alınmaz fikri yerleşti hepimizin beynine. Oruçsuz, namazsız, abdestsiz gezer bunlar deyip dışladık, sonra kızımız yurtdışında okul okurken tanıştığı protestan genç ile evlenince davullu zurnalı düğün yaptık da, Alevi'yi sevmedik.!
Ve bugün hala aleviyi ve aleviliği tartışmaktayız. Laik devletten bahsedip camilere imam atamakta, bu ülkedeki hristiyanın, ermeninin,yahudinin vergisiyle bu imamlara maaş vermekteyiz ama hala alevilerin cem evlerine ve dedelik kurumuna da burun kıvırmayı ihmal etmiyoruz.. Çünkü hepimizin bilinç altında aleviler aynı yerde.!
Onlar hala mum söndü yapıyor.
Onlar hala oruçsuz.
Hala namazsız ve abdestsiz munafıklar bizim gözümüzde.!
Sonra Kürtler ;
işte burda çok uçlu bir değnek var karşımızda, ki değneğin her ucunda dışkı var. Öncelikle devletin tek tip öğrenci, tek tip memur, tek tip vatandaş yaratma çabası var burda. Çünkü bu ülkede Türk Müslüman Sunni Oportunist ve Erkek değilsen zaten ilk golü yemişsindir. E şimdi hem kürt, hem solcu hemde üstelik yer yer müslüman değilsen başlı başına problemsindir.
Ve ağalık düzeni vardır ki, kürt sorunun ana taşıyıcılarındandır bu. Hükümetler orda ki halka hizmet götürüp, halkın yaşam standartlarına katkıda bulunacağına sadece yörenin ilgili ağasına paye vermekle yıllar boyu ordaki halk ile olan ilişkisini istediği seviyede(!) tutmayı başarmıştır. Cumhuriyet dönemi hükümetlerinin hemen hemen hepsi için sadece seçimden seçime halkın ayağına gitmişlerdir tespitinde bulunursak pekte yalan söylemiş olmayız. Ama güneydoğuya seçim için bile gidilmedi.! Ağa kendi menfaatleri için köylülere istediği gibi zülum ederken sadece izlediler. Devlette, jandarmada, poliste Ağa'nın kendisi ve çevresiydi o topraklarda. Her seçimde aynı sözler yankılanırdı kürt köylülerinin kulaklarında.
"Bu köyden başka partiye tek oy çıksın, yakarım burayı. Benim daha onlarca köyüm var.!"
Evet, G.Doğunun seçim sloganı yıllarca bu oldu.!!
Devam edecek....
135 iyi lan zeki filan diyor * bu zekayla işsizim oğlum diyecektim vazgeçtim..
Kutu kolayı iyice çiğnemeden yemişse kanlı sıçabilir.!!
Yatakta iyidir.. sonra "nasıl verdim ama" diye diye hayatınızı siker.!
Her sözlüğün kendi içinde, kendine ait bir jargonu olmalıdır. yani itu'nun de, ekşi'nin de, ulu'nun da ve inci'nin de söylemi farklı olmalıdır. ki uzunca bir zaman bu böyleydi.
eminim bir çoğumuzun bu sözlüklerin hepsinde hesabı vardır. ve söyleyeceklerimizi söyleyeceğimiz jargona göre uygun sözlükte yazıyoruzdur. lakin son zamanlarda sözlük yazarlığının bir nevi üst statü sayılması söyleyecek sözü olanıda olmayanıda sözlüklere yönlendirdi. ve maalesef ki söyleyecek sözü olmayanların tıpkı bir arkadaş ortamında muhabbete katılmak adına "konuşmuş olmak için konuşmak" adına yaptığı salaklıkları şimdide sözlük ortamlarındaki başlıklarda yaşıyoruz. bunun yeni nesil yada eski nesil olmakla ilgisi yok, söyleyecek sözünün olup olmaması ile ilgisi var.
bu engellenir mi yada engellenmelidir?
aslında ana problemimiz bu ve burda çok ince bir çizgi var işte,elbette ki düşünce özgürlüğü engellenmemeli ama uludag sözlüğün jargonu ve ruhu korunmalı diye düşünüyorum.
eminim bir çoğumuzun bu sözlüklerin hepsinde hesabı vardır. ve söyleyeceklerimizi söyleyeceğimiz jargona göre uygun sözlükte yazıyoruzdur. lakin son zamanlarda sözlük yazarlığının bir nevi üst statü sayılması söyleyecek sözü olanıda olmayanıda sözlüklere yönlendirdi. ve maalesef ki söyleyecek sözü olmayanların tıpkı bir arkadaş ortamında muhabbete katılmak adına "konuşmuş olmak için konuşmak" adına yaptığı salaklıkları şimdide sözlük ortamlarındaki başlıklarda yaşıyoruz. bunun yeni nesil yada eski nesil olmakla ilgisi yok, söyleyecek sözünün olup olmaması ile ilgisi var.
bu engellenir mi yada engellenmelidir?
aslında ana problemimiz bu ve burda çok ince bir çizgi var işte,elbette ki düşünce özgürlüğü engellenmemeli ama uludag sözlüğün jargonu ve ruhu korunmalı diye düşünüyorum.