bugün

entry'ler (29)

fernand braudel

akdeniz dünyası ile ilgili kitaplarında niyazi berkes ve öğrencilerinn çalışmalarından övgü ile bahseden annales okulundan büyük tarihçi. lakin kitaplarında kendisinin de ifade ettiği gibi-yazdığı dönemde- özellikle- (bkz: ii philip döneminde akdeniz ve akdeniz dünyası)-isimli eserinde osmanlı tarihi alanındaki araştırmaların yetersiz olduğunu ama umut verici şekilde ilerlediğini belirtmiştir kitabın geneline bakıldığında özellikle osmanlı ve ispanya imparatorluklarını karşılaştırmalı ve oldukça başarılı bir analize tabi tutmuştur diyebiliriz.

akkoyunlular

kendilerinin venedik ile her daim yakın ilişkileri olmuştur. keza Fatih'in italya'ya saldığı korku[ki daha sonra italyanın güneydoğu ucu olan otoranto zaptedilecektir] bu ülkeyi bu tip arayışlara itmiştir. aynı zamanda Uzun Hasan'a ait venedik arşivlerinde de bir portre vardır.

sözlük yazarlarının en son okuduğu kitaplar

Savaşan şahin irfan-irfan
(bkz: irfan ın intikamı)

felatun

çileği üzmüş olan yazardır. üzme çileği bir daha. kendisinin artık çileği üzmemesini ve çilek ile evcilik oynayarak zeytinden göz çizip karpuz kabuğundan gemiler yapmasını istiyoruz.
(bkz: ne çileği la çilek ne arar bazarda)
(bkz: yüzündeki çil kadar insansın mahlukat)

boylumlama

Beşiktaş'ın bazaresmayı transfer etmesidir.
(bkz: hayırlı olsun)

bilite

(bkz: tiki dili ve edebiyatı)

midget

bir "style"dır[pek tavsiye edilmez]

ismail lopus ecedas

aşağıdaki cevabı bomba niteliği taşıyan şahıs:

Cinsiyet tercihi:
"Ben kapalı bir kitabım"

(bkz: ismail ecedas topus)

dil devrimi

"dil devrimi" değil dil "devirimi"dir. o kadar fikir ortaya atılmasına rağmen salt özcülerin bu konuda galip çıkıp dilin doğası dikkate alınmadan bazı bilimsel ve felsefi terimler konusunda diretmeleri işi çığırından çıkılmaz bir noktaya sokmuştur.

çerkes kızları

eskişehir ilinde bol bol bulunan insan türüdür. hatta hatta belirli dönemler halinde eskişehir'de pikniklere gitmektedirler. bu nedenle bu tarihlerin gayet iyi kestirilip kendileri ile en kısa sürede pişti olunması tavsiye edilir.
(bkz: porsuk nehrine kaçan top)

abiler

bir okul bahçesinde 10 yaşındaki çocukla top oynayan 25 yaşında bir çocuk görüyorsanız bilin ki o abidir. ha bir de keten pantolon, ince oduncu gömleği onun altına beyaz spor ayakkabı, böyle hafif hint modeli bir giysi cemaat olarak tercih nedenidir. aksesuar olarak bıyık bırakma ise-cemil ipekçi ve ülkücü modeline kaçmadan(keza ikisi de caisn't)-kırçıl bir hava verilerek bırakılır. bu ise kişinin yavaş yavaş evlenme modeline girdiğinin yakında da kitap okumaktan gözlerin bozulup hafif kalın bir gözlük kullanmak suretiyle klasik dernekçi havasına bürünüldüğünün bir kanıtıdır.

şükrü saraçoğlu rambosu

söylentiler ve muhteşem hayatındaki spekülasyonlara göre "ümit özat"ın üvey kardeşidir. Kölne'e giden şaşı kaptanın eksiliğni hissetttirmemek için sürekli sahaya dalıp 30 cm'lik keser sapı kebelek* bıçağıyla karşı takım taraftarları ve saha içindeki futbolcuları tedirgin etmektedir. bir de bizim gecekondu stadda 7 kilo 3 litre su içerek ortalığı tozu dumana katmıştır.

ha bir de holywood yıldızı olmaya adaydır. yakında fenerbahçe cumhuriyeti adına vietnam'ı işgal eder de helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirirken gördüğünüzde şaşırmayın.

peeping tom

ciddi analmda psikanalitik etkilere bulanmış bir micheal powel filmi. Pshyco'nun çekilmiş olduğu dönemde çekilmesi itibariyle baya etkilendiğine dair bir izlenim oluşabilir ki aslına bakarsanız "voyeurism" kavramı bu filmin temel noktasıdır.[pshyco'da belirli bir noktada "seksuel assault"un uzantısı niteliğinde bir gerçeklik kazanmıştı ve marion'un öldürlmesi ediminde asıl katalizöre sahip olan aktiviteydi] zaten belki de bu benzerlikten dolayı film "very british pshyco" olarak nitelendirilmiştir.

lakin burada fetiş kavramı daha çok vurgulanmıştır. Kahramanımız için kamera "saf nesne"dir yani değiş tokuşl edilemez niteliktedir. bir başka nokta ise onun fetişleştirilmiş olduğudur. genellikle fetişistlerin fetişleştirdikleri aparat ya da araçlar onların ellerinden alındığında kendilerini güvensiz hissederler. aynı olgu bu fimde de Mark Lewis'in kamerası elinden alındığında ortaya çıkmaktadır. bunu ise klasik olarak ulysses'deki mr bloom fetişizmi ile karşılaştırlabilir. aynı kameranın bir tatmin objet'i olduğu ve kameranın sacayaklı yapısından da anlaşılabilir. burada fallik obje lkkameranın ön ayağıdır, ve kahramanımızın "voyeuristic sadizm"i bu şekilde simgeselleştirilmiştir.

atiye deniz

hafif down sendromu izleri taşıyan biraz sorunlu olduğunu düşündüğüm seksi kişilik. bu down sendromu ve bu "kendinden menkul ötekilik" kendisine daha çekici ve aynı zamanda esmerlerde pek bulunmayan ayrıksı bir çekicilik kazandırmakta. son olarak, popüler kültürün testesteron kaynağı olma dışında-ki klip insanı baştan çıkarmaktadır- gece külüpleri için iyi bir geçim kaynağı olmuştur.

minibüslerin arkasına seni ben yazdım

sadri'nin her şiiri gibi topkapı-vezneciler hattından çalıntıdır(erdem bayazit, necip fazıl vs şairlerinden okuduğu şiirleri kesinlikle bu yorumdan bağışık tutmaktayım).

gözlerinin hapsindeyim

(bkz: minibüslerin arkasına seni ben yazdım)

siyah anlar

anlaışlması zor olan aforizmalardan oluşsa da "metnin hazzı"nın tekrar okumalarla güçlendiği bir kitaptır. Ek olarak her ne kadar matrix'in fikir babası ve ilham kaynağı olsa da matrix'in yönetmenleri baudrillard'ı anlayamamışlardır.

jean baudrillard

aşağıdaki kitapların sahibi şahıstır;
(bkz: siyah anlar)
(bkz: boys anılar)*
(bkz: cool anılar)

beyaz şarap

marilyn monroe'nun vücududur.
(bkz: pendir gibi)

gogol

korkunç hikayeleri ile kendini hissettiren hastalıklı bir ruha sahip ünlü rus yazarıdır.