entry'ler (21)

ben bu yazıyı sana yazdım

evet ben bu yazıyı sana yazdım.

kaybetmişliğimin acımasızlığı vururken penceremden içeri, buz gibi bir erzurum akşamında ben oturdum ve bunu sana yazdım. sana öyle öfkeliyim, öyle muhtacım ve öyle aşığım ki iliklerime işleyen soğuk tüm hücrelerimi ısıtırken ve sen başkalarının sıcak kollarında üşürken, ben oturdum ve bunu sana yazdım. gidişinin kalleşliği şerefine her harfini içtim inadına ayrılığın. ben sana bunu yazmak istemiyordum oysa. yürümek, kaybolmak istiyordum saçma sapan karanlıklarda, senle.. biliyor musun gözyaşı çok sevdiğin gözlerime hiç yakışmadı, ne bileyim kötü durdu işte gidişin gibi yani yakışıksız zamansız. hani sen çok iyi bilirsin ya yaşanamamış mutlulukların kekremsi tadını, bende çok iyi biliyorum artık sensizliğin yaşanmış en büyük ve en çaresiz ve en garibane ve en acımasız acı olduğunu. ben bu yazıyı sana yazdım sevgili ben sensiz yazdım bu yazıyı. sana biriken hıncım her saniye artarken hemde. allah kahretsin neden dinmiyor bu acı. neden ben böyle mahvoluoyrum, neden eriyorum. çaresizliğime acımanı ve geri dönmeni mi bekliyorum yoksa? bu kadar aciz değildim ben aslında, gittiğinde dimdik durabilmiştim hani.

ahh sevgili ahh

lanet olsun ki;
ben bu yazıyı sana yazdım kırılsaydı gidişin gidemeseydin yazamasaydım ama
ben bu yazıyı sana yazdım ..

vefasızlık

senin için ölürüm yaşayamam diyen, terk eden, giderayak 'seni asla unutmayacağım' diyen sevgilinin iki gün sora atmasıdır kendini başka kollara ..

yeni akit in yaptığı terbiyesizlik

'' tayyibin dediği olur!! '' mentalitesini kendilerine şiar edinmiş, iki sayfa kağıt parçası basıyoruz diye kendilerinde matbaayı bulan adam karizması olduğunu sanan, saygıdan uzak, yalaka, riyakar ve zavallı yaratıkların yaptığı büyük ayıp.

insanın kendini en çaresiz hissettiği anlar

hiç bir kelimenin, hiç bir cümlenin artık o'nun umrunda olmadığının farkedildiği andır.

son söz olarak n'olur gitme diyen yaralı yüreğin o'na duyduğu kini kusamamasıdır. o kadar aşık olmaktır ki paramparça, darmadığın bırakıp, ardına bakmadan gitmesine rağmen o'na kıyamamaktır. sadece gözyaşı dökmektir.

erkeklerin ilişkilerinde yaptığı en büyük hatalar

daha taptaze terkedilmiş biri olarak kesinlikle; çok sevmek ..

yazarların kişisel tespitleri

her geçen saniye büyük bi hızla yozlaşıyoruz. bize özgü olmayan, aslında bizim gibi olmayan, bize hitap etmeyen garip ve bir o kadarda korkutucu, yozlaşmış, melez bir kültürün yaşantılarımızı etki altına almasına izin veriyoruz.

esasen hepimiz bunun farkındayız. evet! işin acıklı yönüde bu kanımca. sokağa çıkıp bir iki gözlem yaparak gençlerimizin nasıl mutantlaştığını gözlerimizle görmek mümkün. bilinçsiz ve sorgulamayan, tek derdi kadın ya da erkek olan, facebookta yaşayan, okumayan, fikrini söylemeyen, fikri olmayan bir nesil yetiştiriyoruz. bunda hepimizin biraz emeği var büyük çabalarımızla bu hale bizi biz getirdik. bu konuyu fazla mı kafaya takıyorum? bilmiyorum. su akar yatığını bulur mu? ya da zamanın getirdiği modernizasyon mu bu hale getirdi?

siz ne derseniz deyin, kişisel tespitim; bu konuda dibe vurmuş, yok olmaya yüz tutmuş, özenti, marka sevdalısı bir toplumuz artık.

dokuzuncu nesil yazar

sanırım onlardan biriyim ben.

sözlüğün darbeci tayfası

komplo teorisi üreten yazar saçmalığıdır.
inadına özgürlüklerden, demokratikleşmekten dem vuran ve ilginçtir her tutuklamada şaha kalkan bir garip topluluk oluşmaktadır, memlekette. sürekli ve sistematik olarak birilerinin özgürlüğünün elinden alınması, yaşasıın özgürleşiyoruz nidalariyla kutlanmaktadır.
kimsenin darbe ya da darbeye yeltenenlerinin şakşakçılığını yaptığı yoktur. peki siyasi otortenin tsk ya yaptığı da bir darbe niteliği taşıyor olamaz mı? sanırım, olaya neresinden baktığınız önemli.

ilker başbuğ un tutuklanması

gece gece beyin fırtınasına gark eden olay.

bi laf vardır hepimizin dilinde hani, 'ah ata'm (Mustafa Kemal ATATÜRK) zamansız gittin keşke ömrün biraz daha uzun olabilseydi.' deriz, en azından içten içe. düşündümde şimdi ata ölmeseydi acaba o da mı? yok lan daha neler, düşünsene bi yok yok ya da düşünme hiç. adamın sevmeyeni çok zaten birileri aaa iyi fikirmiş deyip yattığı yerde rahat bırakmazlar, allah muhafaza!

fetih 1453

hiç bir şeyi beğenmeyen bi türlü tatmine ulaşamayan bireylere; 'abi siz ne bekliyodunuz ki' dedirtecek, teaserı gayet başarılı türk filmi. insan bi bakar hani, ben bugüne kadar ne çekmişim, nasıl bi bilgi birikimine sahibim bu konuda ve yahut bekler seyreder sonra yorumunu yapar. yani haksız mıyım sözlük olayın akışı böyle olmaz mı? ama yook beğenmez bizim abilerimiz beğenemez hele bi beğensinler allah babaları onları cehenneminde yakar.

tiyatrodan nefret etmek

sanki suçmuş gibi diyemiyoruz yahu. sonrada gidip iki saat sevmediğimiz bi şeyle cebelleşiyoruz. abi sevmiyorum ne yapabilirim sevmiyorum işte sev mi yo ruuum.

(bkz: tiiz kellesi vurula)

erkeklerin yüzde sekseni seks düşünmüyor

sol frameye çok değil beş dakkacık bakıp, sağlam temellere dayandırılarak çürütülesi tez.

izmirli kızları yatağa atma teknikleri

şu an çaylak modundayım ve ha bire uyarılar görüyorum yok onu yapma bunu yap az da bundan olsun vs. vs. de adama demezler mi be sözlük allasen bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. izmirli kız uçurumdan nasıl atılır? ya da ne bileyim bi abazaya uçurum mu atılmalı? yoksa abazanın kendisi mi uçurumdan veya izmir körfezinden aşağı atılmalı? böyle saçma başlıklar bence daha mantıklı başlıklara dönüşebilirdi. yok yok vala yok be sözlük ilim irfan yuvası olduğun koca bi yalan boşa kasıyosun kendini.

eski sevgilinin mesaj atması

garip olandır. an itibariyle yaşadım, akabinde sol framede başlığı gördüm nutkum mu tutuldu, yoksa bu ilahi bi olay mı bilemedim dediğim gibi; garip!

geçen sene bu vakitler

gelecek sene bu vakitlerin iki yıl öncesi.

halk pazarındaki kalitesiz kıyafetleri giyen insan

inadına kapitalizme kölelik yapan yapmak zorunda bırakılan yurdum halkına selam çakan emekçi, ezgin ve tutulup öpülesi yurdum insanı.

ak parti ye oy verenlerin kim olduğu sorunsalı

çok mu klişe? bilmiyorum ama üstad aziz nesin den gelsin; türkiye nin yüzde 50si ahmaktır..

basiretsiz belediyeler

erzurum büyükşehir belediyesi ve sayın(!) başkanı buna en güzel örnek olsa gerek. aslında erzurum halkının basiretsizliği daha bi ön plandadır bu konuda ama başlığa uysun entry değil mi?

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

bozuk musluktan damlayan o zararsız su tanesinin bünyeyi rahatsız etmye başladığı an.

aşk

kendini bi an önce yatağa atma, hayal kurma, umutsuzca bekleme ve garip bir şekilde birine her şeyini verme isteği. oturup yalnız başına o'nu düşünme, o'nun umrunda bile olmadığını bile bile o'nun için göz yaşı dökme sanatıdır; aşk