bugün

entry'ler (79)

aforizmalar

"Günümüzde iyi eğitimli olmak büyük bir handikaptır. Bu size birçok kapıyı kapatır."

"insan aşık olduğu zaman kendi kendini kandırmakla işe başlar, başkalarını kandırmakla da işi bitirir."

"Kadınlar, tüm aşk hikayelerini sonsuza dek sürdürmeye çabalayarak onları ziyan ederler."

"Hayatı ve edebiyatı ne kadar çok öğrenirsek, muhteşem olan her şeyin arkasında bireyin bulunduğunu daha çok hissederiz. ve insanın insan yapan çağ değildir, fakat çağı yaratan insandır." (Oscar Wılde)

Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. insan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: “Bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.”

halka küpe

kokoş işi ve büyüme eğiliminde olan bayanların daha çok taktığı aksesuar.
Hiç sevmem.Basitlik abidesi.Düğüne gider bir hava
Yinede bazılarına yakışabilir tabi ama ben daha görmedim.Biraz göz zevki varsa da takılmasın

nina simone

hayran olunası ses,huzuru ruhuna aktaran bir ses hayatta iyi müzisyenlerde var hala sözünün kanıtı.

attila ilhan

Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor

Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı

Elimden gelen bu ben iki kişiyim
ikisi birden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
Çoğalmak neyse ne azalmak zor

çocukluğumu özledim ben

çocukluğuma dönmek eskisi gibi arabada yıldızları izleye izleye uyumak,büyük aile masalarında olmak ,mesela arnavut kaldırımı adlı şarkıyı o halimle izlemek istiyorum. O zamanki hisleri kokuları eşyaları insanları anları o kadar özlüyorum.şimdi boş geliyor.kalabalık bir boşluğa düşüyoruz büyüdükçe.baloncuk misali uğurluyoruz sevdiklerimizi.hem de anlamadan...
en çok da umutlarının mutluluklarının bir gülümsemeyle yeşermesini özlüyor insan..anılarını da o duygulara yeniden varabilmeyi de özlüyor çoğu zaman...ama zaman seç demiyor,yaşa diyor.yapacak bir şey yok

türkiye de öğretmen olmak

mağduriyetin atasıdır.

ciddi ciddi pucca nın kitabına para vermek

ergen genç kızlar...

pucca

blog yazarı olduğunu buradan öğrendiğim kişi. çok satanlar listesinde kitabını görüp belli bir hüsrana erişeceğimi hissettiren yine aynı kişi.
Fakat ergenler özellikle kızlar tarafından fazla tutulmuş ve beğenilmiş bir kitabın yazarı.Fakat bu kitabı 50 sayfa zar zor okuyabildim.
Allah aşkına bu kitap kafasında insanlar varsa,bu kitap çok satılıyorsa ben hiç durup düşünmeyeyim bu dünya niye böyle diye?
Ne kitapta akılda kalıcı bir cümle,ne etkileyici bir hayat,ne aşk var...
Varsa yoksa küfür ağlamak sızlamak. sızlamak. Valla okuyup bitiren ve bu kitabı beğenenlerin kafasına erişemediğim için kendimi şanslı hissediyorum.Edebiyatla biraz ilgileniyor,gerçek hikaye yoğun cümleler ve duygular arıyorsanız elinize bile almayın.

bıçak kemiğe dayandı

yüksek puanlarla üniversiteye girip oo sen kendini garantiye aldın en çok atanan bölüm seninki diyenlere karşın Ömer dinçerin hain komplosuna maruz kalmış biz sınıf öğretmenlerinden bu yıl yalnızca 324 kişiyi atanması.o kadar yüksek puanların bir hiçe dönüşmesi,zihinsel engelli kursunun açılmaması,ücretli öğretmenlikte bile bizim branşımızı bitirmeleri yüzünden işsiz güçsüz bir vaziyette kendi kendini yeme sorun salıdır.
bu durumda emeği olanlara saygı ile denir ki!
Bıçak kemiğe dayandı beyler paşalar!

kurtlarla koşan kadınlar

bir bölümünü okuduğum üniversitede hocamızın üzerinde durduğu bir kitap

şimdi ise tekrardan ve tamamını kesinlikle okumak istiyorum.

kolektif bilinçaltına bir ışık tutan bir kitap olduğunu da eklemezsem olmaz tabi

gözden ırak olan gönülden de ırak olur

anne baba çocuk üçlemesi dışındaki bütün ilişkilerin yaşadığın yer ve zamanla derin bir ilişkisi vardır.
Diğer ilişkilerde ise uzaklık girdiğinde ağızdan çıkan ilk sözler yok bizimki farklı olacak sözüdür bu söze inanırsın inandırırsın sonra farklı yerlere varınca bakarsın olmaz.sonra bir soğukluk başlar konuşmama hali mutsuzluk peşi sıra gelir,yine de direnenlerin süresi biraz uzundur da gel gelelim o ince çizgiye
gönül görmeyince katlanır,alışır işte...
biz sevgi zamanında değil unutma ve tüketme zamanında yaşıyoruz bize öğretildi bunlar...
azınlık da olsa direnmek en iyisi ama unutmamakta fayda var

uyuyan birine sayfalarca sevgi dolu mesaj yazmak

bariz aşık olduğunu karşı tarafa en basit anlatma yoludur.

saçma olan bütün kelimeleri sıralar ama garip bir şekilde inanarak yazarsın tabi ki seni gaza getirecek müzik eşliğinde.

sonra da sabah kalkıp aşığım ama yine de abartmışım gerek yoktu dedirten eylem..

ayrılık sonrası erkek ve kadın davranışları

erkekler her ne olursa olsun o kişiyi unutmak ve silmek için bin bir türlü hale bürünürler ve bunu yaparken de hiç sevmiyormuş,kız ona aşık da o kızın zoruyla bu ilişkiyi sürdürüyormuş gibi hemde.Bu yüzden erkek,gezer tozar içer etrafa bakar eskiye gider yeniye ilerler..
kızlar ise daha çok arkadaşlarıyla vakit geçirmeye,onlara ağlanıp sızlanmaya başlar.Daha çok internete girer,daha çok yemek yer daha çok tatlı yapar,daha öfkeli olur ve Melis Danişmendin bin doz öfke şarkısını dinler.

bin doz öfke

bugün tesadüf eseri dinlediğim sarkı son 2gündür yaşadıklarıma bir o kadar da tercüme.

kelebek

en sevilesi böcek.öyle ki her yeri kelebeklemek gerek.

ferrarisinisatmayanbilge

dünya gözü açık akıllı adamdır vesselam.

bir sarıgül vardı ne oldu ona

en son eski eşi kamer gençle istanbul sularında hayır oyu isterken görülmüştü.ama kendisi meçhullerde.

kiraz

en sevilesi,en beklenesi,yaza en yakışan;dalından koparıp ta yemenin yanı sıra kulağına da küpe yapıp gezebildiğin meyveler meyvesi olur kendileri.

aşık olma yeteneğini kaybetmek

hissizleşmeye başlayan bünyenin,tepkisel olarak ortaya koyduğu bir uyarılmışlık halidir.bir kez bunu kaybetmişseniz,diğer insanlar gibi önce aşık olmayı istemek yerine;aşık olabileceğinize olan inancınızı bulmaya çalışırsınız.bu his bile sizi aşık olmak kadar memnun eder.ne de olsa bir şeyler hissedebildiğinizde illa evrene mesaj gönderiyor olursunuz.

yolda mp3 dinlerken kendini film karesinde sanmak

kendinizden geçmenize neden olan bu durum,otobüste ya da yürürken yüzünüze konan bir tebessüm sonucu tüm bakışları size doğru çeker.bir bakarsınız ki herkes size bakıyor.ama umursar mısınız?asla.mutlusunuzdur.sadece müziğin içine girebilen hayallerinizi zamanla paylaşırken,önemli sinizdir;o an her şeyi yapabilecek gücünüz vardır.hep aynı şarkıda hep aynı hayallere dalarsınız kısacası bedeniniz yürür,ruhunuz koşar!