bugün

entry'ler (53)

en antipatik ülke isimleri

hala kürdistanın kurulmadığını sananlar var.
ırak ne yazık ki ekim 1991 den beri bizim komşumuz değil,
aynı sınır çizgisi kürdistan türkiye sınırıdır.
30 ocak 2005 ten itibaren tamamen bağımsız bir ülke olup,
cumhurbaşkanımızca ziyaret edilmiştir.

Başkaenti Erbil, yüzölçümü 40.600 km kare, nüfus 4.7 milyon
başkan mesut barzani, başbakan idris barzani

hala çocuğunu sünnet ettiren ebeveyn

sünnet islama sonradan girmiş bir adettir. yani bidattır. isim bulunamadığından sünnet demişler. emeviler döneminde kuzey afrika toprakları alınıp, bölge halkları müslümanlaştırılınca mısır firavun dininden kalma geleneklerini bu insanlar sürdürmüşlerdir. nuibyada önce ana erkil toplumlarda esir kız çocuklarına uygulanan gelenek erkeklere de uygulanmaya başlamıştır. üretken olan kadının klitorisi kesilerek verimin yüksek olması için tarlalara atılıyordu. daha sonra erkek olmadan kadının doğurmaması ve ata erkil yaşamın başlaması ile erkek çocuklara da uygulandı. mısır dahil tüm afrika ülkelerinde kız sünneti devam ediyor. gelenek, sadece yahudi, müslüman ve büyücü vudu kavimlerinde sürüyor. yahudi etkisiyle, abbasiler döneminde ırakta yalnız erkeklere uygulanması kabul ediliyor.
afrika islam toplumlarında ise kızlar 14-15 yaşına gelince bu korkunç gelenekten nasiplerini almakta.
4 halife dönemi ve islamın ilk yıllarında bulunmayan bu adet üzerine tartışmalarda peygamberin sünnet olmadığı ve böyle bir hadisi bulunmadığı konuşulunca sünnet taraftarları sanki görmüşler gibi peygamberimizin sünnetli doğduğunu iddia etmişlerdir.
deri kesme ibadetin bir parçası olamaz. bilginin olmadığı çağların uydurmalarından olan bu işlem, öylesine kabul görmüştür ki, fizyolojik ve psikolojik zararlarına rağmen yalanlarla sağlıklı olduğu savunulmakta. sorunlu ve sünnet olması zorunlu durumlar dışında asla uygulanmamalıdır.

güvercin beslemek

benim babam ise kirpi besliyor. güvercin ne ki? dikenleri ona pamuk gibi geliyor. neredeyse yatağına alıp yatacak.
geçen yaz doğan 11 yavru yavru ile şu an galiba 93 kirpimiz olmuş. bahçede artık yer kalmadığından trakya köylerinde etrafını çevirebileceği boyutta tarla arsa aramaya gitti.
Babana söyle kirpi ile değiştirmek isterse güvercin alabilirim. Yada kirpi isteyene ücretsiz gönderilir.
kedi köpek gibi değil, veteriner derdi yok. tüylerini traş etmek istemez. kıl dökmez.
solucan salyangoz yılan kurbağa ne bulsa yer. sakatatçılardan alacağını çiğer artıkları inek akciğeri,vs
ile besleyebilirsiniz, meyvelerden üzüm sever.
ev içinde de besleyebilirsiniz çabuk alışıyor ve bizimkilerin hepsi evcil ya da en azından insana alışkın.

yazarların bayramda topladığı net para

bana da para yerine akciğer verdiler.
küçük parçalara bölüp kedilere verdim.
iki tanesi allah kabul etsin dedi.
tekir olanın "kurban akciğeri ile rakı içmek caiz midir" sorusuna yanıt veremedim.
sirke içesi pis kedi, beni dumur etti.

rakı

anasonlu rakı akdeniz kültürüne aittir. türklerin milli içkisi kımızdır. anadoluya geldikten sonra biz de rakıyı rumlardan öğrenip içmeye başlayıp sahiplendik.
rakı lübnandan yunanistana, ispanyaya, kuzey afrika ülkelerine kadar tüm akdeniz ülkelerinde üretilip tüketilir.
en kalitelisini fransızlar yapar. ricard ve pastis meşe fıçılarda bekletilen bira renginde nefis rakılardır. şimdi bizde de taklitleri başladı fakat henüz becerilemedi.
bana göre fransızlardan sonra şekerkamışından yapılan lübnan araklar gelir. sonra da bu işin mucidi olan yunanlıların uzoları gelir.
en kalitesiz rakı ise bizimkiler ve napoli rakıları. italyanların diğer rakıları fena değil.

diğer ülkeler üzüm ve anasondan yapar. bizde tekel senelerce üzümden yapıldığını etikete yazıp şeker pancarı küspesini millete dayadı. özelleşme sonrası firmalar etiketlere üzüm anason, tarımsal kökenli ürünler su ve şekerden yapıldıkları yazılmaya başladı.
tekelin özelleşmesi ile mey denen firma ortaya çıktı. alan firma amerikan votka firmasına aldığı fiyatın 10 katına sattı. bu firma rekabet nedeniyle teni rakının kalitesini arttırıp sonradan türeyenleri silerek piyasanın %90 nını ele geçirdi. şimdi de burgaz rakıyı alarak rakipsiz kaldı.
yani şimdi bizim tekelimiz artık abd sermayesi.

doksan bir yaşından gün almış ateist

ister ateist ister, mümin olsun 90 yaşına gelebilmek hem güzel, hem de güç iş.
yaşlanmak genç ölmemektir. genç mi ölmeli yaşlanmalı mı? hangisi yeğ bilinmez.

90 lık bir ihtiyarın ateist olması onun bileceği iştir.
inançlılara göre onu yaratan, onu yakacaktır. hem de sonsuza dek.
çünkü onu yaratanın kullarını sevmesi, bağışlayıcı gibi sıfatları vardır:))

kötü bir evlada sahip hangi ana baba çocuğunun yanmasını ister?
yoksa ana olmak, yaratan olmaktan daha affedici, daha sevgi dolu olmak mıdır?

sevmediğiniz bir insan ateşe düşse;
kızgın bir sobanın üzerine kapaklansa ve kalkamasa;
burnunuza pirzola kokuları kulağınıza onun haykırmaları geldiğinde;
onu kurtarmak yerine, ne kadar süre oh iyi oldu diyerek karşısına geçip seyredebilirsiz?

ben en kötü düşmanımı dahi kurtarırım.
çünkü kafanıza sokulmuş yaratandan daha bağışlayıcıyımdır.
siz de de benim gibi davranırsınız biliyorum.
kötü olan kafanıza sokulandır..

insan vücudunu muhteşem sanmak

vücudunda 212 kemik olmasına rağmen, penisinde hiç kemik bulunmayan,
beyni sex istemesine rağmen, eksik kemik nedeniyle yaşlanınca viyagraya muhtaç mahluk.

egosu ile binlerce yıl kendini evrenin merkezi sanmış,
ölüm korkusu nedeniyle kendine kafasında öbür dünyayı kurarken
evreni ve diğer canlıları insan için yaratılmış olduğunu uydurmuş,
kaynakları kuruturken dünyanın içine etmiş olmasına rağmen
hala bilinçli varlık olduğunu sanan primatların ape grubundan,
bugün familyasının tek türü kalmış bir memeli türü.

yavuz sultan selim in yaran bıyığı ve küpesi

babası II. beyazıt ona "anan gibi gözlerini boyayıp küpe takacağına, baban gibi sakal bırak" demiş.
kaftanı ve kıyafetleri de kadınları kıskandıracak işlemelerle doluydu.

nefes

avusturyalı bir şairin, nefes isminde deneysel bir şiiri var.
aşağıdaki gibiydi galiba

nefes alış
nefes veriş

nefes alış
nefes veriş

nefes alış
nefes veriş

nefes alış
nefes veriş

derin bir nefes alış
ooohhhh

islam türklerin başına gelmiş en büyük felakettir

türklerin islamla ilk tanışması arap köleleliğidir. araplar tarafından esir edilen küçük göçebe toplulukların erkekleri onlar için savaştırılmış, zamanla şamanizm islam karışımı inançları gelişmiştir.
köle asker olarak araplar için savaşanlar, Selahattin Eyyübi sonrası memluk devleti ile arapları yönetmeye başlamışlardır. memluklere bu nedenle kölemenler de denir.

kanguru gribi

kanguru gribinden herkesin korkmasına gerek yok. bu yeni virüs şimdilik kangurubu A ve B olanlarda rh faktörü + olanlar için çok tehlikeli. henüz rh negatif olanları etkileyecek mutasyonu geçirmemiş. kangurubu 0 ve AB olanların yakalanma riski hakkında ayrıntılı bilgi yok, çalışmalar sürüyor.

mikrop, kanguruplarında rh faktörü olarak ismini aldığı rheusus maymunlarında değişim geçirerek kangurulara sıçramış, insana geçişi önce aborginlerde görülmüş sonra hollanda göçmeni bir avustralyalı ile beyaz adamlarda epidemik felaket olarak gelişiyor.

anneden öğrenilen şeyler

doğduğumuzda hala gelişmeye devam eden beynimiz duyularımız ile içgüdüler dışındaki sonradan öğrendiklerimizle kayıtlar yapmaya ve bu bilgilerle biçimlenmeye başlar.
anne benliğin, kişiliğin oluşmasında babadan, kardeşledenr, komşulardan akrabalardan çok daha fazla rolu olan ilk öğretmendir. bildiğimizi sandığımız ilk yanlışları annelerden öğrenir kaydederiz. bu çoğu yanlış bilgilerle nasırlaşan beyin 7 yaşından sonra bu bilgiler doğrultusunda olan bilgileri doğru sanır.
artık insanın değişmesi zordur, bunları değiştirebilenler nadiren çıkar. eski çağ beyin ürünlerinin genelde yanlış olduğunu fark etmeden yaşar ölürüz. doğru bilgi ile karşılaştığımızda bunları 9 köyden kovar, yanlışlarımızın savunuculuğunu yaparız. yeni nesillere de bu yanlışları aktararak, günümüz bilgisi ile geliştirilmiş her türlü teknolojiden yararlanmamıza rağmen doğruya en yakın bilgiler bizim için yanlıştır. bizi biçimlendiren anneden öğrendiğimiz yanlış bilgilerden ibaretizdir.

bir insanın fikirlerini değiştirmek, atomu parçalamaktan zordur. A. Einstein

amca baba yarısı ise yenge dedenin kaçta kaçıdır

2 deve kaç armut eder sen önce bunu düşün.
amca babanın neden yarısı olsun.
böyle sözlerin geçerli olduğu durumlar genelde yüzde kaç doğrudur ya da binde kaç?

kapitalizm

uygarlığın bu düzeye ulaşmasında çok önemli payı olmasına rağmen, hem insanlar hem ülkeler arasında dev farklılık yaratmış, fosil yakıtların gelişmiş ülkelerce yoğun kullanımı ile iklim değişimini hızlandırıp, birçok ülkede kuraklık nedeniyle açlık ve daha da geri kalmalarına neden olmuş bir sistem.

öyle bir sistem ki, diğer seçenekler yerine, tüketimi hala her yıl artarak süren fosil enerjinin kullanımı ile ortaya çıkan gazların atmosfere verilmesi, dünyanın düzenini alt üst etmekte olmasına, insanlığın ve tüm ekolojik sistemin kısa sürede etkileneceğinin apaçık ortaya çıkması dahi fosil enerji kullanımının durdurulmasını sağlayamıyor.

kapitalizmin son yılardaki en güzel tanımımı "doğanın düşmanı" olmalı.

dört ülkeye bölünmüş kürdistan

ne yazık ki böyle bir ülke benim bildiğim kadarıyla 1 yıldır var.
cumhurbakanımız kürdistanı ziyaret ettiğinde adı duyulmasına rağmen, galiba haberi olmayanlar çoğunlukta.
artık bizim komşularımız arasında ırak yok, kürdistan var.
gitmek isteyenlerin vize alması gerekiyor. sadece bizim değil diğer ülkelerin vatandaşları da vize alarak buraya gidebiliyor. bana bir mısırlı pasaportundaki kürdistan vizesini gösterdiğinde inanamamıştım.
sonra aptullah gül gidip kürdistan kelimesini kullandığında inandım.

insanlara iyilik yapmanın ahlaksızlık olması

gereksinimi olana yardım etmek, ölüm sonrası için yatırım amacıyla yapılırsa ahlaksızlıktır. rüşvet ve yalakalıktır.
insani duygularla (ki benzer durumlar hayvanlarda da gözlenmektedir) iyilik, yardım; çıkar gözetmeden yapılabiliyorsa insanı daha mutlu kılar.

ateist olanların bilim adamı da olması

ateist olmak için bilgi gerekir. kafasına çocukken doldurulan yanlışların yerine bilimin ulaştığı doğruları sokar ve bunları kavrarsanız geri dönüşünüz zordur.
eski çağlarda bilinmeyeni, korkulanı tanrı yapmak kolay bir çözümdü.
ölüm korkusunu, yok olmayı kabullenememek için en iyi yol inançlı olmaktı.
önemli olan insanın bu korkular ve bilinmeyen karşısında kendini kandırabilmesidir. bu onu mutlu kılar. inanç insana mutluluk verir gibi gözükse de içinde umut vardır.
umutlar ise gerçekleşmesi belirsiz, çoğu da olanksız isteklerdir. bu nedenle inançlı insanın kendindini çok sıkı kandırması gerekir.
bu yetenek de her inançlıda yoktur, başkalarından ve kendinden dahi gizlediği şüpheleri vardır çoğunun.

ateist özellikle fizik, biyoloji gibi temel bilimleri iyi kavranmalıdır. bunların da ulaşamadıkları bilgi çok. ancak eski insanlar gibi bilginin bittiği yere tanrıları koymak bir yöntem. günümüz ateistlerinin, bilim geliştiği için eski ateistlerden daha şanslı olduğunu da sanmamak gerek.

inançlar da bilim ilerledikçe değişime uğrar. eski hikayelere kılıflar uydurulur. bu kuranda vardı, deyip kuranın anlamı değiştirilir. big bang keşfedildiğinde papanın biri bilim nihayet kutsal kitabın söylediği yaradılış hikayesine ulaştığı dediği gibi.

kanıtlanmamışa, kanıtlanması olanaksız olana inanmak; eski çağ beyin ürünlerini sürdürmektir.

en azından şunu düşünün: kimi islam, kimi yahudi, hırıstiyan, budist, hindu vs. hangisi doğru? herkes kendi inandığını doğru sanır ve iddia eder.
hangisi doğru? kimi de tanrılara inanmaz. inanan da şu anda bizim gibi ülkelerde çoğunulukta, bazılarında isveç, japonya inançlıları %2 oranında.
hangi insanın düşündükleri doğru? inanmayanlar var, neden inanmadığını sorgulandın mı yoksa, onu direk suçladın mı?
bazılarının inanıp bazılarının inanmaması dahi bu işi sorgulamak için yeterli nedendir. inanmayan aptal da sen mi akıllısın;
eeeyy, inandığı için cennete gideceğini sanan insan. öbür tarafı garantilediğini sanan bencil! çıkarcı!
cennete gitmek için başkalarına iyilik yapan ahlaksız!

tasalanama sen varsan ölüm yok, ölüm olduğunda ise; daha önce nasıl yok isen, yine sen yok olacaksın.
sen ölümünle hiç tanışamayacaksın. korkma bu yaşamın en güzel özelliğidir. ölüm temizliktir. sağlama, yeni gelene yer açar.

cennet de cehennem de burada.

cennet (paradaise kelimesi) eski kurak iklim ve çöl insanlarının uydurduğu etrafı çevrili yeşillik ve içinde nehir akan mekandır.
ilk kez eski perslerde pari-daisa olarak uyduruldu. yunancaya paradaisos olarak geçti ve avrupa dillerine paradise olarak dönüştü.

piste inen uçaktan kopan alkış sesi

hava yolculuklarının kıt, kaza oranlarının da yüksek olduğu zamanlardan kalan yok olmuş bir geleneği sürdüren milletiz.
italyada da artık yok olmasına rağmen kendimize destek bulmak için onların da hala devam ettiklerini kabul ederek
bu zırva davranışımız hakkında avunuruz.

durgun sular derin akar

saçma sapan milyonlarca sözden biri.
kanıtlamaya kalktığınızda, yanlış olduğu ilk gözlemlerde ortaya çıkan bu varsayımdan çıkarılacak anlamlar da bunun kadar boştur.
durgun gözüken suların çoğu zaten akmaz, olduğu yerde durur. suyun akışında hızı öncelikle yatağının eğimine bağlıdır.
debisi düşükse durgun gözükecek yavaşlıkta akması derinliğinin fazla olmasını gerektirrmez.
dar geçitlerde derinlik fazla ise suyun akış hızı yavaşlayabilir, vs
zaten durgun suyun akması hızının olması da olanaksız adı üstünde durgun, yani akmayan su,
eski zamanlardan gelen bu zırvaları unutmanın zamanı çoktan geçmiştir.

geldi 11 ayın sultanı başlar oruç baskıları

ah yine mübarek 11 aylar sona eriyor.
ramazan müslümanlarının bu seneden sonra işleri zor, günler uzuyor, havalar ısınıyor.
1 ay alkol yok sanki sadece ramazanda harammış gibi.
açıklama: ramazan müslümanı islamın diğer koşullarını uygulamadığı halde en önemli farzı yani namaz kılmamalarına rağmen, ramazan ayında oruç tutup rakıyı kesenlerdir.
Bunların sayısı ramazının kış aylarına gelmesi ile artar. mayıs-ağustos dönemlerinde azalırlar.
müslümanların en sahtekarlarından olmamalarına rağmen, ne olur olmaz deyip, öbür tarafı garantiye almak için günlerin kısaldığı ramzanlarda oruç tutarlar.
bu kişilerin bir ileri kesimi cuma müslümanlarıdır.