bugün

entry'ler (91)

leyla ile mecnun

iki ileri bir geri devam eden dizi.

(bkz: bu sefer güldürmedi)

selçuk şahin

gol atmadan gol atan futbolcu koşusunu iyi yapan futbolcu.

hıncal uluç

banttan izlediğim kırmızı çizgi programında sabah sabah güldürmüştür.

- beşiktaş maçı'nın son 10 dakikası'nı hayranlıkla izledim. ne mutlu beşiktaşlı olana dedim. ertesi gün de sabri'yi izledim.

sergen yalçın la sıkıntı var

(bkz: adnan polat ile tünel den çıkıyoruz)

spartacus blood and sand

türk televizyonlarında sadece belden yukarı gösterimi yapılan dizi. belden aşağısı mümkün değil gösterilemez. düşünsene bir, bayram ziyareti dolayısıyla eve hacı enişten gelmiş. raslantı bu ya dizinin oynandığı kanal açık. adam kurbandan daha yeni kalkmış romalı tokmağı, galyalı billuru görüyor. adam daha tatlısını yemeden müsaade ister. gerçi hacı olmasına da gerek yok. hepimiz gördük geçirdik bazı şeyler ama aileyle birlikte bunları izleyip ardına adamlar yapıyor yahu demek zordur. bu memleketin biraz daha zamanı var bunları hazmetmesi için. az biraz daha.

hoodie

artık kapüşonlu demenin sıradanlığından olacak ki sarışan ablaların adına hoodie dedikleri kapüşonlu sweatshirt. bana göre her daim kapüşonlu, hatta kapşonlu.

sergen yalçın la sıkıntı var

(bkz: aykut kocaman ile aidiyet duygusu)

ntv spor

sevsem de sevmesem de odamda her daim açık olan kanaldır. bünyede bağımlılık yaptı resmen, yatarken rıdvan'ın sesini duymasam uyuyamıyorum. lakin bu sene görülmüştür ki, kendisini sevdiren en önemli özelliğini, yani stsl maç özetlerini vermemesi kendi adıma değerini yarı yarıya düşürmüştür. zira birçoğumuz geçen senelerde maç sonu özetleri hariç, hafta içi verdiği özetler sayesinde tanıdık ve sevdik bu kanalı. şimdi de izliyorum eli mahkum ama sanki biraz tadı tuzu eksik gibi.

rıdvan dilmen

dünya kupasında ömer üründül izleyenlere ne çektirdiyse, aynısını avrupa elemelerinde rıdvan dilmen çektirmeye devam ediyor.

merve boluğur

sokaktaki fotoğraf çekimleri bir hayli başarılı olmuş kanımca. önceden kendisini pek beğenmesem de bu çalışmadan sonra bir hayli beğeneceğe benziyorum. ayrıca bacaklara değinmeden geçemeyeceğim, o nasıl bir bacaktır öyle.*
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/42614-yasam--kucuk-cadi--buyudu/6

uykusuz

kemal kılıçdaroğlu yüzünden, bu haftaki satışlarında az da olsa bi düşüş yaşayacaktır kanımca.

(bkz: arınç ı leman ve penguen e havale ediyorum)

koy göte rahvan gitsin

(bkz: koy götüne rahvan gitsin)

feveran

fevri davranışlar sergileyen kişiye denir. geç öğrendiğim, kulağa hoş gelen bir kelime.

kadınları çekici yapan detaylar

gerekli edevat olmadan ayaküstü adam sikmek. itici miydi yoksa lan?

bakir erkekler

bakir erkek topluluğudur. yememiş, içmemiş biraraya gelmişlerdir. dikkat edilmelidir.

opeth

kötü bir örnek olacak belki ama opeth kendi adıma aşure gibidir. ağzına bir kaşık çalarsın, içinden üzüm de çıkar fasulye de; portakal kabuğundan tut nohutuna, buğdayına kadar binbir çeşit besin kaynağı. demek istediğim hepsi birbirinden alakasız gıdalarken, biraraya gelip bambaşka bir sentez oluşturmak apayrı bir olaydır. aynı tavukgöğsü gibi. tavukla tatlı nalaka diyen elbet çıkacaktır, lakin bir kaşık tatlıya bakar o "nalaka". bir de aşure'yi herkes yapar ama o istenen tadı herkes yakalayamaz. o tat yakalandı mı tadından yenmez.

işte opeth de öyle bir müzik yapmış. her çeşit duyguyu ahenk içinde müziğinde barındıran, hem de o müziği dinlettirebilen.

ne demek istediğimi daha iyi anlamak için dirge for november'i dinleyin derim. başlangıç olarak da harvest'i seçerseniz daha güzel bir başlangıç yapmış olursunuz kanımca.

pis yazarim tavsiyesi:

(bkz: harvest)
(bkz: dirge for november)
(bkz: bleak)
(bkz: blackwater park)
(bkz: the drapery falls)
(bkz: black rose immortal)
(bkz: advent)
(bkz: nectar)
(bkz: the night and the silent water)
(bkz: karma)
(bkz: the amen corner)
(bkz: forest of october)
(bkz: the twilight is my robe)
(bkz: moonlapse vertigo)
(bkz: the moor)
(bkz: serenity painted death)
(bkz: white cluster)
(bkz: atonement)
(bkz: reverie / harlequin forest).

mengene

sanayi gibi yerlerde mengene yerine işkence denildiğine şahit olduğum sabitleştirici alet.

seher yıldızı

seher yıldızı deyince şarkısından bahsedeceğim sanmayın. donu vardır bir de bunun. ha işte ondan bahsedeceğim şimdi.

şu sözlükte en büyük ortak yanımız yazmaksa, diğeri de seher yıldızı iç çamaşırlarıdır arkadaş. er kişi olarak her ne kadar yediğimiz içtiğimiz her zaman bir olmasa da, donlarımız her daim birdir, aynıdır. böyle bir kanıya nerden varıyorsun diyeceksen önce aç bir donuna bak derim. çoğunuzda bu seher yıldızı denilen dondan çıkacaktır.

yurdun genelini bilmem ama izmir'de durum bu. vakti zamanında yurtta kalırken, konu belaltı muhabbetleri olunca bir arkadaş demişti: "olum izmir'de bedavaya dağıtıyorlar heralde bu donları" diye. ben de "hassttir lan" deyip açıp bakmıştım kendi donuma, hakikaten de seher yıldızı çıkmıştı. sonra ard arda 2 izmirli arkadaşın donu da aynı çıkınca pes demiştim, bu kadarı da fazla.

adamlar pazarı tümden ele geçirmiş durumdalar. reklam sıfır, kalite sıfır ama satışlar bir o kadar fazla. büyük başarı valla. ha bir de normal günlerin donudur, özelinden bir günse eğer kenarda köşede bir-iki tane cicili bicili çamaşırımız vardır illaki.

birbirine benzeyen ünlüler

steven tyler - marek hamsik

görsel
görsel

entry ve nick uyumu

(#8470101)