bugün

entry'ler (12)

altıncı nesil yazarı ezik gören yazar

altıncı nesil yazarlar eziktirler düşüncesi yanlıştır.altıncı nesil olup fena sayılmayan yazarları görmezden gelmeyelim...

evlilik disi iliskiye girip icki icmeyen musluman

bu insanlar önce sizi eleştirir,horgörürler. sonra da tabiri cahilse zamparalığın kitabını yazarlar.üstelik bir de kadınlarının,kızlarının başlarını kapatır,evden dışarı çıkartmazlar.kendileri ise başkalarının karısına,kızına gözleriyle soyarcasına bakarlar koca sakalllı,cübbeli müslümanım diye geçinen adamcıklar...

hayalindeki sevgiliye aşık olmak

aşkın en güzeli ama kimi zamanda en acı verenidir.hem hayatının her yerindedir hemde hiçbir köşesinde.umut edersin belki birgün hayalindeki insanı bulursun diye, bu seferde varolmadığı düşüncesi acıtır acınını.kimi zamanda yokluğu rahatlatır.çünkü senin özgürlüğünü kısıtlamayan sevgilindir.varlığı da yokluğu da mutlu eder.ama o olduğu sürece hayatına kimseyi kolay kolay sokamazsın.hep aradığın o hayalindeki insanı beklersin.karşına çıkan herkesi onunla karşılaştırırsın.ya da bazen karşına biri çıkar ve onun olduğu düşüncesiyle yaklaşırsın ona.olmadığını gördüğünde de inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşarsın.şanslı biri varsa kim bilir belki de onu bulur...

jostein gaarder

kendisi çok beğenilen ve birçok dile çevrilen sofienin dünyası adlı felsefe tarihi üzerine yazmış olduğu mükemmel romanın, eşsiz yazardır.

o alquimista

simyacı,brezilyalı eski şarkı sözü yazarı paulo coelhonun üçüncü romanıdır.1996 yılından bu yana türkiyede de çok sevildi,çok övüldü,çok yerildi bu kitap.ayrıca büyük bir doğu klasiği olan mevlananın ünlü mesnevisinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bir romandır.mistik tarzı sevenler için birebir...

les fourberies de scapin

--spoiler--
ilk kez 24 mayıs 1671 günü pariste, kraliyet salonunda oynanan bu oyunun öne çıkan kişi scapin rolünü moliere'in kendisi oynamıştır.
Diğer oyunlarında olduğu gibi bu oyunda da moliere'e başarıyı getiren etken, elbette seçilen konuların özgünlüğü ya da zenginliği değil, yaşanan ve anlatılan her şeyin toplumsal gerçekciliğin içinden çıkmış olmasıdır. tüm bunların yanısıra bu oyuna dramatik zenginliği sağlamada en önemli gelen unsur, belki de, oyunun baş kişisinin karakteridir. ne sıfatı ne parası ne de yukarıdakilerin gözünde bir değeri olmayan basit ve yoksul bir uşak, scapin, aslında oyunun en zengin kişisidir. o hayatı tanımlamaktadır. insanlara istediğini yaptırabilecek zekaya ve kişileğe sahiptir. son derece yaratıcıdır. öyle ya da böyle izleyen herkesin yerinde olmak isteyeceği kişi*, scapin olacaktır.

Scapin'in dolapları, bu güne kadar en çok sahnelenen moliere oyunlarından biridir.
--spoiler--

zerbinette

Moliere'in scapin'in dolapları adlı oyunundaki son perdeye kadar çingene olduğu sanılan, argante'ın kızı ve leandre'ın sevgilisidir. devamlı şenşakrak bir haldedir. konservatuvar sınavlarında komedi tiradı olarak tercih edilebilir.

tanrı

bir kukla oynatıcısı değildir.
(bkz: spinoza)

le fabuleux destin d amelie poulain

jean pierre jeunet'in olağanüstü unsurlar barındıran ve ayrıntılara dikkat etmemizi sağlayan, hayalperest seyircilerin filmi.

iki karakter de yalnızlıklarıyla boğuşmaktadır, ve gelecek olanı beklemektedirler... hiç bir şey tesadüf değildir.

metroda yerdeki artık fotoğrafları toplayan ve bir bahçe cücesini baba evinden ayırıp dünya turuna çıkaran ikilinin öyküsüne mutlaka ortak olunmalıdır.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum:

-küçükken arkadaşlarıma kanserim diye yalan söyledim ve acıtasyon yaptım. üstelik hiç de kısa bir süre değildi. herkes hastahanelik olmuştu üzüntüden. tanrım psikopat mıyım?
-tam bir teknoloji özürlüyüm. msnde benden başka fotoğraf ve müzik gönderemeyen biri var mıdır merak ediyorum...
-''müsait bir yerde indirebilir misiniz?'' diye soramayanlardanım.
-havuzdan çıkarken zayıf görünmek için göbeğimi içime çekerim.
-beni sevmeye çalışan bir turistin azgının içine kusmuştum bu bende derin psikolojik yaralar bıraktı turisti düşünemiyorum bile...
-çikolatamı kimseyle paylaşmamak için her tarafını yalarım. * *
-sağımı solumu hala karıştırıyorum.
-ayrıca ben bir sinestetiğim.

mor

samimi renk. kim bilir belki de ölümün rengi olduğu için bu kadar samimidir, ya da yaşamın...

sofie nin dünyası

--spoiler--
Çağımız bölümünde şöyle diyor yazar:
''Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir. Bu olasılığıun kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman.''
--spoiler--

felsefe tarihi üzerine yazılmış, felsefeye başlangıç niteliği taşıyan harikulade roman. Ben kimim? Neden varım? sorularına doğru büyülü bir yol çizer.
Felsefeye başlamak adına en doğru tercihlerdendir, kendini sorgulayanlar için...