bugün

sevdiği entry'ler

insan bünyesinin modern dünyayı kaldıramaması

Sanayi devrimiyle başlayan ve günümüz elektronik ve bilgisayar çağıyla süregelen insanlığın Asli değer ve unsurlarından sıyrılıp gün geçtikçe Özünden yerel milli kültüründen saflığından Doğallığından uzaklaşması hali. Büyükşehirlerin Sosyo ekonomik varoşlarında Fıtrata aykırı ne varsa üretilen ve tüketilen materyalist sistemin insan bünyesine dokunan yaşam formlarında ve standartlarında yaşayıp varolma çabası. Suni yapay yüzeysel çıkarcı sönük bitik kötücül ve yalnız bireyler ve birbirinden kopuk toplumlar ve derin sınıflar arası farklar. Beraberinde getirdiği sefalet yoksulluk ve bilumum illegalite (ahlakdışı ve yasadışı işler). Tam anlamıyla bir hercümerç ve keşmekeş. Günümüz modernitesinin kısaca tanımı. insanlığın dramı.

necati şaşmaz ın boşanma davasına yayın yasağı

Yayın yasağı, gerçekleri öğrenmeye engel değildir. Tıpkı paranın ve şöhretin insanları mutlu etmeye yetmediği gibi. insan eşini aldatınca polat alemdar olsa nafile..

sayıştay başkan yardımcısının görevden alınması

Ya öyle işte. Sen milleti dedektif gibi yakalarsan, gelir birileri ipini çekiverir. Ne karışıyon sen milletin işine.! Salla başını al maaşını bak işine..! Değil mi ya..! Yani.

--spoiler--
1 metre hortuma 78 lira ödeyen belediye, ordu belediyesinin yurtdışı teknik eğitim gezisi, 100 km'de 63 litre motorin yakan clio gibi yolsuzlukları ortaya çıkartan sayıştay başkan yardımcısı fikret çöker görevden alınmış.

https://odatv.com/…haberini-konusacak-06111841.html

(bkz: türkiye de hiçbir başarı cezasız kalmaz) ekşi sözlük-06.11.2018 02:57 iyotsuz tuz
--spoiler--

https://odatv.com/turkiye...konusacak-06111841_m.html

http://t24.com.tr/haber/d...si-gorevden-alindi,741019

kurana göre cennetin genişliği ne kadardır

Cennetin genişliği konusunda bizim gibi fani dünyalıların bilgisi bakış açısı ve sınırlı akıl mantık idrak fehmetme (anlama) kapasitesiyle, öncelikle Bir başı ve sonu bulunan kainatın büyüklüğüne bir bakmamız ve bununla belki bir nebze de olsa cenneti kıyas edip tahayyül (hayal) etmemiz icabeder. Zira cenabı hakk da kerim kitabında gökleri ve yeri bahsile kainatı dikkati nazarımıza vermektedir. Saniyede 300.000 km kateden ışık hızı baz alınarak evrenin yarı çapı tahmini 46 milyar ışık yılıdır. Buyrun siz kıyas edin. Ayrıca, olaya bir de tersten bakarsak, aslında allahu teala hz. Burada bize cennete kıyasla kainatın büyüklüğünü haber vererek yüce kudretini gözümüzün önüne sermektedir. ibret alana ne mutlu.

--spoiler--
Evrenin Büyüklüğü Ne Kadardır?

görsel

Evrenin ancak bir kısmını görebiliyoruz. Bu nedenle evrenin büyüklüğüyle ilgili bilgimiz görebildiğimiz kadarıyla sınırlı. En son verilere göre, evren 13,8 milyar yaşında olduğu ve ışık saniyede 300.000 kilometre mesafe katettiği için görebildiğimiz en uzak gökcisminin bizden 13,8 milyar ışık yılı uzakta olduğu düşünülebilir. Ancak gözlemlenebilir evrenin yarıçapı yaklaşık 46 milyar ışık yılıdır.

Evrenin yaşı ile büyüklüğü arasındaki büyük farkın nedeni ise evrenin genişlemesidir. Hızlanarak devam eden genişleme sebebiyle yıldızlar ve gökadalar birbirlerinden giderek daha da uzaklaşır. Bu nedenle gözlemlediğimiz bir cisim -ışığı bize ulaştığında- aslında bizden çok daha uzakta bulunuyor olabilir.

Evrenin genişleme hızından yararlanarak yapılan ayrıntılı hesaplar, görünür evrenin yarıçapının yaklaşık 46 milyar ışık yılı olduğunu gösteriyor. Görünür evren, merkezinde bulunan gözlemciye göre küresel olarak algılanır. Evrenin hızlanarak genişleme etkisinin yanı sıra aslında evrenin merkezinde olmadığımız ve evrenin şeklini tam olarak bilmediğimiz için, evrende var olan gökcisimlerinin sayısı gözlemleyebildiğimizden çok daha fazladır.

http://www.bilimgenc.tubi...nin-buyuklugu-ne-kadardir
--spoiler--

Edit: başlık 10 numara 5 yıldız olmuş.

güneş on milyar yıldır yanan ampuldür

"Ve orada aya bir ışık vermiş, güneşi de ışık saçan bir lamba yapmıştır". Nuh/16

"Biz gökte alev alev yanan/ışığı kendinden olan bir güneş yarattık."(Nebe, 78/13)

"Biz göklerde bir sirac/lamba/güneş ve aydınlatıcı bir Ay (Kamer-i Münir) yarattık."(Furkan, 25/61)

Ampul değil. Zira onun enerjisi kendinden değil. Fakat Lamba tabiri; çerağ kandil gibi ziyası (ışığı) kendi mahiyetinden kaynaklandığı şeklinde betimlenmiştir. Arada çok fark var. Hayret sivri zekâlılar bunu nasıl anlamazlar..

berna laçin

Zaten bu beyinsizler yüzünden idam getirilemiyor. Bunlar ve bu fikirde olanlar kamuoyu baskısı oluşması önünde bir engel. Kendisine soralım;

Acaba senin yavrularına da biri tecavüz etseydi, yine bu kadar fütursuz pervasız patavatsız ve rahat olabilecekmiydin acaba? Kamuoyu olarak merak ediyoruz doğrusu. Nasıl temizleyeceksin bu pisliği? Fairy ile temizlersin herhalde artık vaziyet onu gösteriyor. Ama korkma yılan seni sokmaz..!

4 temmuz büyük alkol ve ötv boykotu

Nerede boykot varsa biz oradayızdır. içmesek de sonuna kadar destekliyoruz. Neden mi?

--spoiler--
yat ve pırlantada "özel" tüketim vergisi olmamasından.
--spoiler--

Bu ülkede iktidarlar hep garibanı ezer de ondan.

erkekler neden evlenir

bir gün karşısına biri çıkar.
böyle onunlayken cok mutlu olur, kalbinin atışından gözünün görüşüne kadar her şeyi güzelleşir er kişinin.
karşısındaki kadının gozlerindeki kaz ayagini bile görür iyi görmeyen gözleri de, allahım ne güzel, keşke oralardan opebilsem der.
sonra kolundaki, cenesindeki yuzundeki ayva tuylerini bile farkeder de keşke alt dudagimi gezdirebilsem oralarda der.
sonra boynunda konuşmak, gülmek, aglamak, dertlenmek, orada iyileşmek ister.
sonra dudaklarini opmeyi ister zaten de lan acaba dudaklariyla oynasam he oyle bannaklarimin arasina alsam bili bili filan yapsam kizar mi acaba diye düşünür.
sonra elleriyle ayaklariyla saatlerce oynamak ister.
yemek yapip yedirmek, elleriyle beslemek, sirtini liflemek ister. liften kizaran yerleri opmek.
Sonra bakar bakar lan bu ne güzel uyku mahmuru olur he :D acaba kalbi nasıl atar uyurken, dudagi sarkar mi, yuzu kizarir mi, evde ne giyer nasil oturur, acaba osurugu kokar mi ahaha kokmaz ki ya cok tatlis filan dusuncelerine dalar.
son nokta allahim bundan böyle minik minik bi kac tane olsun yaaa demeye başlayınca
evlenmek gelir aklına. bir daha da cikmaz aklindan.

Sonra kadına daha bir bağlanır.
ama korkar cok da korkar. ben kim köpek ulan onun kalbini dinlemeye layık der kendi kendine.

sonra ayni kadinla baska bir erkek sevişmek ister iste ona utu mutu yaptirmak ister, yasi da gelmiştir. yakışıklı isi gucu olan boylu poslu zengin bir bey gelir. kizi alir gider evlenir yukarida bazi arkadaslarin saydigi sebeplerden dolayi.

bizim yikik arkadas ne yapar peki? ama o ona siirler okumaz ki, guldugunde yüzünün aldigi sekli de ezberlemez, beslemez de elleriyle, benim gibi sevmez, gulusuyle mutlu olmaz, kalbini dinlemez
diye yakınır durur.

sonra iste ana israri kıyameti o da ayni sebeplerle, yukarida ki arkadaslarin saydigi sebeplerden ötürü biriyle evlenir gider.

turkiye burasi olum,
neden bu kadar cok mutsuz insan var sanıyorsunuz?
sevginin ya eksik ya hastalıklı olduğu ülke burası normali yok.

aslında baktigin sevgi aşk eksik değil bizim insanimizda, atilla ilhanin bahsettiği konu işte
aşkımız küçük değil inan çaresizligimiz büyük.

o yüzden olmuyor bazi şeyler.
yani o yüzden olmuyor değil,
olmuyor sadece. olmuyor. çaresizliğini siralarsin ardi sira da bu senin çaresizligini mi kucultur.

ne anlatiyorum ben dimi?
sözlük işte, elime kağıt kalem alsam yazsam ışık kapali, altina koymaya defter yok, yatakta yazim kotu olur filan. sozluge anlatıyorum işte.
su son cümleyi yazarken aklima ceza sagopa neyim var ki geldi.
ben de o da yok.
sanirim anlaşıldim.

(anlasilamadi.)

uludağ sözlük ün çöpe dönmesi

Ekşi'nin amına koyulma sebebi daha fazla yazar ile daha fazla reklam almak iken, Uludağ'da tam tersi olarak her geçen gün azalan yazar sayısı Ve reklam şeklinde vuku bulmaktadır.

3-5 tane seviyesiz yüzünden onlarca yazar sözlüğü terk ediyor. 3-5 seviyesiz günde 50-100 entry giriyor diye uzun vadede binlerce entry girecek yazarlar kaybediliyor. Üstelik azalan kalite ile sözlük çekim merkezi olma özelliğini kaybediyor.

9 kez silik olan adamın 10. Kez hesabı açılırsa; o Da pedofili, tecavüz övücü entryler girip onlarca insanı sözlükten Soğutabilir.

Doğrusu; tüm bunlar adminin umrunda mı? Hayır. Dünyanın en kötü profesyonelleşme hareketine imza atıp moderasyon denen kavramı ortadan kaldırdı. Belki eski moderasyonun sorunları vardı, belki o yüzden değişim gerekliydi. Ama değişme şekli böyle olmamalıydı elbette.

Adminin ne zaman umrunda olur? Ortada sözlükten gelen herhangi bir reklam geliri kalmadığında. O saatten SOnra da ne yaparsa yapsın onca zaman içerisinde soğuyan kaliteli yazarlarını geri getiremez.

Tecavüzü, pedofiliyi övüp küfür yiyerek eğlenen 18-20'lik ergenlerin sosyal oyun alanına döndü buralar. Gerisi hikaye.

nickinizin anlamı

Bu bizim aile soy ismimiz tıpkı seferoğulları ile tellioğulları gibi. Atadan dededen yadigar kalmış. Bizimkinler pek anmazlar ama unutulmasın istedik. Vefa borcu yani. Gazeloğullarından bir -gazeloğlu- oldu.

bugün allah rızası için ne yaptın

dünyanın en çarpıcı sorusudur. genelde bizim milletimiz hiçbir şey diye cevap verir.

disko kralı

valla nasil bi tarif bulsam diye debelendim ama bir bok bulamadigim icin beynimdeki sikko fikirleri toparlayip ortaliga sacmaya karar verdim.

yillardir bu adam bir sekilde bu programi her sene farkli konseptler ile degistirerek yapiyor. ve bana gore programin dususe gectigi donem, uludag sozluk ekibi olarak katildigimiz sanirim 2007 donemiydi. o gece programda eksi, itu ve ulu sozlukler konusuldu. ertesi gun uludag yeni yazar alimini acti, eksi okurlarin hepsini caylak yapti, itu ne bok yedi bilmiyorum. binlerce tiri$ka yazar adaylari ile doldu buralar ve haliyle amina koydular ortaligin. o donemden sonra da benim gibi eski (he gotum kalkti, 1. nesilim) yazarlar ya baydigindan ve ya sadece tavir koymak icin uzaklasti.

neyse lan konu dagiliyor, yani demem o ki, 2007 sonrasinda bu program dususe gecti. izleyici sayisini bilemem ancak yillardir takip eden buyuk bir cogunlugun gozunde durum ayni. 1 sene ara verildikten sonra ise beklentileri zaten karsilayamadigi icin feci bi dususte. simdi bakiyorum, izleyiciler fotograf cekip yolluyor. iyiden iyiye, bir donem tassak malzemesi yapilan google konusu ise programda malzeme olmus. konuklarin ismini google gorsellerde aratmalar falan. fotograflarda bebek gorunce okan'in babalik duygularinin kabarmasi vs. vs. vs. oooofff amina koyayim binlerce sey sayilabilir. hani eskiden aykiri bi kimligi vardi bu adamin ve yaptigi programin. siradan olana degil de, siradanliktan uzak gorunup prim yapmaya calisana, populer kulturun dejenerasyonuna karsi alinan bir tavir vardi ve ya buna benzer bi kimlik. lan her program gotu, memesi kabindan tasmis yagli hatunlar var. 3 programdan 1 tanesinin sonunda sallama bi toplum gonullulugu, beni okula gonder kampanyasi, bilmem nerede nuklear santral kurulmasin kampanyasi destegi geciyor ve bu artik bana hic samimi gelmiyor. album tanitimi yapan yeni yetme popculari gormek isteyen bir izleyici kitlesi yok bu profilde sanirim. tamam ulan kabul ediyorum, tepesindeki patronlarin mutlaka dayattigi bazi seyler vardir. bazi seyleri yapmak zorunda kaliyordur, eyvallah. ama bundan 5 sene evvel yeni yetme sikko popcu geldigi zaman alttan alayli bi ta$ak gecme vardi okan bayulgen'in hal hareketinde. simdi bi yikama yaglamadir almis basini gidiyor. ee boyle olunca bu herif duzene uymus diye dusunmekten de geri kalamiyoruz malesef.

kral ciplak, muhabbet krali var, eyvallah. ama bunlarin da yukarida bahsettigim durum ile uzaktan yakindan bir ilgisi yok. kral ciplak magazin, muhabbet krali ise acik oturum tadinda geciyor.

tefal

musterisinin magduriyetini gidermeye nedense yanasmak istemeyen bir firma. 1 ütü dusunun ki, piyasadaki "eh iste fena degil" diye tabir edilecek diger ütülerden 4-5 kat daha pahali. bir ütü dusunun ki bu fiyatina ragmen gomleklerde, tshirtlerde ve diger giysilerinizde kahverengi kucuk lekeler birakiyor. ve tam 4 sefer bu ariza nedeniyle servise gitmesine, her seferinde alt tabaninin degismesine ve gerekli parcalarinin bakim ve temizligi yapilmasina ragmen hala inatla ayni lekeyi biraksin.

ve esas bezdiren nokta, tefal teknik servis teknisyeni ve bolge yetkililerin yaptigi test sonucu ütüde herhangi bir teknik sorun olmadigini belirten bir telefon almis olmaniz. yani bu ütüde teknik bir sorun yoksa neden gömleklerimde leke birakiyor kardesim? sizin teknik sorunu yok dediginiz ütü yuzunden ben bir gomlegi lekesiz giyebilmek icin 3-4 hatta gerekirse 5 defa yikamak zorunda kaliyorum. 40 tl verip aldigim arzum marka ortalamanin altindaki ütü bile tek seferde canavar gibi, misler gibi gömlek giydirebiliyorken sizden aldigim ve 220 tl para odedigim ütünün de bana benzer bi keyif yaratmasi gerekiyor.

her defasinda kullanilan sudan bahsediliyor. ilk arizada cesme suyu kullanin dediler, sonuc ayni. sonra damacana suyu kullanin dediler, sonuc ayni. daha sonra suyu kaynatin ve dinlendirin oyle kullanin dediler sonuc ayni. her seferinde suyu nasil kullanacagimiz anlatiliyor ama anlattiklari su kullanma sekillerine ragmen ütü inatla, siyan edermiscesine, hayata karsi tavir almiscasina gomleklerime o lanet kahverengi imzasini atmaya devam ediyor. tefal de bunun teknik bir ariza olmadigini soyluyor. madem oyle alin dandik ütünüzü bi psikologa goturun de tedavi ettirin, baska bir yol kalmadi heralde.

acikcasi toplamda 5 kere ayni arizayi vermis bir ütünün 50 defa özürler dileyerek iade alinmasi ve musterinin magduriyetinin giderilmesi gerekirken tefal'in yaptigi kesinlikle musteri memnuniyetine yakismayan, sig, cozum uretmekten uzak bir anlayistan oteye gitmiyor. bundan sonra ne olursa olsun asla tefal, moulinex, rowenta, krups ve diger markali urunlerine elimi bile surmem hatta esime dostuma da tavsiye etmem. ben boyle bir eziyet gormedim. alti ustu ütü, uzaya adam gondermiyoruz.

tekrar başlaması istenen diziler

Behzat ç’ dir. Zaten doyamadık.
Kanıt da erken bitti.

rtük ün ineternete el atması

insanın seçim özgürlüğünü ve dizi, film keyfini engelleyecek gereksiz uygulama. istemiyoruz.

vahdettin 62 yaşında hala tahtını düşünüyor

serv anlaşması, evet, osmanlı devletinin pratikte yok olduğu anlaşmadır. bir çok kişi için vatan hainliğidir, zaten türkiye cumhuriyeti, vahdettini persona non grata ilan etmiştir. ancak, tarih tek taraflı bakılacak, partizan görüşlere yer verilecek bir bilim dalı değildir. verilen kararlar, dönemin koşulları ve durumlar üzerinden düşünülmelidir. serv anlaşması, örneğin, imzalanmaması halinde - osmanlı imparatorluğu toptan çökmüş olacaktı. ha, bir şey farketti mi diye soracaksınız - etti. istanbul, işgal altında olmasına rağmen - ve işgal kuvvetleri baskı uygulamasına rağmen gösterilere, toplanmalara sahne oldu. bu, osmanlı imparatorluğu bir süre daha devam etmeseydi, belki çok daha zor olurdu.

vahdettin, bunun dışında - işgal kuvvetlerine yardım ettiği, cumhuriyet muhaliflerine destek çıktığı söylenir. ancak, bazı tarihçiler, nedenler ve belgelerle, buna karşı çıkmaktadır. her ne kadar tarih objektif olması gerekse de, tarihçiler her zaman objektif değillerdir. unutmayın, kazananlar tarihi yazarlar. ve vahdettin'in vatan haini olduğu, bizim tarihçilerimiz tarafından yazılmıştır. şimdi diyeceksin; sen cumhuriyet karşıtı mısın, fettuhlahçı mısın? Hayır; ama unutulmaması gereken bir şey var, fransız devriminden sonra kurulan her yeni devlet (ulus-devlet), kendi tarihini yazmıştır. düşmanları kalleş, dostları kardeş olmuştur. bu, tarihi yanıltmak için yapılmamıştır. ama dönemin şartları, yeni kurulan bir devlet, birlik ve beraberlik, millet duygusunun oluşturulması gibi nedenler amacıyla yapılmıştır. eğer osmanlı imparatorluğu yıkılmamış ve türkiye cumhuriyeti kurulmamış olsaydı, mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşları vatan haini olacaktı. (tarihe geçecek, tarihin yazacağı, sübjektif yorum olarak)

padişahlık, imparatorluk ve hanedanlık - padişahlar için sadece bir mevki değildir ayrıca. düşünün ki siz fatihin torunusunuz. ciddi ciddi. kanuni, sultan selim, osman, orhan... ve imparatorluğunuz, size devredilen miras gidiyor. koskoca osmanlı, sizin döneminizde yıkılıyor. aldığınız bütün eğitim, tarih, her şey yok oluyor.

şimdi bazı arkadaşlar bazı şeyleri goethe'lerinden anlayacaklar, kıssadan hisse dediğim şey şudur. eğer tarih hakkında konuşuyorsak, objektif olarak tarihi ele almalıyız. çünkü bu iş, partizan olma işi değil.